Şinzo Abe'den 90 yıl önceki suikastin çarpıcı detayları!
Eski Japonya Başbakanı Şinzo Abe'nin suikast sonucu yaşamını yitirmesi şok etkisi yaratırken akıllara 90 yıl önce yaşanan ve görevdeki başbakan Inukai Tsuyoshi'nin vurularak öldürüldüğü suikast geldi. İç savaş, Charlie Chaplin, imparatorluk ve darbe girişimleri... İşte o suikastin çarpıcı detayları!
Eski Japonya Başbakanı Şinzo Abe'nin suikaste uğrayıp hayatını kaybetmesi tüm dünyada şok etkisi yaratırken silah alma, bulundurma ve taşıma noktasında çok sıkı kuralları bulunan Japonya'da böylesi bir olayın gerçekleşmesi de yaşanan şokun boyutunu artırmakta. Zira Japonya'da geçen yıl sadece 10 silahlı olay meydana gelirken bu olaylarda yalnızca 1 kişi yaşamını yitirdi, 4 kişi de yaralandı.
Çok uzun bir geçmiş taraması ve lisans alma sürecinin sonunda vatandaşlar silah sahibi olabilirken Gun Policy raporuna göre sivil vatandaşlarının elinde 2019'da 310 bin 400 adet silah bulunan veya daha etkili bir şekilde ifade etmek gerekirse 100 kişi başına 0.25 silahın düştüğü Japonya, bu ortalama ile G7 ülkeleri arasında en düşük seviyeyi tutturmuş durumda.
BUNDAN 90 SENE ÖNCE...
ABD'de bu oran 100 kişiye 120 gibi çarpıcı bir seviyede. Bunun da sonucu olarak Gun Violence Archive'a göre sadece 2022'de ABD'de 300'ü aşkın silahlı toplu saldırı vakası yaşandı. Korkunç suikaste dair dikkat çeken bir başka detay da Japonya'da bundan önce görevdeki ya da eski bir başbakanın suikaste uğradığı olayın 90 yıl önce yaşanmış olmasıydı.
Tarihler 1932'yi gösterirken Başbakan Inukai Tsuyoshi, aşırı milliyetçi deniz subaylarının düzenlediği ve tarihe 15 Mayıs Olayı olarak geçen darbe girişimi dahilinde çoğu yirmi yaşına yeni girmiş 11 deniz subayı tarafından vurularak öldürüldü.
CHARLIE CHAPLIN DETAYI!
Peki Inukai Tsuyoshi'nin suikaste uğramasına neden olan süreçte neler yaşanmıştı?
Öncelikle 15 Mayıs Olayı'nın en çarpıcı noktalarından birine değinmek gerekiyor. Aslında orijinal darbe ve suikast planında hedef alınan kişi sinema tarihinin en büyük efsanelerinden biri olan Charlie Chaplin'di. Suikastçiler, 14 Mayıs'ta Inukai Tsuyoshi'nin konuğu olarak Japonya'yı ziyaret eden ve Başbakanlık Konutu'nda ağırlanan Charlie Chaplin'i öldürerek ABD'yi savaşa kışkırtmayı hedefliyordu. Ancak 15 Mayıs'ta Chaplin, Başbakan Tsuyoshi'nin oğlu Inukai Takeru ile sumo güreşi izlemeye gitmişti.
Suikastçiler Başbakanlık Konutu'na geldiklerinde Charlie Chaplin'i bulamadılar ve Başbakan Inukai yeni hedef olarak belirlendi. Kaynaklar Inukai ve katillerinin son konuşmasını da kayıtlara geçmişti. Inukai Tsuyoshi'nin unutulmaz son sözleri “Eğer konuşabilseydik, anlardınız” olurken, katilleri bu söze yanıt olarak “Diyalog bir işe yaramaz” demişti.
İÇ SAVAŞIN ARDINDAN...
İsyancıları suikaste götüren süreç ve Başbakan Inukai'nin son sözünde dahi ifade ettiği “anlardınız” ifadesiyle kastedilen ne?
İkinci Dünya Savaşı öncesi Japonya İmparatorluğu, emperyal arzularla genişlemeci bir politika sergilemekteydi. 1868-1869 Boşin Savaşı ile iç savaşa sürüklenen Japonya, İmparator Meiji ile düzlüğe çıkmıştı. 1912'ye kadar tahtta kalan imparatorun dönemi Meiji Restorasyonu olarak da biliniyor. Bu dönemde askeri olarak da oldukça güçlenen Japonya, 1912-1926 arasında İmparator Taişo hükümdarlığında bir demokrasi süreci yaşadı. 1923'te yaşanan Büyük Tokyo Depremi ülkeyi derinden sarsarken bu dönemde başlayan hukuksuzluklar ve rahatsızlıklar sayısız darbe girişimine neden oldu.
20. yüzyılın başında Birinci Çin-Japon Savaşı (1894-1895) ve Rus-Japon Savaşı'ndan (1904-1905) zaferle ayrılan Japonya; Tayvan, Kore ve Rusya'nın en büyük adası olan Sakhalin'in güney yarısına hakim olmuştu.
Bunun yanı sıra Birinci Dünya Savaşı'nda da kazanan tarafta yer alan Japonya, Pasifik ve Çin'de Almanların işgal ettiği bölgelere sahip olurken 18 Eylül 1931'de ise Çin'in Mançurya bölgesini işgal etmişti. Tam tarih önemli zira 10 Ekim 1931'de Inukai Tsuyoshi, başbakanlık koltuğuna oturdu.
SADECE 7 AY GÖREVDE KALABİLDİ AMA...
Yedi ay kalabildiği görevinde ilk iş olarak Japon parasını altın standardı sisteminden çıkardı ve ihracat patlaması yaşayan Japonya, Büyük Buhran'ı ilk aşan ülke oldu. Aynı zamanda Çin'le diplomatik görüşmelerde bulunuyor ve ordunun etkinliklerini denetim altına almak için çalışıyordu fakat başaramadı.
Suikastin ardından Japonya'da parlamentoya dayalı hükümet sistemi son buldu, siyasi partiler kapatıldı. 1926-1989 yılları arasında tahtta kalan İmparator Hirohito'nun Japonyası İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna dek totaliteryen ve askeri olarak agresif bir politika izledi.
Ülkenin Milletler Cemiyeti'nden atılmasına neden olan Japonya'nın Mançurya'yı istilası sürecini yavaşlatmaya çalışan ve diplomasi arayışına girerek agresif tavırdaki ordunun yönetimdeki etkisini azaltmak isteyen Başbakan Inukai'nin suikaste kurban gitmesi ve hemen ardından demokrasinin rafa kaldırılması Japonya'yı hızla İkinci Dünya Savaşı'na sürükleyen en büyük etkenlerden biri olarak görülüyor.
*Hirohito and the Making of Modern Japan, NHK, Bloomberg, A History of Japan: From Stone Age to Superpower, The Rise of Modern Japan
Kaynak: Web Özel