Vatandaşlık ve geçici koruma statüsü arasında Suriyeliler

Türkiye göçmen krizi Suriye Cumhurbaşkanı Erdoğan
Vatandaşlık ve geçici koruma statüsü arasında Suriyeliler

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları sonrasında Suriyeli mültecilerin durumu yeniden gündeme geldi. Mülteciler üzerine çalışmalar yapan isimler yasal statüler arasındaki farklı anlatırken, Türk vatandaşı olan ve "Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum" diyen Ahmet Hamo ise yaşadıklarını aktardı.

Suriye 2011'de Esad rejimine karşı başlayan ayaklanma iç savaşa ve daha sonra korkunç bir insanlık dramına dönüştü. Şimdi 2021'in içindeyiz ve 10 koca yıl geride kaldı. İnsanlık dramı Türkiye ve Avrupa için kaçınılmaz bir mülteci sorununa dönüşürken zaman zaman “sorun” ifadesi yerini “kriz” sözcüğüne de bıraktı.

Siyasi tartışmaların, uluslararası diplomasi pazarlıklarının bir unsuru olan bu insanlar, kendi insani sorunlarının yanı sıra, sürüklendikleri tartışmalarla, kendilerine çevrilen gözlerle da mücadele ediyorlar. Son günlerde “mülteciler” konusu yeniden siyaset kulislerinde kendisine yer buldu.

“Ülkemize yerleşen sığınmacılardan da gayretleri ve birikimleriyle bize çok önemli katkılar sunanlar var. Bunların içerisinde mühendisler, hukukçular, ebeler, doktorlar, mimarlar var. Biz bunlardan birçok yerde istifade ediyoruz... Bu ülkeye katkı sunmak isteyenlere de gereken kolaylığı göstereceğiz. Bilhassa ülkemizde eğitim görmüş, milletimizle ünsiyet geliştirmiş, Türkiye ile gönül bağı olan insanlara yönelik farklı adımlar atacağız.”

'FARKLI ADIMLAR' İFADESİ...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 Şubat 2021 tarihinde Dokuz Eylül Üniversitesi'nin göç konulu konferansında yaptığı konuşmada bu ifadeleri kullandı. “Farklı adımlar” ifadesinin vatandaşlık anlamına gelip gelmeyeceği de bir anda merak konusu oldu. “Vatandaşlık mı verilecek”, “Vatandaşlık alırlarsa kime oy verirler” gibi sorular gündemde kendisine yer buldu ancak gerçek durum bu tartışmaların uzağında bir noktada duruyor.

Yakın zamanda Türkiye Cumhuriyeti pasaportu sahibi olan Suriye doğumlu Ahmet Hamo, Göç Araştırmaları Derneği'nden Doç. Dr. Deniz Sert ve Bilkent Üniversitesi'nden Doç. Dr. Emel Özdora Akşak ile “vatandaşlık” konusunu, geçici koruma statüsünü ve mevcut durumu konuştuk. Hamo ayrıca Türkiye'ye geliş hikayesini de anlattı.

“Vatandaşlık başvurusu” dediğimizde ve gereken kriterleri sorduğumuzda Doç. Dr. Sert, “Vatandaşlık vermede ne gibi kıstaslar istendiğine dair elimizde resmi bir belge bulunmuyor. Sahadaki deneyimlerimiz bize Suriyelilerin de bu kıstaslara dair net bilgileri olmadığını gösteriyor. Vatandaşlık başvurusu yapmış kimileri aylarca beklerken kimileri daha hızlı alabiliyor. Burada sistemin nasıl işlediği kapalı bir kutu olarak duruyor” ifadelerini kullanıyor.

Vatandaşlık ve geçici koruma statüsü arasında Suriyeliler - Resim : 1

Kısa süre önce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Ahmet Hamo, 2014'te Türkiye'ye gelmişti. (Ekran görüntüsü: Twitter/AhmetHamou)

'VATANDAŞLIĞA BAŞVURU DİYE BİR DURUM YOK...'

Kendi sürecini anlatan Hamo ise “Vatandaşlığa başvuru diye bir durum yok. Göç İdaresi değerlendiriyor ve uygun gördükleri kişileri mülakata çağırıyorlar ve vatandaşlık başvurusunu yaptırıyorlar” diyor ve ekliyor: “Ondan sonra bir takip numarası veriliyor. Benim sürecim iki yıl sürdü. Biz ailecek aldık. Babam inşaat mühendisi, ben ve kardeşlerim üniversite öğrencisiyiz. İki üniversite okuyorum. Biri Nişantaşı Üniversitesi, biri de İstanbul Üniversitesi...”

Çatışma, zorunlu göç, uluslararası göç, düzensiz göç, ulusötesi göç, sınır yönetimi ve sivil toplum alanlarında çalışmalar da yapan Doç. Dr. Sert, Türkiye için “mülteci” tanımını da açıyor:

“Öncelikle mülteciler derken hangi gruba referans verildiğini açmak gerekiyor. Türkiye’nin bol katmanlı uluslararası koruma sisteminde dört temel statü mevcut:

1 - 1951 Cenevre Sözleşmesi kapsamında kabul edilen mülteciler ki Türkiye burada coğrafi sınırlamasını koruduğundan sayıları çok az.

2 - Türkiye’ye sığınma başvurusunda bulunan ancak coğrafi sınırlama nedeniyle mülteci statüsü alabildiği takdirde üçüncü bir ülkeye yerleştirilen şartlı mülteciler. (2020 yılı başvuru sayısı yaklaşık 31 bin).

3 - İkincil koruma.

4 - Geçici Koruma Kapsamındaki Suriyeliler (Göç İdaresinin 3 Mart 2021 tarihli verilerine göre 3 milyon 659 bin 449 kişi). Bu son grup ile ilgili olarak Aralık 2019 tarihi itibarıyla çocuklar dahil 110 bin Suriyeli bireye vatandaşlık verildiği açıklanmıştı.”

Vatandaşlık ve geçici koruma statüsü arasında Suriyeliler - Resim : 2

Doç. Dr. Emel Özdora Akşak

'GEÇİCİ KORUMA STATÜSÜ CİDDİ BİR SIKINTI'

Suriyeli mülteciler üzerine araştırmalar yapan ve bu konu hakkında yapılan farklı çalışmalarda yer alan Doç. Dr. Emel Özdora Akşak da “geçici koruma” statüsüne vurgu yapıyor:

Geçiçi koruma statüsü ciddi bir sıkıntı. Suriyeli mültecilerle bir araya geldiğimiz bir ortamda dil konusu konuşuluyordu ve 'Nasıl Türkçe öğreniyorsunuz', 'Türkçe öğreniyor musunuz' gibi sorulara 'Geçici koruma kanunlarıyla korunuyoruz. 'Geçiciyiz', Bilmiyoruz, burada kalabilecek miyiz, buraya yerleşebilecek miyiz, oturum alabilecek miyiz... Bu yüzden dili öğrenmeye o kadar da yatırım yapmıyoruz' demişlerdi. Bu bana çok çarpıcı gelmişti. Geçici koruma kanunu onlara ne kadar belli haklar ve özerklikler verse de bu kalıcı bir çözüm olarak görülmüyor. 'Ya bizi gönderirlerse', 'Ya haydi bakalım herkes evine derlerse' ne yapacağız' diyorlar.”

“Kendi aramızda da konuştuğumuzda bu kanunun ne kadar daha süreceğini, ne kadar uzatılabileceğini ve ne kadar gerçekçi olabileceğini konuşuyoruz. Bu insanların bazılarının çocukları burada doğdular ama vatandaşlık alamıyorlar. Okula burada gidiyorlar, belki Suriye'yi hiç görmediler. Ama hala geçici koruma kanunu kapsamındalar” diyen Doç. Dr. Özdora Akşak, kalıcı ve uzun vadeli bir çözümün gerekliliğine vurgu yapıyor.

Vatandaşlık ve geçici koruma statüsü arasında Suriyeliler - Resim : 3

Türkiye'nin ev sahipliği yaptığı 4 milyon koruma ihtiyacı içinde olan bireyin 3.6 milyonunu Suriyeliler oluşturuyor.

Doç. Dr. Sert ise şunları söylüyor: “Suriyeli girişimciler için önemli meselelerden birisi Geçici Koruma Statüsü'ne bağlı olmanın yarattığı seyahat kısıtlamaları. Kayıtlı olduğunuz il dışında başka bir ile gitmek istediğiniz zaman Göç İdaresi'nden izin almanız gerekiyor.”

'BEN ÇOK MUTLU VE GURURLUYUM... YENİDEN DOĞMUŞ GİBİ HİSSEDİYORUM'

Oldukça akıcı bir Türkçe konuşan Hamo, Türkiye'ye geliş sürecini "2011'de Suriye'de başlayan onurlu devrim, 2013'e kadar başarılı bir şekilde devam etmekteydi. 2013'ün sonlarında Rusya'nın girişiyle birlikte Suriye'deki bombardımanlar çok arttı. Günbegün şehit düşenlerin sayısı artıyordu. Esed rejimi bölgemize yaklaşmaya başladı. Yaşamak çok zorlaşıyordu" sözleriyle aktarıyor.

İlk aylarda çok zorlandıklarının altını çizen Hamo, vatandaşlık nedeniyle yaşadığı mutluluğu “Ben çok mutluyum ve gururluyum. Başka bir ülkeye gitmiş olsaydım belki bana vatandaşlık vermezlerdi. Bu süreçte şu ana kadar Suriye kimliğim bile yoktu. Kendimi yeniden doğmuş gibi hissediyorum. İnsanı çok duygulandıran bir his. İnsanlarını koruyan bir vatanım var artık” diye aktarırken 'Geçici Koruma Statüsü'nün zorluklarını da aktarıyor:

“Ailemle birlikte Gaziantep'e giderdik ama geçici kimlik nedeniyle şehirlerarası seyahatlerde yol izni almak gerekiyordu. Ev almak istesek alamıyorduk zira geçici kimlik taşıyanlar, mülk sahibi olamıyor.”

'SURİYELİLERİN ÖNCELİKLİ TALEPLERİ...'

Bir başka konu da Suriyeliler'in öncelikli talepleri. Doç. Dr. Emel Özdora Akşak bir araya geldiği mültecilerin ortak problemini aktarırken “Temel sıkıntı iş aslında” diyor ve ekliyor: “Bildiğiniz üzere işverenlerin başvurması gerekiyor. İşverenler de her zaman için yabancı ve Suriyeli mülteci çalıştırmaya hevesli olmayabiliyor. Sonuçta ailelerini geçindirmek ve hayatlarını idame ettirebilmek için insanları çalışmaya ihtiyaçları var. En çok sıkıntı çektikleri konunun bu olduğunu düşünüyorum.”

Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Deniz Sert de çalışma izni konusuna dikkat çekiyor: “Çalışma izni konusunda ise sıkıntılar daha büyük. Çalışma hakkından değil, işverene bağlı bir izin söz konusu. Zaten verilere baktığımızda da çalışma izni sayıları çok düşük.”

Vatandaşlık ve geçici koruma statüsü arasında Suriyeliler - Resim : 4

Doç. Dr. Deniz Sert

'İNSANİ DEĞERLER ÜZERİNDEN SİYASİ TARTIŞMA YAPILMAZ! BAZI SİYASETÇİLER...'

Temel önceliklere ve derinleşen problemlere doğru açılardan eğilmekten ziyade insanları siyasi tartışmaların birer unsuru haline getirmek de çok ciddi bir sorun. Bu sorun üzerine Ahmet Hamo şunları söylüyor:

İnsan hakları üzerinden, insanların yaşadıkları üzerinden, acılar üzerinden, insanların değerleri üzerinden siyasi tartışma yapılmaz. Bazı siyasetçiler, Suriyelilere yönelik çok sıkı bir şekilde, sadece oy almak amacıyla, nefret söylemi paylaşıyorlar ve insanları kışkırtıyorlar. Bu çok kötü bir şey. Bazen sadece muhalefet yapmak için yalan da söylüyorlar.”

“Biz Göç Araştırmaları Derneği olarak, konuyu hak temelli bir yaklaşım ile şeffaf bir tartışma ortamında önceliklendirmeye çalışıyoruz” diyen Deniz Sert bu tartışmaları “Türkiye'nin yapısal sorunlarının çözümüne eğilmek yerine, çoğu zaman safsatalar üzerinden ortaya atılan argümanlar ile günah keçileri yaratarak gündemin manipüle edildiği durumlar doğurur” sözleriyle niteliyor.

Doç. Dr. Emel Özdora Akşak ise “Mülteciler üzerinden siyaset yapmak; o insanları, insani çerçeveden değil de daha çok onları kurban haline getirecek, çaresiz duruma koyacak, tehdit olarak algılayan söylemler sunmak; medyada, sosyal medyada ve siyasette, zaten zor durumda olan, zaten geçici bir şekilde burada olduğu sürekli hissettirilen mültecilerin aidiyet geliştirmesini daha da güçleştirecektir” diyor.

'BİR TÜRLÜ BİRLEŞTİRİCİ BİR SÖYLEME GELEMİYORUZ'

Doç. Dr. Akşak, tabloyu şöyle çiziyor:

“Bu söylemlerle toplumumuzda da dışlayıcı bir 'Bunlar zaten gidecek' hissi oluşuyor. Bir türlü birleştirici bir söyleme gelemiyoruz. Bu iki taraf için de üzücü, iki taraf için de husursuzluk verici ve ayrıştırıcı.

STK'larla konuştuğumda şunu duyuyorum: 'Bu insanlar burada ve belli bir hak yüzünden buradalar. Ve bunların hakları var.' Burada olmalarına bu yüzden de saygı duymalıyız. Bence bu, daha doğru bir yaklaşım. Bu yaklaşım; toplumsal dışlanmayı ve toplumdaki ayrışmayı da bir şekilde engelleyip, entegrasyonu güçlendirebilir.”

'NE KADAR TALEP VAR BİLMİYORUZ'

Doç. Dr. Deniz Sert, şeffaflık vurgusu da yapıyor: “Açık bir vatandaşlık başvuru sistemi ya da başvuru sayılarının şeffaf bir paylaşımı elimizde yok. Suriyeliler'in ne kadarının vatandaşlık talebi var bilmiyoruz. Öte yandan özelikle Türkiye’de doğan Suriyeli çocukların Suriye vatandaşlıklarını almakta bile zorlandığını düşündüğümüzde T.C. vatandaşlığının önemi anlaşılabilir. Ancak elbette herkes için daha asıl ve daha elzem talepler farklı olacaktır.”

Kaynak: Web Özel

suriyeli mülteciler Suriye mülteci sorunu mülteci krizi göç idaresi