Diş macunu ve fırçası kullanmıyorlardı! Tarih öncesi insanların dişleri nasıl bu kadar sağlıklıydı?

Diş macunu ve fırçası kullanmıyorlardı! Tarih öncesi insanların dişleri nasıl bu kadar sağlıklıydı?

Tarih öncesi dönemlerden toplanan insan dişleri tarihe ışık tutuyor. Araştırmalara göre Yontma Taş Devri'ndeki avcı-toplayıcı insanların dişleri, yerleşik yaşayanlardan çok daha iyi durumdaydı. Hatta bilim insanlarına göre avcı-toplayıcıların ağız sağlığı günümüz insanından bile iyiydi...

Yenilen gıda atıklarının uzun süre diş çevresinde kalmasıyla diş taşı (tartar) oluşuyor. Yemek yendiğinde dişlere yapışan tartar, binlerce yıl önceki insanların bile ne yediğini, ağızlarında hangi bakterilerin bulunduğunu ve ağız sağlıklarının nasıl olduğunu bilmemizi sağlıyor.

Ayrıca tarih öncesi çağlara ait dişlerdeki tartarlara bakılarak, avcı-toplayıcı ve göçebe insanların yaşadığı Yontma Taş Devri'nden ilk yerleşimlerin kurulduğu ve tarımın başladığı Cilalı Taş Devri'ne nasıl geçildiği hakkında bilgi toplanabiliyor. Bilim insanları bu çağlarda insanların ağzındaki bakteri yapısının nasıl değiştiğini ortaya çıkardı.

Dişte ya da tükürükte kalan gıda atıklarının birikmesi ile oluşan tartarlarda iki çeşit bakteri türü bulunuyor. Sindirime yardımcı olan bakteriler ile hastalıklara sebebiyet veren patojenik bakteriler. Tartarlar uzun vadede çeşitli diş hastalıklarına neden olabiliyor.

Diş macunu ve fırçası kullanmıyorlardı! Tarih öncesi insanların dişleri nasıl bu kadar sağlıklıydı? - Resim : 1
Diş taşları diş eti hastalıklarına yol açabiliyor. Fotoğraf: Shutterstock

Bahse konu mikroorganizmalar, eski insan kalıntılarında en iyi dişlerde korunmuş. Bilim de bunu araştırmayı mümkün kılan genetik ilerlemelerden yararlanıyor. Dişler, insan vücudunun zamanın ilerleyişine en çok direnen kısmı. Tek bir dişin bulunup incelenmesi ile birçok hominid (tarih öncesi insansı türler) türün keşfine tanık olundu.

İtalyan bilim insanları İtalya'da eski çağlardan kalma birçok diş örneği topladılar. Bunların en eskileri, Yontma Taş Devri'nin yaşandığı 31 bin yıl öncesine ait iken, en yeni dişler ise bronz çağının yaşandığı 3 bin yıl öncesine ait. Doğudan gelen kavimlerin Akdeniz çevresinde yerleşimler kurduğu 8 bin yıl öncesine (Cilalı Taş Devri) ait dişler de bulundu.

Dişler üzerinde yapılan araştırmalarda avcı-toplayıcı hayat süren Yontma Taş Devri insanlarının ağız sağlığının, daha sonraki Cilalı Taş Devri insanlarının ve hatta günümüz insanlarının ağız sağlığından çok daha iyi durumda olduğunu ortaya koyuyor.

TARIMIN BAŞLAMASIYLA...

İspanya'daki Alcala de Henares Üniversitesi'nin araştırmacılarından Miriam Cubas, Yontma Taş Devri'ndeki avcı-toplayıcı insanların sadece kara hayvanlarının etleri ile beslendiğini söylüyor. Bu durumun da o dönem insanlarının dişlerinin gayet sağlıklı kalmasını sağladığını söylüyor. Cubas, ancak yerleşik hayata geçildikten ve tarımın başlamasından sonraki dönemde bulunan dişlerin çürüklerle dolu olduğunu ifade ediyor.

Tarih öncesi çağlarda yaşamış insanların iskeletlerinden 34 adet diş inceleyen Avustralya Antik DNA Merkezi Direktörü Alan Cooper ise, "Sadece et ve sebze ile beslenen avcı-toplayıcıların gerçekten iyi dişleri vardı. Yerleşik hayat ile nüfusun artmaya başlamasıyla bu büyük değişikliği görüyorsunuz. Çok büyük miktarlarda diş eti hastalığı ve çürükler ortaya çıkmaya başlıyor" diyor.

Tarıma geçiş ile insanların günlük tükettikleri yiyecekler arasına karbonhidrat ağırlıklı besinler, tahıllar ve şeker de girdi. Karbonhidrat tüketiminin artmasıyla da dişlerde bazı hastalıklara yol açan zararlı bakteriler, sindirime yardımcı olan yararlı bakterilere üstün gelmeye başladı.

Cooper'a göre günümüzdeki insanların ağız sağlığı bile Yontma Taş Devri'nde yaşayan avcı-toplayıcı halklardan daha kötü durumda. Bunun da başlıca nedeni sanayi devrimi ile işlenmiş un ve şeker tüketiminin artması.

Cooper, tarih öncesi insanların diş fırçası, diş ipi ya da diş macunu kullanmadığını anımsatıyor. "Yine de bir şekilde ağızları bizimkinden çok daha sağlıklıydı" diyor. Cooper sözlerini şöyle devam ettiriyor:

Dişlerimizi fırçalıyoruz, diş ipi kullanıyoruz ve iyi bir ağız hijyenimiz olduğunu düşünüyoruz. Ancak biz ağzımızdaki sorunlarla başa çıkmakta tamamen başarısız oluyoruz.

Karbonhidrat ve şeker ağırlıklı beslenme, ağız hastalıklarının yanı sıra kalp hastalıkları ya da diyabet gibi sorunlara da yol açabiliyor. Cooper, ağızdaki bakteri topluluklarını daha sağlıklı ve daha dengeli bir duruma döndürecek yollardan birinin de tüm işlenmiş karbonhidratları kesmek ve avcı-toplayıcılar gibi yemeye başlamak olabileceğini söylüyor.

Kaynaklar: El Pais, NPR