İtalyanlar yazdı: ABD'nin yerini Türkiye almalı

İtalya'da Il Foglio'da Mariano Justin imzasıyla yayınlanan bir makalede Avrupa'nın kendisini Amerika desteği olmadan savunması için Türkiye'nin somut bir seçenek olduğu belirtildi.
İşte o yazı:
"Avrupalılar, kendilerini Amerikan desteği olmadan da savunabilmek için kendi güvenliklerini nasıl sağlayacaklarını araştırıyorlar ve birçok gözlemciye göre çözüm, Türkiye ile daha yakın savunma iş birliğinden geçiyor. Ankara, NATO'nun ikinci büyük ordusuna ve güçlü bir askeri-endüstriyel komplekse sahip: Ukrayna'nın Rusya'ya karşı savaşında hayati önem taşıyan 150 mm'lik top mermilerinin ABD'den sonra dünyadaki ikinci büyük üreticisi. Ayrıca çok ileri bir insansız silahlı uçak sanayii de geliştirdi. Ankara'nın pozisyonu Avrupa'ya güneydoğu kanadının korunmasını garanti altına alıyor, stratejik enerji yollarına erişim imkânı sağlıyor ve çok genç bir nüfusa sahip. Türkiye, Ukrayna, Ortadoğu, Kafkaslar, Balkanlar, Libya ve Afrika Boynuzu'ndaki çatışmalara müdahil olarak kriz çözümünde de önemli deneyimler kazandı. Bu deneyimiyle küresel barış ve istikrar çabalarına katkıda bulunabilecek kapasite ve potansiyele sahip. Bu kabiliyet, Avrupa Birliği'nin Güvenlik ve Savunma mimarisine önemli katkı sağlayabilir.
Öte yandan Türk savunma şirketleri, 2024'te zırhlı araç ve gemilere yönelik önemli sözleşmelerin imzalanmasıyla Avrupa'da başarı elde etmeye devam ediyor. Bu çabalar, Ankara'nın stratejik özerkliğini güçlendirme ve Avrupa güvenliğine katkısını genişletme hedefini destekliyor. Birkaç hafta önce İtalyan Leonardo şirketi ile Baykar arasında bir mutabakat imzalandı. Avrupa'nın en büyük iki savunma şirketi İHA'ları üretmek için ortak girişim kurdu.
Türk savunma sanayisi, Aralık 2024'te Portekiz Donanması için iki adet filo ikmal gemisinin tasarım ve inşasına yönelik anlaşma imzalamasıyla bir başarıya daha imza attı. 123 milyon euro'luk sözleşme, ülkenin NATO ve AB üyesi olmayan bir ülkeye yaptığı ilk askeri gemi satışı olma özelliğini taşıyor.
Dev bir kara ordusuna sahip Ankara, NATO'nun Avrupa kanadında önemli bir kuvvet konuşlandırabilecek tek güçtür. Türkiye, Avrupa'nın askeri üretim açığını kapatacak endüstriyel ölçeğe sahip. Türk tekno-milliyetçiliği Türkiye'nin proaktif dış politikasını güçlendirmiş, milli gururu teşvik etmiş ve güçlü devlet imajını yükseltmiştir. 2000'li yıllarda Türk dış politikasına damgasını vuran "komşularla sıfır sorun" paradigması terk edilerek, "her ne pahasına olursa olsun güvenlik" doktrini altında daha müdahaleci bir yaklaşım benimsenmiştir. Ancak iktidarın ötesinde bir engel var. Türkiye'nin bu konuda talepleri var: Teknoloji değişiminin yeniden başlatılması, finansmana ve pazarlara erişim, AB ile yeni bir gümrük birliği, birlik Türk vatandaşlarına vizelerin kaldırılması gibi. Ankara, ABD'nin uzun vadeli taahhütleri konusunda şüpheler varken, AB ile kendi güvenliğini sağlamak ve taleplerini ilerletmek için bu kadar büyük bir fırsatla ilk kez karşı karşıya kalıyor.
Türkiye, Rusya'nın müttefiki değil aksine Karadeniz, Kafkaslar, Akdeniz, Libya ve Suriye'de rakibidir, Doğu Avrupa ülkeleriyle aynı güvenlik kaygılarını taşımakta ve Moskova'nın Ukrayna'yı kontrol altına alarak Türk Boğazları'ndan "sıcak denizlere açılan kapı"ya ulaşmasını engellemek istiyor. Ankara ile işbirliği Avrupalılar için somut bir seçenektir: Türkiye'nin Ukrayna'yı terk etmemek için sayısal gücü, gücü, sanayisi, yıllardır devam eden yatırımları var."