'Aaa bu küçükken bende de vardı' | Hiperaktivite anne-babadan geçer mi?

Çocuk Sağlığı Sağlık Haberleri
'Aaa bu küçükken bende de vardı' | Hiperaktivite anne-babadan geçer mi?
DEHB belirtileri büyüdükçe azaldığından pek çok ebeveyn kendi durumunu çocuk sahibi olunca fark ediyor. Fotoğraf: Shutterstock

Dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin (DEHB) belirtileri çocuklukta daha net. Çocuğunuza DEHB teşhisi koyulduysa ve siz de zamanında "zeki ama aklını vermiyor" denilen öğrenciler arasında yer almışsanız kendinizde de DEHB olma ihtimalini gözden geçirin. Çünkü DEHB'de genetik aktarım da söz konusu.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) hakkındaki farkındalık her geçen gün artıyor. Ancak DEHB genetik bir rahatsızlık ve pek çok ebeveyn kendilerinde de bu hastalık olduğunu çocuklarında belirtileri görünce öğreniyor.

Uzman psikolog Aynur Sayım, DEHB'yi aşırı hareketlilik, dürtü kontrol sorunu ve dikkat süresinin kısa olmasıyla tanımlanan üç boyutlu bir psikiyatrik rahatsızlık olarak ifade ediyor.

Bebeklik dönemlerinden itibaren kendini gösteren DEHB'nin belirtileri arasında sık ağlamalar, sabırsızlık, oyun değiştirme, yerinde duramama gibi davranışlar yer alıyor. Sayım'a göre, çocuklarda üç boyutun hepsinin görülmesi şart değil, bazen iki boyut da görülebiliyor. Bahse konu belirtiler sonraki dönemlere de yansıyor.

Sayım, DEHB'nin genetik olduğunu ve sonradan oluşmadığını aktarıyor. Anne ya da babada DEHB olması halinde çocuğa aktarılması ihtimalinin yüksek olduğunu belirten Sayım, “2-3 yaş arası çocukların keşfetme dönemi olduğundan hareketlilik normal olabiliyor ama DEHB doğuştan gelen bir hastalık” demekte.

'AAA BEN DE BÖYLEYDİM' DİYEN ANNE BABALAR...

Psikiyatri uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz ise, vakaların çoğunda DEHB'ye neden olacak bir genetik geçiş olduğunu vurguluyor.

Bugünün ebeveynlerinin çocukluk yıllarında DEHB pek tanınmıyordu. Dolayısıyla bu kişiler, o dönem tanı konulmadan bir şekilde hayatlarını devam ettirmişler ve hastalıkla yaşarken de bir sürü kayıpları olmuş” şeklinde konuşan Dilbaz, çocuklarıyla ilgili danışmaya geldiklerinde "çocuklardan daha kötü durumda" olduklarını fark ettiği ebeveynlere işaret ediyor. Dilbaz, DEHB'nin genetik aktarımı ile ilgili olarak ise şu değerlendirmeyi yapıyor:

“DEHB'nin genetik geçiş şekli biraz karmaşık. Sadece tek bir gendeki hataya bağlı olduğunu düşünmüyoruz. Ama hastamızı gördüğümüzde ebeveynlerinde de böyle bir problem olduğu göze çarpıyor. Yalnız bir farkı var, yaşla birlikte DEHB'nin hiperaktivite kısmı azalıyor, dikkat eksikliği kısmı kalıyor.”

Uzman psikolog Aynur Sayım da benzer tecrübelerini aktarıyor:

“Ebeveynler kendilerinde de DEHB olduğunu çocuklarına teşhis koyulduğunda fark ediyor. Mesela DEHB'nin özelliklerini anlattığımızda 'Aaa bu bende de vardı, ben de bunları yaşadım' diyorlar.”

'Aaa bu küçükken bende de vardı' | Hiperaktivite anne-babadan geçer mi? - Resim : 1
Çocukların anaokulu döneminden itibaren en az 20 dakika boyama yapabilecek kadar dikkatlerini toplayabilmesi gerekiyor. Fotoğraf: Shutterstock

Yetişkinlerde özellikle dürtü kontrolü, sosyal uyum ve bir işi sürdürebilme becerisiyle ilgili sabırsızlık gibi sıkıntılar çıkabildiğini dile getiren Sayım, DEHB sahibi olduğunu yetişkinlik yıllarında öğrenen kişilere yönelik tedaviyi ise şöyle açıklıyor:

“Bu biten değil, kontrol altına alınabilen bir rahatsızlık. O nedenle yaşam kalitesini daha iyi hale getirebilmek ve psikiyatrik rahatsızlıkların oluşmasının önüne geçmek açısından tedavisi her yaşta mümkün. Hem psikiyatrik tedavi hem de psikoterapi şansı var.

Nesrin Dilbaz, DEHB'nin çocuklarda görülme sıklığının yüzde 7-8, erişkinlerde ise yüzde 2 olduğuna dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürüyor:

DEHB'si olan çocuklar, yaşla birlikte beyin olgunlaşmayı tamamlayınca kendiliğinden toparlanıyor ve geriye yüzde 2 kalıyor. DEHB erişkinlikte tesadüfen teşhis ediliyorsa burada bir şey yapmaya gerek yok. Belirtilerin kişinin işlevselliğini bozması halinde hastalık olarak ele alıyoruz ve tedavi ediyoruz.”

Dilbaz, kişilerin dikkatini toparlayamaması, organize olamaması ve zamanlamasının kötü olması durumlarında müdahale edildiğini dile getiriyor. “Zaman kontrolü çok kötüdür bu kişilerin, bir işe başlayamaz ve sürekli ötelerler, başlasalar bitiremezler, üç basamaklı düşünemezler” diyen Dilbaz, rahatsızlığın bu seviyelerde olmasının tedavi gerektirdiğini söylüyor.

ERKEN TEŞHİS ÖNEMLİ

Nesrin Dilbaz, DEHB'de erken teşhisin çok önemli olduğuna işaret ederek, “Çünkü DEHB'si olan çocukların dikkat eksiklikleri ve hiperaktiviteleri nedeniyle akademik başarıları zekalarıyla aynı düzeyde gitmiyor. Dikkatlerini veremiyorlar ve öğrenemiyorlar, en önemlisi ise planlama ve organizasyon becerileri bozuk oluyor” ifadesine yer veriyor.

Dilbaz, DEHB olan çocukların bir şey planlama, ödevini yapma, sorumluluk alma, bir antrenmana gidecekse onunla ilgili hazırlıkları tamamlama gibi şeyleri yapamadıklarını ve bu nedenle başarılarının azaldığını sözlerine ekliyor.

[email protected] 

Kaynak: Web Özel

DEHB dikkat eksikliği ve hiperaktivite genetik hastalıklar