Bütün risklere rağmen o sütü içtiler! | Binlerce yıl öncesinden gelen genetik sır...
Binlerce yıl önce insanların bazı rahatsızlıkları çekmek pahasına süt içtikleri ortaya çıktı. Bu insanlar süt tüketmelerine rağmen bu ürünün besin değerlerinden faydalanamıyordu. Genetik mutasyon sayesinde laktoz intoleransı olan insanlar da kalsiyuma kavuştu.
Dişi memeliler bebeklerini besleyebilmek için süt üretiyor. Bebeklerin bünyeleri, sütteki şekeri yani laktozu sindirmeye yarayan “laktaz enzimini” üretebiliyor. Laktaz enzimi üretilmediğinde süt veya süt ürünleri tüketen canlılar, sütü sindiremiyor ve karın ağrısı, gaz sancısı ve ishal gibi rahatsızlıklar yaşayabiliyor. Ancak memeli canlılar büyüdükçe vücutları laktaz üretimini durduruyor. Yani sütten kesilen canlının vücudu “artık ihtiyaç duymadığı” bir enzimi üretmek için enerji harcamamaya karar veriyor. Doğada memelilerin süt tüketiminin izahı bu şekilde fakat mesele insanlara gelince süt tüketimi biraz değişiyor. Çünkü insanlar yetişkinliklerinde de süt tüketmeye devam ediyor.
KITLIK DÖNEMLERİNDE SÜT İÇMİŞLER
İngiltere'de yürütülen araştırmada, antik çağlarda özellikle kıtlık ve salgın dönemlerinde neden olacağı hastalığı göze alarak süt tüketen insanlarda binlerce yıl içinde sütü sindirebilme kabiliyetinin geliştiği keşfedildi. Şaşırtıcı olan nokta ise, antik çağlarda laktoz hassasiyeti yaşayanların genlerinin bugün hala aktarılıyor oluşu... İnsanların üçte biri, hayatları boyunca laktaz üretebilen ve bu sayede sütün sindirimini kolaylaştıran mutasyonun genlerini taşıyor.
HAYATİ TEHLİKEYE RAĞMEN İÇTİ
Bilim dünyası, insanların süt ürünleri tüketimi ve insanlık tarihinde laktaz enzimi üretiminin devamlılığı üzerine uzun süredir araştırmalar yürütüyor. Araştırmalar neticesinde geliştirilen teoriye göre, insanlar 10 bin yıl önce inekleri ve diğer çiftlik hayvanlarını evcilleştirdiğinde laktoz hassasiyetine rağmen süt tüketmeyi sürdürdü ve bu sayede geçirdikleri bir mutasyonla yeni bir protein ve kalori kaynağı elde etti. Süt tüketimine uyum sağlayacak mutasyonu geçiremeyenler ise tam tersine süt içtiğinde hastalandı ve sütün besin değerlerinden faydalanamadı.
Söz konusu araştırma, İngiltere Bristol Üniversitesi'nde biyojeokimya çalışmaları yürüten Richard Evershed öncülüğünde gerçekleştirildi. Nature dergisinde yayımlanan araştırmaya, genetik, arkeoloji ve epidemiyoloji gibi farklı uzmanlık alanlarından 100'den fazla bilim insanı katıldı. Araştırmanın bir ayağında, antik insanların DNA'ları ile süt bulaşmış çömlek kalıntıları incelendi.
Çalışma neticesinde, Avrupalıların binlerce yıl boyunca laktoz intoleransının neden olduğu gaz problemlerine, karın ağrılarına ve hatta hayati tehlike yaratacak ciddiyetteki ishallere rağmen süt tükettiği keşfedildi. Bilim insanları, laktaz mutasyonunun salgın hastalıklar ve kıtlıklar nedeniyle insanların süt içmesiyle mümkün olduğunu vurguluyor.
Yıllar süren çalışmalar neticesinde, Evershed ve ekibi Avrupa ile çevre bölgelerinde binlerce çömlek kalıntısında süt buldu. Bu verilerle de süt tüketiminin 9 bin yıllık geçmişini gösteren bir harita hazırlandı.
SÜT TÜKETİMİ ANADOLU TOPRAKLARINDA BAŞLAMIŞ
Süt tüketimine dair en eski kanıt, dünyanın en eski tarımsal bölgelerinden Anadolu'da bulunmuş. Kanıtlar, 9 bin yıl önce Anadolu'da süt tüketmeye başlayan çiftçilerin 6 bin yıl önce inekleri ve diğer hayvanlarıyla birlikte İngiltere ve İrlanda'ya göçtüğünü gösteriyor.
ANTİK ÇAĞLARDAN KALMA İNSAN İSKELETLERİ İNCELENDİ
Londra Üniversitesi Akademisi'nden genetik bilimci Mark Thomas ise, araştırma çerçevesinde laktaz enziminin analizini yürüten ekibin başında yer aldı. Ekip, Avrupa'da ve komşu çevrelerde antik çağlardan kalma bin 786 insan iskeletinden DNA topladı ve bu verileri inceledi. Çalışmalarında laktaz geninin yetişkinlik dönemindeki değişimlerini irdeleyen ekip, ilk mutasyonun 6 bin 600 yıl önce yaşandığını ortaya çıkardı. Fakat, o dönemde nadir yaşanan mutasyonlar 4 bin yıl önce sıklaşmaya başladı. Yani, aradan geçen 2 bin 600 yıl boyunca Avrupalı yetişkinler laktaz enzimini üretemeden süt tüketimini sürdürdü.
Araştırma kapsamında ayrıca, bugün İngiltere'de yaşayan kişilerle de DNA karşılaştırılması yapıldı. Birleşik Krallık BioBank'te verileri bulunan yüz binlerce kişi, araştırmacılar tarafından DNA'larının analiz edilmesine müsaade etti ve çalışmalar oldukça enteresan sonuçlar ortaya çıkardı.
Analiz çalışmaları, 321 bin 781 gönüllünün laktaz mutasyonuna sahip geni taşıdığını ve 20 bin 250 gönüllünün ise bu geni taşımadığını gösterdi.
Çalışmanın şaşırtıcı sonuçlarından biri, mutasyonlu gene sahip olmayan kişilerin de bu gene sahip kişiler kadar süt içebiliyor ve ciddi sağlık problemleri yaşamıyor oluşu... Bu kişiler arasında laktoz hassasiyeti nedeniyle ölüm oranı yüksek değil ya da bu kişilerin kemik gelişiminde bir zayıflık yaşanmıyor.
Bir diğer şaşırtıcı bulgu ise, zayıf genlerin uyum sağlayamadıkları için zamanla ortadan kaybolması gerekirken, mutasyon geçirmeyen geni taşıyan bireylerin de mutasyon geçirmiş gene sahip bireylerle aynı sayıda çocuk dünyaya getirebiliyor oluşu...
Kaynak: The New York Times, nature.com
Kaynak: Web Özel