Hedef Nobel, Beynin sırları çözülüyor

Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli bilim insanlarından, İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türker Kılıç, Nobel Ödülü alacak geleceğin Türk bilim insanları için kolları sıvadı. Nörozihin alanındaki son gelişmeleri haberglobal.com.tr'ye anlatan Prof. Dr. Kılıç: "Artık düşüncenin beyinde nasıl oluştuğunun matematiğini anlamaya başladık. Çok ilginç bir şeyle karşılaştık. O da şu: Beyin nasıl düşünce oluşturuyorsa, yaşam da aynen, o biçimde matematikle gerçeklik oluşturuyor..."
Beyin cerrahisi alanında Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli bilim insanlarından, İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türker Kılıç, geleceğin Türk bilim insanları için kolları sıvadı. Prof. Dr. Kılıç, geçtiğimiz günlerde İstinye Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen “İstinye Tıpta Akademisyen Olmak” konferansında bilim alanındaki yeni hedeflerini açıklarken, "Tarihte iz bırakan herkesin bir ütopyası var; Atatürk'ün bir ütopyası vardı, Galilei'nin bir ütopyası vardı, Aziz Sancar'ın bir ütopyası vardı. Esasında her birimiz bir ütopyayı gerçekleştirerek buraya geldik. Buradaki tüm akademisyenlerin en büyük amacı iyi birer rol model olmamız. Nobel alabileceğine inanan, özgüveni olan, evrensel değerleri benimsemiş bilim insanı-hekimler yetiştirmek istiyoruz" dedi.

"Varoluşumuzun öncelikle zihinde oluştuğunu düşünürsek, beyin için ‘yaşam yaratan bilgi işleme sistemi’ demek, doğru tanımlama olacaktır. Sistemin en kritik ve önemli ayağını ise nöronların çokluğu değil, birbirleriyle bağlantısı oluşturuyor."
ENFORMASYON MATEMATİĞİ
Konferasın ardından Haberglobal.com.tr'nin sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Kılıç, nörobilim alanında son bulguları da anlatırken, şunları söyledi: "Artık düşüncenin beyinde nasıl oluştuğunun matematiğini yavaş yavaş anlamaya başladık. Çok ilginç bir şeyle karşılaştık. O da şu: Beyin nasıl düşünce oluşturuyorsa, yaşam da aynen o biçimde aynı matematikle gerçeklik oluşturuyor. Beynin düşünce üretmesi ile yaşamın gerçeklik üretmesi arasında bir enformasyon matematiği benzerliği var. Dolayısıyla her şey içinde bulunduğu ağ ile anlamlı."
YAŞAMIN SIRRINI ÇÖZECEĞİZ
"2030'da ne yapabiliriz, 2035'te ne yapabiliriz? Üniversiteler için 10 yıl kısa bir süre ama insan hayatı için öyle değil! Günü geldiğinde düşünceyi matematik bir değer olarak sunacağız. Şu an hayal etmesi zor gelse de gelecekte bilinç, düşünce, zihin ölçülemeyen, soyut birer değer olmaktan çıkacak. Bu matematiği çözdüğümüzde, yaşamın sırrını çözmüş olacağız. Sonsuzluğun da ölçülebilir olduğu anlaşılacak. Son 10 yıllık süreçte beyin, bilinç, zihin eksenindeki anlayışımızda devrim yaşanıyor. Bu yenilik, nöron çokluğu teorisinden, konnektom dediğimiz nörozihin kavramına geçişi sağladı."
86 MİLYAR NÖRON
"Düşüncelerimiz, 86 milyar olasılık içeren bir enformasyon sisteminin bütünü. 86 milyar nöronun birbiriyle etkileşim ve bağlantı içinde olması, zihin ve bilincimizi yaratıyor. Nörozihin, ‘etten’ oluşan biyolojik beyin ile bilgi üreten zihin arasındaki arayüzün adı. Bir ırmağın akışı nasıl ki yatağını değiştiriyorsa, beynimizdeki bağlantılar kullandığımız oranda derinleşip gelişiyor."
ROBOTLAR DA YAŞAMIN PAÇASI
“Birçoğumuz robotlardan, yapay zekânın varlığından korkuyoruz. En başta işimizi kaybedeceğimiz için endişeliyiz. Yeni uygarlık ve kültürde bugünden farklı özgürlük alanları ortaya çıkacak. Bir arıkuşunun veya bilgi işleme yeteneğine sahip bir robotun da yaşam hakkı, yasalarla garanti altına alınacak. Günü geldiğinde robotların da bizler gibi yaşamın parçası ve yaşam hakkı olduğunu kabulleneceğiz."
ROBOTLAR DA ZİHİN ÜRETECEK
“Bilgi işleyen her sistem aynı zamanda zekâ yaratan bir özellik gösteriyor. Bu durum sadece insan beynine özgü değil. Yapay zekâ, bilgi işleme sitemini daha iyi anlamamızı, insan zekâsının matematiksel olarak ölçülebilmesini sağlayacak. Yapay zekânın ileri aşamalarında kendi kendine öğrenen cihazlar hayatımıza girecek. Geleceğin robotları, insanlar gibi bilgi işleme becerisine sahip olacak ve bir insan evladı gibi robot yetiştirip büyütenleri göreceğiz."
SONSUZ ENERJİSİ YOK
“Beynimizin sonsuz düşünmeye yetecek enerjisi yok. Tüm mühendislik sistemleri ısınır ve enerji kaybına uğrar. Beyin, şahane bir sistem olmasının yanında en çok enerjiyi tüketen organ. Beynimizin sadece %10’unu kullandığımız ise uydurma bir söylem. Herkesin %100’ü aynı değil ancak herkes kendisinde var olan %100’ü kullanıyor."

Bilim toplumun kaderini belirler
Konferansın açılış konuşmasını yapan İstinye Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Muharrem Usta ise "Hayalin kalıcı bir esere dönüşeceği şekilde hayal kurabilmek Maslow’un ihtiyaçlar piramidinin tabanından kurtulmakla mümkün. Bizler Maslow’un piramidinin tabanından kurtulduğumuzu, özgürleştiğimizi ve bunun üzerine hayal edeceğimiz büyük bir yolculuğun altına imza atabileceğiz. Bunun için gerçekten el ele vermeye, emek vermeye değer. Bilim ve akademi, sadece bilgi üretmekle kalmaz, aynı zamanda toplumların kaderini belirler. Akademisyenlerimiz, sağlık alanında dönüşüm yaratmanın anahtarıdır ve bizler de bu dönüşümü desteklemeye kararlıyız” dedi.
Kaynak: Web Özel