Fransa seçimleri Rusya'nın iştahını kabarttı, Almanya'da endişe hakim
Fransa'da aşırı sağın iktidara gelme ihtimali Almanya dahil pek çok ülkeyi endişelendirirken, Rusya gibi bazı otoriter rejimleri de sevindiriyor.
Ukrayna'daki savaşın tüm hızıyla devam ettiği ve İsrail-Filistin çatışmasının doruk noktasına ulaştığı bir dönemde, siyasî partiler taraf seçmek ve erken seçimlerde zafer kazanmaları halinde Fransa için stratejik bir yön belirlemek zorundadır.
Her biri kendi sınırlarını belirleyen siyasî güçler, Ukrayna'ya destek konusunda hemfikir olsa da Gazze'deki savaş konusu çok daha hassas ve bölücü bir konu olarak ortaya çıkıyor.
Rönesans "dünyada parlayan" bir Fransa istiyor
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u destekleyen Rönesans Partisi, NATO'da kalmak ve geleneksel bir savunma aygıtının yanı sıra nükleer caydırıcılığı da sürdürmek istiyor. Ayrıca 2030 yılına kadar silahlı kuvvetler bütçesini iki katına çıkarmayı planlıyor ve Rusya'nın saldırganlığı karşısında Ukrayna'ya desteğini teyit ediyor.
Ancak programda Gazze'deki askeri durumdan hiç söz edilmezken, Emmanuel Macron Filistin devletinin tanınmasının "artık mantıksız" olacağını açıkladı.
Fransa Cumhurbaşkanı 1 Mart'ta X sosyal ağında yayınlanan bir mesajında, Filistinli sivillerin akıbetinden duyduğu "derin öfkeyi" dile getirmiş ve "hakikat, adalet ve uluslararası hukuka saygı" çağrısında bulunmuştu.
Macron, 9 Nisan'da Elysée Sarayı tarafından yayınlanan bir açıklamada da, "Gazze'de acil ve kalıcı bir ateşkes" çağrısında bulunmuştu.
Cumhuriyetçiler Ukrayna ve İsrail'e destek veriyor
Gerçek bir siyasi programdan yoksun olan Les Républicains (LR, Cumhuriyetçiler) partisi, parça parça birkaç teklifle yetiniyor.
Parti, özellikle de Avrupa Birliği üyeliğini dışlarken Ukrayna'ya büyük destek çağrısında bulunuyor. Senato'daki LR grubunun başkanı Bruno Retailleau, Emmanuel Macron'un çatışmayı "seçim amaçlı" olarak "araçsallaştırmasını" kınarken, "Ukrayna'ya şimdi kendini savunması için gerekli araçları vermeliyiz" diyor.
Senato Başkanı Gérard Larcher, 18 Nisan'da CNews'te, İsrail ve İran arasındaki gerilimle ilgili bir soruya verdiği yanıtta, "İsrail'in hayatta kalmasının pazarlık konusu olamayacağı" konusunda ısrar etti.
Larcher, Hamas saldırılarının ertesi günü, Fransa'nın en üst düzey üçüncü yetkilisi olarak, derhal "insanlığa karşı işlenen suçları" kınadı.
Son Avrupa Parlamentosu seçimlerinde partinin liste başı olan François-Xavier Bellamy, Filistin Devleti'nin tanınmasına gelince, bu diplomatik eylemin "7 Ekim'deki terörist saldırıyı gerçekleştirenleri haklı çıkardığımız izlenimi verebileceği" için "büyük bir tehlike" olacağını düşündü ve "iki devletli çözümü" şiddetle savundu.
Ulusal Birlik Kremlin yanlısı mirasından kopmaya çalışıyor
Marine Le Pen'in Başkanlık programı "Rusya ile önemli ortak konularda diyalog" kurulmasını savunurken, Jordan Bardella şimdi Ukrayna'ya askeri yardımdan yana, ancak uzun menzilli füzelerin gönderilmesine kesinlikle karşı.
Partisinin "her zaman Siyonist olduğunu" söyleyen Marine Le Pen, İsrail'i destekliyor.
Le Pen, Nisan 2022'de, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin başlamasından iki ay sonra, Fransa'nın "bağımsızlığı için NATO'nun entegre komutasından ayrılma" sözü vermişti.
Seçim kampanyasının ortasındaki bu hassas konu Jordan Bardella'nın programında artık ele alınmıyor. Hatta Ulusal Birlik başkanı Bardella, Ukrayna'daki savaş "devam ettiği sürece" bu fikre açıkça karşı çıktı.
Yeni Halk Cephesi "barışın hizmetinde…”
Dış politikada ise, Union des gauches (Sol İttifak), silah dağıtarak ve Rus oligarkların mal varlıklarına el koyarak egemenliğini "durmaksızın savunmayı" amaçladığı Ukrayna'da barışı teşvik etmeye çalışıyor.
Sol partiler, Gazze'deki durumla ilgili olarak, "acil bir ateşkes" ve "adil ve kalıcı bir barış" sağlanmasını savunurken, Fransız hükümetinin Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail hükümetine verdiği "suç teşkil eden desteği" kınıyor ve buna karşı etkili yaptırımlar uygulanması çağrısında bulunuyorlar.
Yeni Halk Cephesi, Filistin Devletinin BM kararı temelinde tanınmasından yana olduğunu belirtiyor.
Sol İttifak, daha geniş bir perspektiften bakıldığında, özellikle ekokırım suçunun tanınması ve salgın hastalıklarla mücadele için aşılar ve tıbbi araçlar üzerindeki patentlerin kaldırılması yoluyla "küresel müştereklerin" yasal olarak korunmasına yönelik bir sistemin kurulmasını destekliyor.
30 Haziran ve 7 Temmuz’da iki turlu olarak düzenlenen Parlamento seçimleri, köklü değişimlerin olduğu bir dünyada yapılıyor.
Bu jeopolitik dengenin kırılganlığı, ana siyasî blokların zafer kazanmaları halinde, yeni hükümetin çehresini değiştirebilir. Bu da yeni hükümetin uluslararası topluma karşı sorumluluklarıyla yüzleşmesi gerektiği anlamına geliyor.