Özgür Özel'den Müsavat Dervişoğlu'na ziyaret
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nu İYİ Parti Genel Merkezi’nde ziyaret etti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı atamasına ilişkin konuşan Özel, "Yaptığı atama maalesef 31 Mart'tan sonra gelişen normalleşme anlayışına uygun değildir" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün İYİ Parti Genel Merkezi'ne giderek yeni seçilen genel başkan Müsavat Dervişoğlu'na 'hayırlı olsun' ziyareti gerçekleştirdi.
Özel’i İYİ Parti Genel Başkan Yardımcılarından Şükrü Kuleyn, Selcan Hamşıoğlu ve Enver Yılmaz karşıladı. Karşılamanın ardından Özel, Dervişoğlu’nun makam odasına geçti.
Özel ve Dervişoğlu, görüşme sonrası ortak açıklama yaptı.
Dervişoğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e ziyareti için teşekkür ederek, "Biz TBMM'de grup başkan vekili olarak çalışıyorduk. Orada da hep çok verimli çalışmalar yapıp, çok önemli işlere imza attık. Bundan sonraki süreçte de yine görüşmelerimiz devam edecek. Ve Türkiye'nin menfaatine yönelik bütün doğru kararları müştereken verebilme dirayeti sergileyeceğimize olan inancı da muhafaza edeceğiz. Siyasi kurumlar arasında, siyasi partiler arasında, onların genel başkanları arasında yürütülen samimi diyaloğun ülkemizin sorunlarının çözümüne çok katkı sağlayacağı inancını taşıyorum. Aynı inancı kendisinin de taşıdığını biliyorum. Cumhuriyet Halk Partisi'yle İYİ Parti'nin geçmiş dönük birçok ortak çalışmalar gerçekleştirdiği kamuoyunun da malumudur. Ne zaman Türkiye'nin önemli bir problemi kamuoyunun gündemine gelse hayata baktığımız pencere genellikle Cumhuriyet Halk Partisi'yle ve onun muhterem genel başkanıyla aynı pencere oluyor. Dolayısıyla duyarlılıklarımızı muhafaza edeceğiz, farklılıklarımızı muhafaza edeceğiz ve ülkemize hizmet yolculuğunu da bütün siyasi partilerle olduğu gibi Cumhuriyet Halk Partisi'yle de bundan sonra sürdüreceğiz" diye konuştu.
'31 MART SEÇİMLERİNİN BİRİNCİ PARTİSİYİZ'
Özgür Özel ise İYİ Parti ve CHP'nin ilişkisinin İYİ Parti'nin kurulduğu günden bugüne kadar hep karşılıklı nezaket, iş birliği anlayışı içinde ilerlediğini söyledi. Özel, 31 Mart seçimlerinin ardından Türkiye siyasetinde normalleşme süreci yaşandığına dikkat çekerek, "İYİ Parti'yle bir normalleşme sürecine ihtiyacımız yok. Çok istisnai süreçler hariç zaten olması gereken süreci olması gerektiği gibi hep birlikte yaşadık. Bundan sonra da Meclis'te temsil edilen iki siyasi parti olarak ilişkilerimizi en iyi düzeyde sürdüreceğiz. Hep bildiğimiz, söylediğimiz bir şey var; biz 31 Mart seçimlerinin birinci partisiyiz. Ama son genel seçimlerde ana muhalefet partisiyiz. Ana muhalefet partisi olmanın sorumluluğuyla ve Meclis'e önem veren bir siyasi parti olarak, birlikte ortak mutabakat metinlerinde ortak görüşlerde buluştuğumuz İYİ Parti'yle Meclis'in güçlendirilmesi konusundaki ortak düşüncemiz karşılık bulmuş görünüyor. Parlamentoda gruplarımız arasındaki diyalog bundan sonra sürecek" dedi.
'BUZ DAĞININ KÜÇÜK KISMINI GÖRÜYOR GİBİYİZ'
Özel, Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk'ün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olarak atanması ve emniyet içindeki operasyonla ilgili soru üzerine, "Bu iki sorunun birbirine temas eden yerleri bile var. AK Parti ve MHP arasında yaşanan bir meselenin kendisi neyse bir gerilim mi, bir pazarlık mı, bir karşılıklı restleşme mi, bu bir fillerin boğuşması; ama altta adaletin ezilmesi, anaların ezilmesi, evlatların ezilmesiyle sonuçlanıyor. Bugün Ayşe Ateş'in yüreğindeki yangın, Sinan Ateş'in evlatlarının, babalarını kaybettikleri sürece ilişkin adalet beklentileri, birtakım kapalı kapılar ardında yapılan görüşmeler, sonra üstü kapalı atılan tweetler, üstü kapalı yapılan beyanlarla iyice kriminal bir hikayenin, sanki suyun üzerinde görülen kısmını, buz dağının küçük kısmını görüyormuşuz izlenimini her geçen gün kuvvetlendiriyor" dedi.
'NASIL NORMALLEŞECEK BU ÜLKE'
Özel, 37 tur Papa seçimine dönen bir yüksek yargı seçimi olduğuna dikkat çekerek, "İki liderin görüşmesinden sonra adayın birinin çekilip, başka bir makamı talep etmesi ve o adaya giden oyların bir yere yönlendirileceğine ilişkin bir inanç hakimdi. Ama bu dayatmaya ya Yargıtay'da oy kullananlar uymadılar, ya da 'adayı çekelim ama arkadaşlarımız bildiğini yapsın' dedi birileri. Ve Yargıtay seçimindeki sonuç Sayın Erdoğan'ın beklediği gibi olmadı. Bu net. Bunu hepimiz biliyoruz. Ama yaptığı atama maalesef 31 Mart'tan sonra gelişen diyalog ve 31 Mart'tan sonra gelişen normalleşme anlayışına uygun değildir. Sayın Erdoğan, Sayın Meclis Başkanı her fırsatta yeni bir anayasadan bahsediyorlar. Ben de diyorum ki; mevcut anayasaya uyun, ondan sonra yeni anayasa isteyin. Şimdi mevcut anayasaya uymamanın başkahramanını en çok oyu da almadığı halde dün gece yarısı atıyorsunuz. Anayasanın ilgili maddesi, anayasa kararları, yürütme, yasama ve yargı organları açısından bağlayıcıdır. Ve yayınlanır yayınlanmaz 'uygulanır' demesine rağmen direndi ve bu kararı uygulamadı. Anayasa ihlalinin sembol ismini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı atıyorsanız, demek ki sizin mevcut anayasayı ihlalde ısrarını sürüyor demektir, ısrarlısınız demektir. Ondan sonra nasıl normalleşecek bu ülke? Efendim 'Ben söyledim, adaylıktan lehimize çekildi, ben de sözümü tutayım.' Ama bu yüksek yargı, bu tip pazarlıkların yapılacağı bir yer değildir. Oralardan Gezi aileleri adalet bekliyor, 28 Şubat aileleri sizden adalet bekliyor, diğer taraftan Sinan Ateş'in eşi, evlatları adalet bekliyor. Siz orada 'Sen onu çek, ben bunu buraya atayayım, o sözünü tutmazsa da atayım ki racona ters olmasın.' Yani bir İtalyan mafya filmi mi izliyor Türkiye; yoksa adalet, siyaset ve emniyet üçgeninde yaşanan bir şeyleri mi izliyor belli değil. O yüzden herkes aklını başına alsın" ifadelerini kullandı.
'ADALETE GÜVENİN OLMADIĞI YERDE DEMOKRASİ OLMAZ'
Özel, ülkede insanların adalete güven duymaları gerektiğine işaret ederek, "Bugün Türkiye'de adalete güven yüzde 20'nin altına geriledi, böyle devam ederse tek haneli rakamlara indirecekler adalete güveni. Bu şartlarda mahkemeye güvenin olmadığı yerde, yüksek yargıya güvenin olmadığı yerde demokrasi olmaz. Mesele fevkalade yanlıştır. Her gün taraflar taraf değiştiriyor, ağız değiştiriyor, tutum değiştiriyor. Tweetler atılıyor; içinden bir sürü anlam çıkarılabilecek tehditler var. İçişleri Bakanı'yla bir partinin genel başkanının tweetler üzerinden cumhurbaşkanına ve birbirlerine mesaj vermeleri demokrasi görüntüsü değil. Demokrasi şeffaflık rejimidir. Adalet Bakanı'nın ve İçişleri Bakanı'nın hızla siyasi partileri bilgilendirmesi lazım. Diğer iki liderin de emniyetin ve adaletin üzerinden ellerini çekmeleri gerekiyor" diye konuştu.
'İLK KEZ YAŞANMIYOR'
Dervişoğlu da aynı soruyla ilgili, "Muhalefet partileri ne olup bittiğine dair sıhhat derecesi yüksek bilgiye sahip değil. Dolayısıyla eksik bilgiyle bir yanlış yorum yapabilme, yapıp yapmamaya özen göstermem lazım. Ben sathi bilgilerle derin yorumlar yapmam. Önemli sorulara da ayaküstü cevap vermekten azami ölçüde uzak dururum. Diğer atamayla alakalı benzer atamalar Türkiye'de ilk kez yaşanmıyor. Dolayısıyla bu tür atamalardan olan şikayetlerimizi de sıklıkla ifade ettik. Ama böyle bir atama bizim açımızdan sürpriz olma özelliği de taşımıyor. Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz. Ama hükümeti ve onun başındaki zatı bu konulara özen göstermeye davet ediyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tasarruf paketi ile ilgili muhalefetin de sorumluluk almasını bekledikleri yönündeki sözleriyle ilgili, "Gazetelerde sayfa sayfa yer alıyor. Birisi milletvekili yapılmıyorsa kardeşi bilmem nereye bilmem ne atanıyor. Ya da işte en üst atamalardan, büyükelçi atamalarına kadar tüm atamalarda binden fazla akraba ataması görülür. Ben bugüne kadar Sayın Erdoğan'ın bu konuda bir irade gösterdiğini, hiç görmedim. Çoğunun altında kendi imzası var. Ben duyduğum her vakayı bizzat izliyorum, takip ediyorum, gerekirse kendim görüşüyorum ve o atamaları geri aldırtıyorum. Son örneği Adana Yüreğir'deki atamadır. Her ne kadar liyakatli atamalar da olsa, nettir" dedi.