Kopenhag'ın dev projesi tartışma yarattı! 2050'de bitecek yapay ada...
Avrupa'nın nüfus yoğunluğu en yüksek şehirleri arasında yer alan Kopenhag, çözümü yapay ada inşa etmekte buldu. Yapımı 2050'de bitecek olan ada 35 bin kişiye ev sahipliği yapacak ancak projeye çevre aktivistlerinden, komşu İsveç'ten ve muhalefetten çok sert itirazlar var. Peki neden? İşte detaylar.
Danimarka Parlamentosu, dev bir projeyi hayata geçirmek için adım atmaya hazırlanıyor. Mart ayı içinde parlamentoya gelecek teklif onaylanırsa, Başkent Kopenhag'ın Kuzey Limanı bölgesinde Lynetteholm adında yapay bir ada yapılacak. Doldurma işleminin başlamasıyla 2050'de tamamlanacağı öngörülen 2.8 kilometrekare büyüklüğündeki adaya inşa edilecek evlerin, 35 bin kişiye ev sahipliği yapması bekleniyor.
Şehir planlaması noktasında bir çözüme ihtiyacı olan Kopenhag için uzun vadede kritik bir hamle olarak öne çıkan dev proje aynı zamanda soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Hem Danimarka'nın komşusu İsveç'ten yetkililer, hem de Danimarka'daki aktivistler projenin çevreye zarar vereceğini öne sürüyor.
Projeye göre Lynetteholm, yeşil ile işaretlenmiş alanda yükselecek. Sarı alan projenin hayata geçirilmesiyle taşınacak olan su arıtım tesisini gösteriyor. Kırmızı alan ise Kopenhag'ın şehir merkezinin yer aldığı Amager adasına eklenen Refshaleöena adasını göstermekte. (Görsel: City of Copenhagen)
Avrupa'nın nüfus yoğunluğu en yüksek şehirlerinden biri olan Kopenhag, banliyöleriyle birlikte toplamda 2 milyon insana ev sahipliği yapıyor. Şehrin toplamında nüfus yoğunluğu kilometrekare başına 1200 kişi olarak kaydedilirken şehir merkezinde ise işler değişiyor. 794 bin nüfuslu şehir merkezinde kilometrekareye 4 bin 400 insan düşüyor.
İSTANBUL'LA KIYASLARSAK...
Bir kıyas yapmak gerekirse İstanbul'un nüfus yoğunluğu, İstanbul İstatistik Ofisi'nin verilerine göre 2 bin 905/km2 şeklinde. Ancak beldeler çıkarılınca şehir nüfus yoğunluğu 5 bin 879/km2 şeklinde oluyor.
YAŞAYACAK YER BULMA DERDİ!
Danimarka'nın başkenti olan ve bu sebeple kamu binalarının yer aldığı, eski bir şehir olması nedeniyle tarihi yapıların bulunduğu şehir, Avrupa'nın önemli limanlarından biri olarak da dikkat çekiyor. Bu özelliğiyle çok eskiden beri yoğun bir ticaret şehri de olan Kopenhag'ın bu özellikleri yüzölçümü ile birleşince “yaşayacak yer” bulmak büyük bir sıkıntıya dönüşüyor.
AB'NİN EN PAHALI ŞEHRİ
Aynı zamanda Kopenhag, EuroCost International'ın araştırmasına göre Cenevre, Zürih, Londra ve Lozan'ın ardından Avrupa'nın en pahalı 5. şehri konumunda. Öte yandan Birleşik Krallık'ın AB'den çıkmasıyla Kopenhag, Avrupa Birliği'nin en pahalı şehri oldu.
Bu durumların da ışığında şehir bir çözüm arayışına girerken imdada Lynetteholm yetişecek gibi. Lynetteholm'un üzerinde yükselmesi beklenen konut projelerinden elde edilecek olan gelir şehrin altyapısının yeniden düzenlenmesinde kullanılacak. Özel sektör ve kamu ortaklığı ile kurulan By og Havn (Şehir ve Liman) adlı şirketin ortakları arasında Kopenhag şehri ve Ulaştırma Bakanlığı yer alıyor.
Danimarka'da hükümet, bu projeyle Kopenhag'ın da bulunduğu Sjaelland adasını, İsveç'ten ayıran Öresund Boğazı'nın Kopenhag kıyısını da yeniden şekillendirmek istiyor. Öresund Boğazı'nın en dar noktasının 4, en geniş noktasının ise 28 km genişliğinde olduğu düşünüldüğünde yapılacak bu tarz dev projeler hakkında İsveç'in sessiz kalması da ihtimaller dışında yer alıyor. Danimarka'nın çevre aktivistlerinin yanı sıra İsveç'li yetkililer de projeye karşı çıkıyor.
İsveç'le Danimarka'yı ayıran Öresund Boğazı.
İsveç'in güneyinde yer alan ve Öresund köprüsüyle Kopenhag'a bağlanan İsveç kenti Scania'da yerel idare 22 Şubat'ta bir açıklama yayınladı ve projenin okyanus akıntılarını yükselteceğini öne sürerek Lynetteholm'a karşı olduklarını ifade etti. Scania Sular İdaresi'nin başındaki isim Kristian Wennberg, “Öresund, suları çok hassas bir çevresel dengeye sahip, dar bir boğaz ve onu sağlıklı tutmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Wennberg ayrıca şunları söyledi: “Kirlenme ve boğazlara su akışının azalması riski var. Baltık Denizi zaten en iyi durumunda değil ve en ufak bir değişiklik bile istemiyoruz.”
Bu çevresel itirazların dışında Lynetteholm hakkında farklı bir itiraz da var. Böyle devasa bir projenin getirisinin bu zahmete değmeyeceğini ileri sürenler de var.
Lynetteholm, Refshaleöena adlı adaya eklenecek. Aslında yalnız bir ada olan Refshaleöen, 1872'de Kopenhag'ın şehir merkezine ev sahipliği yapan Amager adasına dahil edilmişti. Kopenhag'ın çok uzun zamandır devam eden şehir planlaması çabalarının son halkası olacak olan dev proje Kopenhag Modeli'nin bir devamı olarak da görülüyor.
İsveç'in güneybatı ucunda yer alan Scania, projeye net bir şekilde karşı çıkıyor. Scania, doğası, tarihi yapıları ve plajlarıyla ünlü. (Fotoğraf: iStock)
2007'de By og Havn adını alan oluşum, aslında 80'lerin sonundan beri varlığını sürdürüyor. Devletin sahip olduğu arazilerin kısa vadeli gelirler için kullanılmasının “emlak krizini” çözemeyeceği yapıyı eleştirenler tarafından sunulan argümanların başını çekiyor. Danimarkalı mimar ve şehir planlamacısı Jan Gehl de bu argümanı savunuyor. Şehir, 90'ların başında iflasla karşı karşıya kaldığında ortaya çıkan Kopenhag Modeli hakkında Gehl, 2016 yılında CityLab'e şunları söylemişti:
“Geliştirici tarafından yürütülen bu projelerin pek çoğunda iyi bir alan yaratmayı zerre umursamıyorlar. Hızla satılacak bir 'mal' üretmek için her şeylerini ortaya koyuyorlar.”
2007'de ilk metro hattının, belirlenen bütçenin üç katı maliyetle tamamlanması da By og Havn'a olan güveni sarsıyor ancak şirket bu proje için hazır olduklarının altını özellikle çiziyor. Lynetteholm fikri ilk kez 2018'de ortaya atıldığında ise muhalif sesler, şehir konseyinin azınlıkta bulunan sol cenahından gelmişti. Enhedlisten adlı sol partinin üyesi olan ve Kopenhag Çevre ve Teknoloji Komisyonu Üyesi Ninna Hedeager Olsen “Bu hayata geçerse yeni bir VIP proje olacak. Ortalama gelirleri olan insanlar erişemeyecek ve iyi yeşil alanlar yaratmanın maliyeti belediye için çok yüksek olacak” ifadelerini kullandı.
Çevresel kaygılar da öne çıkarken, muhalifler bu gelişim modelinin sahil şeridini ve vahşi yaşam alanlarını riske attığına dikkat çekiyor. Bu, İsveç'in Lynetteholm ile ilgili itirazlarının da özünü oluşturmakta. Havanın açık olduğu bir günde, İsveç’in üçüncü büyük şehri olan Malmö'den Danimarka kıyıları açıkça görülebiliyor.
SON 1500 YILIN EN DÜŞÜK SEVİYESİ
Avrupa Birliği’nin Natura 2000 adlı korumaya dahil habitatlar ağındaki bölgenin deniz dengesi özellikle endişe verici zira Öresund Boğazı; Baltık'ın Kuzey Denizi ve Atlantik'e açılan tek çıkış noktası. İnsan kaynaklı atıkların neden olduğu hipoksi nedeniyle Baltık'ın oksijen seviyesinin son 1500 yılın en düşük seviyesinde olduğunun da altını çizmekte fayda var. Uzmanlar, oksijen bakımından zengin suyun akışını çok küçük bir miktarda değiştirmenin bile hasarı güçlendireceğini öne sürüyor.
Öresund Köprüsü (Fotoğraf: iStock)
BENZER TEPKİLER GELMİŞTİ
By og Havn ise Öresund Köprüsü'nün de benzer eleştiriler aldığını ancak başarılı bir proje olduğunu ifade ediyor. Köprünün Danimarka ayağı bu proje için inşa edilen Peberholm adı verilen yapay bir adaya basıyor. By og Havn'ın geliştirme ve satış direktörü Ingvar Sejr Hansen, şunları söylüyor:
“Projenin kapsamlı çevresel etki çalışması gösterdi ki projenin suyun akışı ve kalitesi üzerindeki etkisi o kadar az ki bir eylem gerektirmiyor. Ancak, bu önemli bir konu ve İsveç'in endişesini de kabul ediyoruz; onlarla su akışı ve sudaki oksijen miktarı gibi konular hakkında diyalog kuracağız.
Danimarka ve İsveç'i birbirine bağlayan Öresund Köprüsü planlandığında da İsveç'in bazı bölgelerinden tepkiler gelmiş ve benzer endişeler öne sürülmüştü. O zamanlar karşılıklı anlayışla bir ortak nokta bulduk ve bazı çözümler ürettik. Eminim ki bu sefer de yapacağız.”
Kaynak: Bu haberdeki bilgilerin büyük bir kısmı Bloomberg'de Feargus O'Sullivan imzasıyla yayınlanan 'Copenhagen’s New Artificial Island Hits Rough Seas' başlıklı makaleden derlenmiştir.
Kaynak: Web Özel