'Gitmek bilmeyen misafire' karşı ne yapmalı? Uzmanlar anlatıyor...

'Gitmek bilmeyen misafire' karşı ne yapmalı? Uzmanlar anlatıyor...

Pazar kahvaltıları, akşam oturmaları... Güzel anıların biriktiği bu buluşmalar insanlık hali ya bazen bitmek bilmiyor. Pazar sabahı kahvaltı için gelen ancak saatler 18.00'i göstermesine rağmen hala salonumuzda bir sonraki çayı bekleyen bu dostlarımızı nasıl kırmadan yolcu etmeli? Uzmanlar anlatıyor

İnsan ağırlamak, uzun sohbetler etmek, yemekler yemek pek çoğumuzun sevdiği şeyler. Şöyle hızlıca bir düşünürseniz uzun ev oturmalarında biriktirdiğiniz anılar paha biçilemez. Elbette misafirden haz etmeyenler de yok değil.

Lakin haberimizin başrolünde misafir sevmeyenler değil ancak “gitmek bilmeyen misafir” sorunundan muzdarip ev sahipleri yer almakta.

OPTİMUM SÜRE VAR MIDIR?

Peki misafirliğin bir optimum süresi var mıdır? Görgü kuralları bu konuda ne diyor? Ayça Kuru Akademi'nin kurucu ortağı olan ve zarafet, imaj ve iletişim uzmanı olarak çeşitli kurumlarda eğitimler veren Ayça Kuru ile Güvennet Akademi'de protokol, görgü ve nezaket kuralları eğitimi veren Deniz Çevik sorularımızı yanıtladı.

Öncelikle optimum süre üzerine konuşmakta fayda var. Ayça Kuru, “Minimum 30 dakika kalınması gerekiyor. Elbette arkadaşlık ilişkisinin samimiyet derecesine bağlı olarak süre değişebilir lakin bir ziyaretin maksimum 3 saat sürmesi gerektiğini söylüyoruz” ifadelerini kullanıyor.

“Ayça Kuru Akademi'nin kurucu ortağı olan ve zarafet, imaj ve iletişim uzmanı olarak çeşitli kurumlarda eğitimler veren Ayça Kuru.”
Ayça Kuru Akademi'nin kurucu ortağı olan ve zarafet, imaj ve iletişim uzmanı olarak çeşitli kurumlarda eğitimler veren Ayça Kuru.

Kuru aynı zamanda İslam'dan da örnek veriyor. Buhârî hadislerine değinen Kuru, “Konaklamalı misafirlik için ise maksimum süre üç gündür. Dinimizde üç günden fazlası artık sadakaya girer.* Üçün bir hikmeti var galiba... Bir insanla diyaloğa girdiğinizde ikna etme süresi de maksimum 3 dakikadır” diye konuşuyor.

Deniz Çevik ise süreye dair, “Pazar kahvaltısına gidiliyorsa en erken 10.00'da gidilmeli zira ev sahibinin bir hazırlık süreci olacak. Samimiyete göre 13.00'te kalkmak uygun olacaktır. Üç saat, yemek, içmek, sohbet etmek için gayet uygun. En geç 14.00'e kadar esneyebilir elbette bu süre” diyor.

“Güvennet Akademi'de protokol, görgü ve nezaket kuralları eğitimi veren Deniz Çevik.”
Güvennet Akademi'de protokol, görgü ve nezaket kuralları eğitimi veren Deniz Çevik.

MİSAFİRİN BEYNİNE 'ARTIK GİT' MESAJI YOLLAMAK

Peki kalkmak bilmeyenler için ne yapacağız? Ev sahibi bunu konuğunu kırmadan, bir şekilde hissettirebilir mi? Ayça Kuru protokol adabından örnek veriyor:

“Normalde protokolde şöyle bir kural vardır: Makam odasında bir toplantı uzamaya başlayınca makam ayağa kalktığı andan itibaren toplantı bitmiş demektir.

Ev sahibinin de misafirlik sırasında ayağa kalkıp yavaştan ev işlerine başlaması, telefonla konuşmaya gitmesi aslında beynin duygusal denetimden sorumlu amigdala bölgesine 'Artık git' mesajını yollar.

Ayça Kuru bunların yanı sıra esprili bir dille “Biz misafire karşı çok kibar insanlar olduğumuz için kıramıyoruz ama ikrama son vermek de bir mesajdır” diyor ve “Ancak nezaketen sorduğunuz 'Çay bitti, yeniden demleyim mi?' sorusuna 'Demle, içeriz vallahi' cevabını aldıysanız da yapacak bir şey yok!” diye devam ediyor.

Deniz Çevik ise “Ev sahibi koltukların yerini düzeltir örneğin, zigonları toplayıp yerine koyar yani ev haline döner. Bu aslında mesajdır. Misafir anlamıyorsa son raddede esneyebilir artık!” şeklinde konuşmakta. Çevik aslında en doğrusunun bu tarz konuları önceden planlamak olduğunun da altını çizmekte:

“Ya da en doğrusu planı baştan yapmak. 'Bizim çocuğun saat 14.00'te kursu var; ona göre plan yaparsak sevinirim' gibi ön koşullarla plan yapmak en temizi... İki taraf için de en kolayı.”

Aslında bunlar katı kurallara tabi tutulacak durumlar değil elbette. Deniz Çevik de “Aklı başında yetişkin bir insan bunun sınırını ayarlayabilir” diye konuşuyor ve yanlış bilinen bir söze gönderme yaparak konuyu şöyle açıyor:

“Meşhur 'Misafirliğin kısası makbuldür' sözünde aslında kastedilen 'kısas' yani karşılıklı olma durumu. Lakin bugün bildiğimiz anlamı da kabul edilmiş. Sonuçta amaç kimseyi rahatsız etmek değil. Aksine mutlu bir vakit geçirmek.”

'NEZAKET EĞİTİMİ İNSANIN DOĞDUĞU EVDE BAŞLAR'

Ayça Kuru ise “Nezaket eğitimi insanın doğduğu evde başlar. Sonra da ilkokul 1. sınıfta -2 veya 3 değil zira o dönemde adeta sünger gibi olan amigdalamız 8 yaşında kapanıyor- öğretmenin verdiği bilgilerle devam eder. Centilmen erkekler ve zarif kadınlar aile eğitimi ve ilkokul 1. sınıfta alınan eğitimle yetişiyor” diye konuşuyor.

📌Bununla birlikte Ayça Kuru misafirlik adabına dair tüyolar da veriyor:

“Misafirlikte; mutfağa girip ayakta bir şeyler yiyip içmek, Eller cepte oturmak, eşyaları kurcalamak, sormadan sigara yakmak kabalıktır. Aynı şekilde ev sahibi de yemeğe davet ettiyse yemeği geciktirmemeli.”

metin.aktasoglu@haberglobal.com.tr 

*Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, Lukata, 14 

Kaynak: Web Özel

pazar kahvaltısı