Yarın 10 Kasım, hiç kimse böylesi sevilmedi

Atatürk Gündem haberleri Yaşam Haberleri Ankara İstanbul Dolmabahçe Sarayı TBMM Milli Savunma Bakanlığı TSK İstanbul Valiliği
Yarın 10 Kasım, hiç kimse böylesi sevilmedi

Atatürk, 85 yıl önce Dolmabahçe Sarayı'nda yaşama gözlerini yumduğunda, Türkiye mateme boğulmuştu. Atatürk'e son görevini yerine getirmek isteyen yüzbinlerce kişi bir hafta boyunca Dolmabahçe Sarayı'na akın ederken, 17 Kasım 1938'de yaşanan izdihamda 11 kişi yaşamını yitirmişti.

Atatürk'ün, ölümüyle kara haberi duyanlar Dolmabahçe Sarayı'na akın ediyor, Atatürk'e son görev için saygı duruşunda bulunuyordu. Ulus Gazetesi Ata'nın naaşını ilk gün 150 bin kişinin ziyaret ettiğini duyuruyor, İstanbul’da bulunan Alman Arkeolog Prof. Karl Dörner ise Dolmabahçe Sarayı'ndaki tabloyu, "Yüksek demir kapılar ardına kadar açılmış, güller solmuş, fıskiyeler susmuştu; sadece sarayın merdivenlerinden çıkan yüz binlerce insanın ayak sesi duyuluyordu. Herkes yas tutuyordu” sözleriyle anlatıyordu.

Yarın 10 Kasım, hiç kimse böylesi sevilmedi - Resim : 1
Profesör Wolfram Eberhard: "Muazzam bir şok yaratılmıştı. Ve sessizlik her tarafı kaplamıştı." 

MUAZZAM BİR ŞOK

10 Kasım 1938’de Türkiye’de bulunan Profesör Wolfram Eberhard günlüğüne Türkiye'de yaşanan acıyı; "Dün öğleden sonra on iki buçuğa doğru Atatürk’ün öldüğünü bildiren haber her yerde işitiliyordu. Muazzam bir şok yaratılmıştı. Ve sessizlik her tarafı kaplamıştı. Çocukların yanı sıra, yetişkin erkekler ve kadınlar ağlıyordu. Keder çok yaygındı ve böyle bir şey başka hiçbir ülkede görülmemişti" ifadelerini yazmıştı. 

GÖZYAŞLARI DURMUYORDU

Lord Kinross ise, o gün İstanbul’un acı bir sessizliğe gömüldüğünü belirterek tabloyu şöyle betimlemişti: "Çocuklar başlarındaki fiyonkları, kurdeleleri çıkardılar. Sokaklarda kadınlar ağlaşıyor, Ata’nın siyah tüllere bürünmüş resimleri önünde dua ediyorlardı."

Yarın 10 Kasım, hiç kimse böylesi sevilmedi - Resim : 2
Lord Kinross; "Sokaklarda kadınlar ağlaşıyor, Ata’nın siyah tüllere bürünmüş resimleri önünde dua ediyorlardı."

İZDİHAMDA 11 KİŞİ ÖLDÜ 

Atatürk'ün naaşı ölümünden 6 gün sonra, 16 Kasım 1938 günü Dolmabahçe Sarayı tören salonundaki katafalka konuldu. İstanbul halkı Büyük Önder'e son görev için adeta birbirini eziyordu. 16 Kasım saat 10.15’de sarayın kapıları Atası'na son görevini yapmak isteyen vatandaşlara açılınca, binlerce kişi Dolmabahçe'ye akın etmeye başlamıştı.17 Kasım, saat 22.00’den sonra 100 binden fazla insanın Dolmabahçe Sarayı'na girmek istemesi sonucu meydana gelen izdihamda çoğunluğu kadın 11 kişi ezilerek yaşamını yitirirken, 40 kişi ise yaralanmıştı. 

Yarın 10 Kasım, hiç kimse böylesi sevilmedi - Resim : 3
Atatürk'ün naaşı Etnografya Müzesi'ne nakledilirken Dolmabahçe'den Sarayburnu'na kadar yoğun izdiham oluşmuştu. 

"BEN DE YAŞAYAMAM"

Atatürk'ün son yılları, ardından İnönü ve son olarak Bayar'ın Cumhurbaşkanlığı'nda Çankaya'da görev yapan merhum bürokrat Haldun Derin ise "Çankaya Özel Kalemimi Anımsarken 1933-1951" başlıklı hatıratında ise 10 Kasım günü Dolmabahçe'de yaşananları şöyle kaleme alacaktı:

"Saray koridorlarında bir koşuşma oldu. Salih Bozok kendini vurdu sesleri işitildi. Mutat zevattan Bozok’un 'O ölürse ben de yaşamam' dediğini hep duyuyorduk. 'Mutat zevat'tan harakiriye başkaca iltifat eden olmadı. Bozok’un, Atatürk vefat edinceye kadar hastalığın bütün gelişimi hakkında İnönü’ye mektup yazıp, özel olarak düzenli bilgi vermiş bulunduğunu ileride öğrenecektik. Son raporu Ankara’da Başbakanlık Müsteşarı Kemal Gedeleç’e telefonda okudum."

Yarın 10 Kasım, hiç kimse böylesi sevilmedi - Resim : 4
İstanbul'da 7'den 77'ye göz yaşı adeta sel olmuştu. 

VÜCUDU UFALMIŞTI 

"Önümüze düşen Süreyya Anderiman’la birlikte saygı duruşu yapmak üzere Kalem mensupları Hususi Daire’ye gittik. Atatürk’ün, biz odasına yaklaşırken, orada nöbet beklemenin tüyler ürpertici burukluğu ve ezikliğinden bayılmış bir Mehmetçiği koridorda kargatulumba götürüyorlardı. Yatak odasına girdik. O üstün baş, rahat döşeğinde, heybetinden hiçbir şey yitirmemiş... Yalnız, altın saçları arasında beyaz teller göze batıyor; vücut ise biraz ufalmış...Kalem odamıza koşar gibi döndük. Kimse konuşmadı. Birden hüngür hüngür ağlamaya başladık."

[email protected] 

Kaynak: Web Özel