Şinzo Abe, Japonya siyaseti için ne anlama geliyordu?
Japonya tarihinde en uzun süre başbakanlık yapan Şinzo Abe'nin suikaste kurban gitmesi, Japonya siyaseti için büyük bir kayıp... Peki Japonya'nın en önemli ailelerinden olan Abe Ailesi'nin siyasetteki ağırlığı neydi? Abe'nin Türkiye ile ilişkileri nasıldı? Japon halkı suikaste nasıl bir tepki verir?
Suikaste uğrayarak hayatını kaybeden Eski Japonya Başbakanı Şinzo Abe siyasi bir ailede doğdu. Anne tarafından dedesi Nobusuke Kişi, 1957-1960 yılları arasında Japonya Başbakanlığı yaptı. Babası Şintaro Abe ise Japonya Uluslararası Ticaret ve Sanayi Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı görevlerinde bulundu. Ayrıca kardeşi Nobuo Kişhi şu an Japonya Savunma Bakanı olarak görev yapıyor.
2006'da Japonya Başbakanı olan Şinzo Abe, 2007 yılında sağlık sorunlarını ileri sürerek görevi bıraktı. 2012 yılında tekrar Başbakanlık görevine gelen Abe, 2020 yılına kadar bu görevini sürdürdü. Ancak sağlık sorunlarının tekrar etmesi nedeniyle 2020 yılında bir kez daha görevinden istifa etti.
Peki Abe'nin siyasi kariyeri şu an nasıl bir noktadaydı? Abe Ailesi'nin Japonya siyasetinde ağırlığı nedir? Şinzo Abe'nin Türkiye'ye karşı tutumu nasıldı? Silahlanmanın çok düşük olduğu Japonya gibi bir ülke böylesine bir siyasi suikaste nasıl tepki verir?
'JAPONLAR KORKU İÇERİSİNE GİRECEKTİR'
2014-2017 yılları arasında Türkiye'nin Japonya Büyükelçisi olan Ahmet Bülent Meriç, "Büyük bir siyasetçiydi. Onun döneminde iki ülke arasındaki kardeşlik ilişkisini daha da canlandırdık. Türkiye bir dostunu kaybetti. Tokyo'dayken sık sık otururduk. Büyükelçiliğim döneminde bana kucak açtılar" dedi.
Abe Ailesi'nin sanayileşmiş ve bölgesinde tanınmış bir samuray ailesi olduğunu dile getiren Meriç, "Şinzo Abe çok daha değişik bir başbakanlık yaptı. Japonya'yı reforma tabi tuttu. Japonya onun döneminde pasifist bir siyaset izliyordu" diyor.
"Japon ordusunu uluslararası hale getirmeye çalışıyordu" diye devam eden Meriç, "Öz Savunma Kuvvetleri" adı altında Japon Ordusu'nun denizaşırı topraklarda tatbikatlar yaptırdığını ifade etti. Meriç, "Anayasayı değiştirmeden kanunlar getirerek Japonya'yı kendi ayakları üzerinde durur hale getirmişti. ABD'ye fazla dayanmadan, Japonya kendi güvenliğini kendisi sağlar bir vaziyete gelmişti" diye konuştu.
'TOPLUM BİR KORKU İÇERİSİNE GİRECEKTİR'
Japonya'da diplomatların, güvenlik görevlilerinin bile silah taşımasında çok sıkı kurallar olduğunu söyleyen Meriç, "Japonya'da tanınmış şahsiyete karşı böyle bir suikast yapılması büyük bir güvenlik açığı olarak değerlendiriliyor. Japon toplumu bir korku içerisine girecektir. Böyle bir ülkede, toplumda bir eski başbakanın suikaste hedef olması İkinci Dünya Savaşı'na varan dönemlere geri dönüş gibi olacaktır" dedi.
Kişida Hükümeti'nin büyük baskı içerisine gireceğini kaydeden Meriç, "Kişida Fumio'yu (Japonya'nın mevcut Başbakanı) da çok yakından tanırız. Abe'nin yetiştirdiği bir siyasetçidir. Abe Ailesi'nin ismi Osaka'da uygunsuz olaylara karışınca Şinzo Abe, kendi partisi içinde tecrit edildi" ifadesini kullandı.
'İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ JAPONYA...'
Ankara Üniversitesi Asya-Pasifik Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ali Merthan Dündar ise Abe Ailesi'nin İkinci Dünya Savaşı sırası ve sonrasında Japon siyasetindeki en önemli ailelerinden biri olduğunu aktarıyor. Dündar, "Eğer Japonya'yı yönlendiren, yöneten güçler olduğunu düşüneceksek, çok güçlü siyasi bağlantıları olan ailelerden biri de Abe Ailesi'dir diyebiliriz" şeklinde açıklıyor.
Yaşanan suikastin Japon toplumu için şoke edici bir olay olduğunu aktaran Dündar, "Japonya'da normalde çok sıkı kontroller var. Yakuza üyesi bir yere kurşun atsa bir ay konuşulur. Halk üzerinde büyük etki yaratacaktır" diyor.
Abe'nin ülkesinin yeniden silahlanmasını askeri olarak İkinci Dünya Savaşı öncesine dönmeyi düşünen bir lider olduğunu aktaran Dündar, "Japonya Anayasası'nın 9. maddesinin bir ordu bulundurulmasını ve ülke dışında silahlı müdahaleye bulunmayı yasakladığı şeklinde yorumlanıyor. Abe, bunun bir yorum olduğunu, mecburiyet olmadığını söylüyor. Ülkesinin Çin'e karşı güçlü olması gerektiğini düşünüyordu" diyor.
Halkın bır kısmında silahlanmanın büyük tepkiyle karşılandığını söyleyen Dündar, "Çünkü 'İkinci Dünya Savaşı öncesi gibi militarist bir Japonya mı olacak?' endişesi arttı. Japon halkı, militarist dönemde saldırganlığın atom bombasını tetiklediğini düşünüyor" diye aktarıyor.
Dündar, şöyle devam etmekte: "O sıradan bir başbakan değildi. Japonya'nın ABD ve Avustralya ile kurduğu ilişkilerde Abe'nin imzası var. Neden öldürüldüğünü asla bilemeyeceğiz. Şu andaki bilgiler ışığında ruh hastası bir eski askerin işi gibi görünüyor. Ama bu, şahsın birileri tarafından manipüle edilmediği anlamına gelmez. Güvenlik uzmanı değilim ama bir örgüt işi olsa, daha profesyonel silah kullanılırdı diye düşünüyorum, mesela aşırı milliyetçiler genelde kılıçla suikast yaparlar."
Kaynak: Web Özel