Sosyal medyada bir şeyi beğenmeye nasıl karar veriyoruz?
Kimilerine göre 21. yüzyılın para birimi sosyal medyadaki takipçi ve etkileşim sayınız. Peki bir gönderiyi beğenmenin arkasındaki motivasyon ne? Beğenilmemek kendimizi nasıl hissettiriyor?
Herkes o kalbin peşinde… Bu kalp her zaman sevgi, şefkat veya samimiyet belirtmiyor. Bu kalp ‘beğeni’ kalbi. Sosyal medya mecralarının içerik üreticilere gelir sağlayan bir forma bürünmesiyle birlikte daha çok beğeni, yorum ve paylaşım (etkileşim) daha çok para anlamına gelir oldu.
Bu maddi getiri YouTube’daki izlenme sayılarına göre de olabilir, TikTok'ta sponsor olan markanın ödeyeceği miktara göre de değişebilir. Peki insanlar sosyal medyada birini takip etmeye ve onun gönderdiği içerikleri beğenmeye nasıl karar veriyor?
Laurel’in 90’ların başında ortaya attığı fikre göre; bilgisayar başında olan insanlar bir eylemin temsili ile etkileşim halinde olmaktan keyif alıyorlardı. Yani o yılları düşünecek olursak bilgisayarda araba yarışı oynamak, otomobil sürmenin sanal bir temsili ile keyif içinde etkileşime girmek demek. Tabi o yıllarda etkileşim tek taraflıydı. Sosyal medya olmadığı için kullanıcılar görüşlerini beyan edemiyorlardı. Yani teknoloji ile kullanıcı etkileşimi sosyal medyadan önce de hayatımızdaydı.
Sevdiğimiz bir eylemin temsilini ‘beğenmeyi’ seviyoruz peki başka neleri beğenmekten hoşlanıyoruz?
Syrdal ve Briggs’in çalışmasına göre; insanlar evde çekilen, ev kıyafeti ile oturan, cep telefonu kamerasının zoomu ile pikselleşmiş görüntüleri görmekten de hoşlanıyor. Hatta bu görüntüleri Twitter’da daha çok ‘beğendiklerini’ söyleyenler de var.
Şu da bir gerçek ki insanlar her zaman keyif aldıkları veya hoşlarına giden gönderileri beğenmek zorunda değiller. Ev almayı düşünen biri ev satın almanın tüyoları ile ilgili sosyal medyada gördüğü bir makaleyi sonuna kadar okuyabilir ancak bu makaleyi paylaşmak, beğenmek veya yorum yapmak durumunda olmayabilir.
BİRİ BENİ İZLİYOR...
Syrdal ve Briggs’in çalışmasına göre; insanlar sürekli olarak sosyal medyada izlendikleri duygusuna sahipler ve bu hislerinde de bir parça haklı sayılırlar. Bu sebepten ötürü bazen isteseler dahi bir gönderi ile etkileşim kurmaktan kaçınıyor olabilirler.
Sosyal medyada izlenme duygusu yakın zamanda pek çok gencin Facebook’tan Instagram’a göç etmesine sebep oldu. Facebook’ta akrabalarının takibinden bunalan gençler soluğu Instagram’da aldılar. Haberglobal.com.tr’nin sorularını geçen aylarda yanıtlayan Doktor Sarphan Uzunoğlu ise Facebook markasının eskidiğini genç kuşakların gözünde artık “amca teyze” uygulaması gibi görüldüğünü aktarmıştı.
HER BEĞENİ BAĞ KURULDUĞU ANLAMINA GELMEZ
Aynı zamanda sosyal medya üzerinden birini beğenmek onu olumladığınız anlamına da gelmiyor. Örneğin geçen yıl İrlanda’da yapılan bir araştırmada Facebook üzerinden markaları beğenen insanların çok düşük bir oranının o markaların tüketicisi olduğunu ortaya koydu. Bazı insanlar söz konusu markaları ‘kendilerini temsil ettiğini’ düşündükleri için beğeniyormuş.
Sosyal medyada bir gönderiyi paylaştıktan sonra onun etkileşimini sık sık takip etmek ise insan psikolojisine hiç iyi gelen bir şey değil, fakat son yıllarda sosyal medya şirketleri de psikologlar ile çalışıp platformları daha bağımlılık yaratan bir forma sokmak istiyorlar.
ÖDÜL SİSTEMİ
Psikolog Emma Kenny’e göre her beğeni beynin dopamin hormonu salgılamasına neden oluyor. Bu dopamini tekrar salgılama isteği ile yeni paylaşımlar yapıp duruyoruz. Kenny’e göre sosyal medyadaki beğeniler insanlarda ‘ödül’ sistemini uyarıyor ve daha çok paylaşım yaptıkça daha fazla ödül kazanacaklarını düşünüyorlar.
Facebook ve Instagram’a 26 Mayıs’ta gelen bir güncelleme ile ‘sosyal medyanın depresif etkilerinden sıyırılmak için’ hesap sahiplerinin beğeni sayısını gizlemelerinin yolunu açtı. İsteyenler için beğeni sayılarını sadece kendileri ve Instagram-Facebook bilecek.
Beğenme duygusunun asıl altında yatan ise olumlanma, takdir görme ve kabul edilme dürtüleri. Sosyal medya gönderilerinde beğeni alan çoğu insanın kendisini gerçek hayatta takdir etmeyen ve olumlamayan insanlara karşı odaklandığı ifade ediliyor.
Yani anlayacağınız sosyal medya kalpleri pek de gerçek olmayabilir. O kalp bir gün sizi unutabilir…
Kanyaklar: Engagement with social media content. Aqualitative exploration, RTE, International Psychology Clinic, Cosmopolitan
Kaynak: Web Özel