Enerjide son teknoloji... Hem denizden hem rüzgardan
Denizdeki dalga ve akıntılarla rüzgarı aynı anda enerjiye çeviren teknolojide Türkiye'nin potansiyeli ile ilgili bir rapor hazırlandı. Raporda Türkiye'nin Akdeniz, Karadeniz ve Ege boyunca stratejik bir konumda olduğu belirtildi.
İstanbul Politikalar Merkezi'nin kurucusu olduğu SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi ile Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Türkiye'deki 'Deniz Üstü Rüzgar Enerjisi' çalışmalarıyla ilgili bir rapor hazırladı. Yenilenebilir enerji kaynakları arasında en başta gelen deniz üstü rüzgar enerjisi ile ilgili Türkiye'nin potansiyeline dikkat çekilen raporda, bu alanda yapılacak ihale ve malzeme tedarik çalışmaları için farklı ülkelerden örneklere ve uyulması gereken kriterlere yer verildi.
TÜRK DENİZLERİ ÜRETİME ELVERİŞLİ
Türkiye'yi çevreleyen denizlerin deniz üstü rüzgar enerjisi üretimi için elverişli olduğunun vurgulandığı raporda şu ifadelere yer veriliyor: “Deniz üstü rüzgâr enerjisi, büyük ölçekli ve temiz elektrik üretme potansiyeli sebebiyle son yıllarda küresel yenilenebilir enerji sahnesinde önemli bir rol oynamaktadır. Türkiye’nin Akdeniz, Karadeniz ve Ege Denizi boyunca stratejik bir konumunun bulunması sürdürülebilir enerji kaynaklarına erişimde benzersiz bir fırsat sunmaktadır.”
ULUSLARARASI DENEYİM İNCELENİYOR
Raporda Türkiye’deki deniz üstü rüzgâr enerjisi üretimini etkili bir şekilde tasarlayabilmek için, bu alandaki uluslararası uygulamalardan örnekler veriliyor. Bu kapsamda, Japonya, İngiltere, Fransa, Hollanda ve Danimarka’da gerçekleşen deniz üstü rüzgar ihaleleri inceleniyor. Raporda TÜREB'in deniz üstü rüzgar enerjisi için ayrı başkanlık kurduğu belirtilirken, Türkiye'nin bu alandaki üretimini 2035 yılında 5 GW'ye çıkarmayı hedeflediği kaydediliyor.
DENİZ TABANI BELİRLEYİCİ OLUYOR
Rapora göre, dünyada deniz üstü rüzgar enerjisi üretiminde en başta gelen kriter, deniz tabanı jeoteknik ölçümleri. Rüzgar türbinlerinin yerleştirileceği denizlerde dalga hızı, dalga yüksekliği, akıntı yönü, deniz seviyesi, deniz suyu sıcaklığı ve iletkenlik için tuzluluk oranları konusunda belirli kriterlerin tutturulması gerekiyor. Bu kriterler, kurulum sonrası bakım, onarım, malzeme tedariki konusunda da belirleyici oluyor. Öte yandan deniz üstü rüzgar türbini, trafo merkezinin neresi olacağı kablo altyapısı da bu kriterlere ekleniyor.
ÜRETİM İÇ PİYASAYI CANLANDIRACAK
Raporda deniz üstü rüzgar enerjisi projelerinde gerekli olan aksamın iç piyasadan tedarik edilmesi için yapılması gerekenlere de yer veriliyor. Türkiye'de bu alanda çalışan firma olmadığı belirtilen raporda devlet işbirliği ile içeride üretimin teşvik edilebileceği ifade ediliyor. Raporda “Bu gereksinimler, yerel istihdamı artırmak ve Türkiye’deki ilgili sektörleri geliştirmek anlamında önemli olsa da finansman maliyetini artıracağından yatırım tutarını yukarıya çekecektir. Halihazırda karasal rüzgâr projelerindeki başarı, deniz üstü projeleri için de umut vaat etmektedir” deniliyor.
BAKANLIK DENİZLERİ BELİRLEDİ
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da deniz üstü rüzgar enerjisi için belirlenen sahaları ve büyüklüklerini belirledi. Bakanlıktan alınan bilgiye göre, deniz üstü rüzgar enerjisinde Bandırma açıklarında 1111 kilometre kare alan, Bozcaada açıklarında 299 kilometrekare, Gelibolu açıklarında 75,6 kilometrekare ve Karabiga kıyılarında 410 kilometrekare alan rüzgar türbinlerine tahsis edildi.
AVRUPA İLE İŞBİRLİĞİ HEDEFİ
Öte yandan Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği, Avrupa genelindeki faaliyetlerini Avrupa Parlamentosu’na da taşıdı. 25 Ekim’de Brüksel’deki AP binasında gerçekleştirilen ‘Rüzgar Enerjisi Tedarik Zinciri Zorlukları, Çözümleri ve AB Bölgesi için Alternatifler’ başlıklı toplantıda, Türkiye'nin bu alandaki potansiyeli görüşüldü. AB Enerji İşlerinden Sorumlu Komiseri Kadri Simson, Türkiye ile işbirliği fırsatlarını artırmaya odaklanacaklarını kaydederken TÜREB Başkanı İbrahim Erden de yerel rüzgar enerjisi gücüyle Türkiye’nin Avrupa rüzgar endüstrisi ile işbirliği yapabileceğine dikkati çekti.
[email protected]
Kaynak: Web Özel