100 bin dernek 162 siyasi parti, kıtlama şekerle çay içmeyi sevenler

Siyaset Türkiye Gündem haberleri Seçim İstihbarat Yaşam Haberleri
100 bin dernek 162 siyasi parti, kıtlama şekerle çay içmeyi sevenler

Türkiye'de faaliyet gösteren dernek ve siyasi parti sayısındaki bolluk hem şaşkınlık hem de tebessüm yaratıyor. 'Aklını Oynatanlar', 'Bekar Danışmanlığı', 'Esmiyor', 'Tanısan Seversin' gibi isimlerle kurulan binlerce derneğin yanı sıra, Büyük İktidar Partisi, Adil Türkiye Partisi, Al Sancak, Adaletin Aydınlığı, Umuda Yürüyüş Partisi ve Türkiye Emekliler Partisi gibi siyasi oluşumların da kimler tarafından neden kurulduğu merak konusu.

Türkiye'de kelimenin tam anlamıyla siyasi parti ve dernek enflasyonu yaşanıyor. Eylül ayı itibarıyla ülke genelindeki dernek sayısı 100 bin 943’e ulaşırken, siyasi parti sayısı ise 162'ye çıktı. Bu kadar çok siyasi parti ve derneğin kurulması merak konusu olurken, yeterli desteği bulamayan bu yapıların varlıklarını nasıl sürdürdüğü ise tartışma konusu. Öte yandan, 'tabela partisi' olarak bilinen ve seçimlere katılma hakkı bile elde edemeyen siyasi oluşumlar arasında 'Büyük İktidar Partisi', 'Adil Türkiye Partisi', 'Al Sancak', 'Adaletin Aydınlığı', 'Umuda Yürüyüş Partisi' ve 'Türkiye Emekliler Partisi' gibi kimsenin bilmediği birbirinden ilginç isimleri barındıran yapılar söz konusu. Bu durum komplo teorilerine neden olurken, en çok dillendirilen senaryo ise "toplum mühendisliği." Siyaset ve toplum bilimciler ise yaşanan bolluğu "demokrasinin gereği olarak" yorumluyorlar. 

100 bin dernek 162 siyasi parti, kıtlama şekerle çay içmeyi sevenler - Resim : 1
Bazı dernek isimleri ise dikkat çekiyor. Dernek kayıtlarında, “Aklını Oynatanlar”, “Bekar Danışmanlığı”, “Esmiyor”, “Tanısan Seversin”, “Uluslararası Birbirini Sevenler”, “Bir Ömürlük Misafir”, “Bir Paket Mutluluk”, “Kıtlama Şekerle Çay İçmeyi Sevenler”  gibi ilginç isimler yer alıyor.

DEMOKRASİ GÜÇLENMELİ

Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, demokrasinin olduğu yerde çok sayıda parti ve dernek olacağını belirtirken, "90’lı yılların başından bugüne kadar yapılan saha taramalarında, Türkiye’deki seçmenlerin yüzde 10’unun derneklere üye olduğu ortaya çıktı. Ancak gönüllü dernek üyeliği çok düşük bir düzeyde. Derneklere üyelik eş, dost, akrabaların zorlaması ile oluyor. Gönüllü, katılımcı üyeliğin artması için daha güçlü bir demokratikleşme süreci yaşanması gerekir" dedi

BU KAYNAK NEREDEN?

Tabela partilerinin yeterince destek bulamayıp, yardım alamadıkları halde varlıklarını sürdürmesinin şaşırtıcı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kalaycıoğlu, şunları söyledi: "Parti teşkilatlarının masrafların karşılanması için ciddi bir kaynak ihtiyacı gerekiyor. Tabela partilerinin bu kaynağı nereden buldukları meçhul. Birçok siyasi parti, seçime katılma hakkı bile elde edemiyor."

ARAŞTIRMA YAPILMIYOR

Siyaset Bilimci Prof. Dr. Hakan Yılmaz da demokrasilerde, yasal parti ve dernek sayısına kısıtlama getirilemeyeceğini söyledi. Siyasi partilerin seçime girmek için belirli şartları sağlamaları gerektiğini sözlerine ekleyen Prof. Dr. Yılmaz, "Vatandaşlar, yasalara uymak kaydıyla istedikleri gibi parti veya dernek kurabilirler. Asıl mesele seçime hiç giremeyeceği belli olan bir partinin neden kurulduğu konusu. Bu alanda yapılmış sosyolojik çalışma olmaması bir eksiklik. Küçük partiler nasıl bir işlev görüyor bilmiyoruz. Sözünü ettiğim durum dernekler için de geçerli. 100 bin dernek olduğundan söz ediliyor. Bu yapıları kim, neden kuruyor? Üyelik şartları ve nedenleri de bilinmezler arasında."

100 bin dernek 162 siyasi parti, kıtlama şekerle çay içmeyi sevenler - Resim : 2
Derneklerin büyük bir kısmını yöre ve hemşehri dernekleri oluşturuyor. Derneklerin yüzde 38,4’ü mesleki ve sosyal dayanışma alanında yoğunlaşırken, hayvansever dernekleri ise kayıtlarda dikkat çeken diğer yapılar arasında yer alıyor.

DENETİM EKSİKLİĞİ

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş ise dernek ve siyasi parti enflasyonunu komplolar  üzerinden yorumlayanlara yönelik konuştu. Mevcut parti ve dernek bolluğuna evrensel değerler çerçevesinde bakılması gerektiğini söyleyen Öneş ise şunları söyledi: "Yasalara uymak kaydıyla örgütlenme özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü çerçevesindeki oluşumlara kısıtlama getirilemez. Ancak tüm bunların devlet tarafından yasal ve hukuki çerçeve içerisinde denetlenebilir olması gerekir."

İSTİHBARAT ÇÖZER

"Türkiye’de de en fazla eksikliğini duyduğumuz konu denetleme meselesi. Hukuk çerçevesinde bu denetlemenin yapılabilmesi lazım. Anayasamız çerçevesinde meseleye bakmak, örgütlenme özgürlüğünü korumak gerekiyor. Toplum mühendisliği gibi kuşkular varsa, kolluk kuvvetleri ve istihbarat teşkilatının denetim mekanizması sorunlu yapıları saptar."

[email protected]

Kaynak: Web Özel