Gerçeğe çok yaklaştık... Hayatımız bir simülasyon mu?
Matrix filmi ile dünyanın gündemine giren “Bir simülasyonda mı yaşıyoruz” sorusu yeni bir fizik teorisi ile yeniden tartışılıyor. Bir Alman fizikçi, bu soruya 'evet' cevabı verilebileceğini öne sürdü. “Simülasyon teorisi” ile ilgili son 20 yılda pek çok formül üretildi.
Başrolünü Keanu Reeves'ın oynadığı ünlü Matrix filmi 1999 yılında vizyona girdikten sonra dünyada popüler bilim tartışmalarının en önemli gündemlerinden biri simülasyon teorisi oldu. Yaşadığı hayatın maddi bir gerçekliğe sahip olmadığını fark eden Keanu Reeves'ın canlandırdığı Neo karakteri sonunda insanların, kapsüllerin içinde enerji üreten birer pil olduklarını öğrenmişti.
SON TEORİ ALMAN FİZİKÇİDEN
Bu alandaki en son fizik teorisini ünlü Alman fizikçi Melvin Vopson kaleme aldı. Vopson'un bir süredir üzerinde çalıştığı teoriye göre bütün evrende var olan simetri, simülasyon teorisini doğrulayacak bir delil olabilir. Vopson'a göre bu durum evrenin bir simülasyon olduğuna işaret ediyor.
Peki bütün bunlar ne anlama geliyor? Hem Vopson'un teorisini hem de onunla bağlantılı son yıllarda ortaya atılan simülasyon teorilerini derledik.
BİLDİKLERİMİZDEN EMİN MİYİZ?
“Bildiklerimizin doğru olduğunu nereden biliyoruz?” İnsanlığın bilgi hakkındaki bu en eski sorusuna bugüne kadar pek çok cevap üretildi. “Doğru olduğu varsayılacak en yüksek kesinlik derecesi” ile nitelenen “bilgi” elbette doğrudan bilinçlilik haliyle ilişkilendirildi. Bilincimizin ötesi ise pek çok farklı disiplin altında araştırılıyor. Zihin ve bilinç üzerine yapılan araştırmalar, “bağlantısallık”, “etkileşimsellik” gibi yeni teorilere kapı aralıyor. İşte simülasyon teorisi de var oluşumuza açıklama getirmeye çalışan teorilerden biri olarak hayatımıza giriyor.
BİLGİNİN DE BİR KÜTLESİ VAR
Vopson'a göre beynimize ulaşan bilgi soyut bir yapıda değil ve evrende bir kütleye sahip olarak bulunuyor. Bunun hassas ölçümlerle tespit edilebileceğini öne süren Vopson, nesneleri var eden elektronların da bilgi taşıdığını vurguladığı teorisinde sözünü ettiği bilgi parçalarını bilgisayar programlarındaki 'bit'lere benzetiyor. Vopson, bu bilgi parçalarının elektronlar gibi yakalanarak incelenebileceğini, bu yolla evrenin sırlarının çözülebileceğini iddia ediyor. Karmaşık görünen bu teorinin temelinde, “bilgi”nin elektron gibi davranışları gözlemlenen bir şey olabileceği düşüncesi yatıyor.
ÇOKLU EVRENLER TEORİSİ
Yapay zeka teknolojisindeki baş döndürücü gelişmeler simülasyon teorilerine güç veriyor. Bu alanda zengin bir literatüre sahibiz. Vopson'dan önce ortaya atılan popüler bir simülasyon teorisine göre ise aslında tek bir evren yok. “Çoklu/paralel evrenler” adı verilen bu teori evrenin giderek “şişmesi” ile ilişkilendiriliyor. Buna göre evrenimiz pek çok başka evrenle birlikte daha büyük bir yapıyı paylaşıyor olabilir.
SİNEMACILAR BU TEORİYİ ÇOK SEVDİ
Matrix filmi simülasyon teorisinde sinemacılara büyük bir esin kaynağı oldu, sinema sektörü bu teoriyi çok sevdi. Son örnek ise bu sene Oscar ödülünü kazanan “Her Şey Her Yerde Aynı Anda” adlı film. Filmde Çinli bir göçmen aile aynı hayatı aynı anda farklı versiyonlarla deneyimliyor. Simülasyon teorisi sinema filmlerinden, dizilere ve popüler romanlara kadar pek çok türde işleniyor.
BİZİ DE SİMÜLE ETMİŞ OLABİLİRLER
Simülasyon teorisinin kurucularından biri olarak kabul edilen İsveçli filozof Nick Bostrom teorisinin üç adımda doğrulanacağını belirtiyor. 2003 yılında yayımladığı 'Bir bilgisayar simülasyonunda mı yaşıyoruz” başlıklı makalesinde Bostrom birinci adımda insanlığın evreni simüle ettiği deneylere ve çalışmalara bakmayı öneriyor. İnsanlık gerçekten de bunu başarıyor. Bostrom'a göre bu veri bizi kaçınılmaz olarak, daha ileri bir evrede var olan bir aklın şu an bizi simüle ediyor olabileceği düşüncesine götürüyor. Sonuç olarak ise geriye, şu an deneyimlediğimiz her şeyin bir simülasyonun parçası olduğu düşüncesi kalıyor.
Kaynak: Web Özel