Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan teğmenlerle ilgili açıklama
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Grup Toplantısı'nda konuştu. Gündeminde teğmenlerin kılıçlı yemini olan Erdoğan, "Disiplin elbette her yerde lazımdır ama söz konusu TSK olduğunda hayati öneme sahiptir. Komutanlarının açık talimatlarına rağmen disiplinsizlik yapan teğmenlerin yarın neler yapabileceklerini kim bilebilir?" dedi. Erdoğan, Bahçeli'nin İmralı çağrısına yönelik de kritik açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Sizlerin de yakından takip ettiği üzere dünya yeni ve köklü bir değişimin eşiğinde olmanın sancılarını yaşıyor. Aynı şekilde bölgemiz kuzeyiyle ve güneyiyle savaşların, çatışmaların, katliamların, zulümlerin girdabında adeta cayır cayır yanıyor. İşte böyle bir iklimde Cumhur İttifakı olarak tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız. Türkiye'nin hem siyasi ve ekonomik istikrarını korumanın, hem sosyal barışını tahkim etmenin, hem de hedeflerimize doğru yürüyüşümüzün mücadelesini veriyoruz.
Esasen karşımızdaki bu tablo sadece AK Parti ile Cumhur İttifakı ile sınırlandırılamayacak kadar önemlidir. Siyaset yelpazesinin neresinde olursa olsun kendini bu ülkeye, bu millete karşı mesul hisseden herkesin bu mücadeleye destek vermesi, katkı sunması en azından yıkıcı muhalefetten kaçınması gerekir. Söz konusu vatan, millet ve devletse gerisi sadece birer teferruattır.
Dünyanın pek çok yerinde milli meselelerde iktidar muhalefet ayrımı olmadan ortak bir duruş sergilendiği hepimizin malumudur. Şahsen biz de yarım asra yaklaşan siyasi hayatımızın tamamında bunu savunduk. Ayıran değil, birleştiren, kutuplaştıran değil kucaklaştıran, ortak değerler etrafında toplumun tüm kesimlerini buluşturmaya çalışan tarzı siyasetle ülkemize hizmet etmenin gayretinde olduk.
"Lübnan'da ateşkesten memnunuz"
İsrail ile Lübnan arasında bu sabah yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından memnuniyet duyuyorum. İsrail sorumluluklarını harfiyen yerine getirmeli. Coğrafyamızdaki krizlerin çözümü için çabalıyoruz. Gazze'de katliamın durması ve kalıcı ateşkesin sağlanması için Türkiye olarak her katkıyı sunmaya hazırız. Biz bütün bu diplomatik hamleleri siyasi kimliğimizle değil bu ülkenin bir ferdi olarak gerçekleştiriyoruz. Mazlum ve mağdurların umudu olan Türkiye Cumhuriyeti'ni her alanda güçlü bir ülke haline getirmenin peşindeyiz.
Biz bütün bu diplomatik hamleleri siyasi kimliğimizle değil, bu ülkenin bir ferdi olarak gerçekleştiriyoruz. Gayemiz millet, hedefimiz büyük ve güçlü Türkiye'dir. Söz verdik, ahdettik, sarsılmaz bir inançla hedefimize kilitlendik. Türkiye Yüzyılı hedefimize mutlaka kavuşacağız. Ülkemize marazi bir muhalefet anlayışı mevcut. Her kazanımı bu zihniyete rağmen başardık. Ağır bir vebali omuzlamanın bilinciyle millete mahcup olmamak için sevda ile çalıştık. Fırsatçılara, fesatçılara rağmen Türkiye'ye cumhuriyet tarihinin en başarılı yıllarını yaşattık. Bugün de bu hastalıklı anlayışın yeni hezeyanlarıyla uğraşıyoruz. Biz bunlara hak ettikleri cevapları vermediğimizde densizlik çıtasını artırıyorlar.
Kılıçdaroğlu'na tepki: "Bu zat her seçimini kaybeden bir siyasetçi eskisi"
CHP'nin siyasetten tardedilen eski genel başkanının geçtiğimiz günlerde davalı olarak bulunduğu mahkeme salonunda freni boşalmış kamyon misali savurduğu zırvalar, hakaretler, bühtanlar bunun en son örneğidir. Karşımıza çıktığı istisnasız bütün seçimleri kaybeden bu zat, kendi partisi içinde de her türlü hakarete uğrayan şaibeli bir kurultayla devrilip sürgüne gönderilen bir siyasetçi eskisidir. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Bu zat da partisini tekrar kurultaya götürmek için karanlık ittifaklar kurma ve delege avı peşinde koşarken gündeme gelmenin yolunu bize sataşmakta, daha doğrusu bizim üzerimizden prim yapmakta görüyor. Üstelik bunu da 15 Temmuz ihanetinin faili FETÖ'nün eline tutuşturduğu malzemeler üzerinden yürütmeye kalkıyor. 17-25 Aralık emniyet yargı girişimi karşısında milli iradeyi savunurken bu zatın nasıl koşa koşa FETÖ'cülere desteğe gittiğini dün gibi hatırlıyoruz. Daha sonra montaj olduğunu bizzat kendi ağzıyla ikrar ettiği FETÖ'nün kasetlerine aylarca partisinin kürsüsünü açtığını da unutmadık. 15 Temmuz darbe gecesi de tankların arasından sıvışarak gittiği bir evde keyif kahvesi yudumlayarak FETÖ'cülerin ülkeyi işgalini tamamlamasını beklemişti. Milletimizle sırt sırta vererek darbecileri bozguna uğrattığımızda zoraki olarak İstanbul'daki mitinge gelmiş, ardından yeniden fabrika ayarlarına dönerek FETÖ'cülerin davulunu çalmaya devam etmişti. 14-28 Mayıs seçimleri arifesinde gittiği Amerika'da saatlerce hamburgercide ne yaptığını o gün bugündür bir türlü açıklayamadı.
"Sandıkta milletten yediği tokadın hıncı ve hırsı bu zatın gözlerini kör etmiş, akli melekelerini esir almıştır"
Hatırlarsanız ekonomi gurusu diyerek tüm Türkiye'ye reklamını yaptığı ABD'li bir arkadaşı vardı. Genel başkanlık koltuğunu kaybettikten sonra o da buna bay bay dedi. Ülkeye getirmekten bahsettiği dolarları, avroları ise daha sonra İstanbul'da bir ofiste deste deste kule yapılırken gördük. Yani nereden tutarsanız tutun elinizde kalan bir başarısızlık, kifayetsizlik, çapsızlık örneğiyle karşı karşıyayız. Bu zatın Türkiye'yi yönetmeye talip olduğu masa arkadaşları özellikle dile getirdikleri yakışıksız ithamlar en hafif tabirle siyasi nezaketsizliktir. Bu aynı zamanda karakter bozukluğunun da işaretidir. Sandıkta milletten yediği tokadın hıncı ve hırsı bu zatın gözlerini kör etmiş, akli melekelerini esir almıştır. Siyasi rekabet başkadır, siyasette kan davası gütmek başkadır. Kaset kumpasıyla koltuğa getirildiği ilk günden beri bu zat siyaset sanatını, siyaset etiğini, siyasetin teammüllerini bir türlü kavrayamadı. Bugün yaşananlara baktığımızda ülkemizin 14-28 Mayıs seçimlerinde nasıl büyük bir varta atlattığını daha net görebiliyoruz. Daha önce de söyledim milletimizin verilmiş sadakası varmış. Milletimiz Anadolu irfanı denen o engin feraseti ile başına gelebilecekleri görerek bu zata ve 6'lı masa denen derme çatma yapıya ülkeyi, devleti, evlatlarının geleceğini emanet etmedi. Bunun için Allah'a ne kadar şükür etsek, milletimize ne kadar teşekkür etsek azdır. Hatasını bir türlü kabullenmeyen bu zat şimdi de partisinin kendisini attığı çukurdan kurtulmak için bize sataşıyor. Kendisine diyoruz ki sana bu kapıdan ekmek yok. Git yaptığın densizliklerin hesabını yargıya ver. Senin muhatabın biz değiliz yargıdır. Senin bir türlü dizginlenemeyen siyasi ihtiraslarına da alet olmayız.
Kreş tartışması: "Anaokulu-kreş ayrımını dahi bilmiyorlar"
MEB kendi uhdesinde bulunan kreşlerle ilgili bir yazı gönderiyor. Bu ikazın yapılma nedeni de yine CHP'nin AYM'ye götürdüğü iptal ettirdiği bir düzenleme. Bu hatırlatma kanuni bir zorunluluktan kaynaklanıyor. Tıpkı öğrenci bursları meselesi gibi CHP yine istismar siyasetine sarılıyor. Kendi akıllarınca bize meydan okuyorlar. Cehalet tek başına katlanılabilir bir eksikliktir ama cehaletle ukalalık bir araya geldiğinde çekilmez bir hal alıyor. Anaokulu-kreş ayrımını dahi bilmiyorlar. Bakanlıktan gelen yazıyı okumamışlar. Hadi okudular, anladılar diyelim; bu sefer de yalan ve iftira alışkanlığından kurtulamıyorlar. Türkiye bir hukuk ve nizam devletidir. Kural bellidir. Standartlar vardır. Kimse "Ben kuralları takmıyorum, kanunlara uymuyorum" diyemez. Siyasi fırsatçılık adına çocukların, ailelerin arkasına saklanacak kadar korkaklar, kifayetsizler.
Teğmenler meselesi: "Kılıç şakırtıları arasında disiplinsizlik yapanları kahramanlaştırmak neyin nesidir?"
Neymiş, benim birincilere diploma vermemin değerlendirmesini yapıyorlar. Yapmam gereken onların diplomalarını vermektir. Bunların disiplinsizlikle ilgili yanlışı varsa o da disiplin kurulunun huzurumuza getirdiği bir neticedir. Teğmenlerle ilgili de önünü arkasını düşünmeden bodoslama bir tavır içine girdiler. Disiplin elbette her yerde lazımdır ama söz konusu TSK olduğunda hayati öneme sahiptir. Komutanlarının açık talimatlarına rağmen disiplinsizlik yapan teğmenlerin yarın neler yapabileceklerini kim bilebilir? Kılıç şakırtıları arasında disiplinsizlik yapanları kahramanlaştırmak neyin nesidir? Milletimizin göz bebeği olan ordumuzun yıpratılmasına da, siyasi emeller uğruna provoke edilmesine de eyvallah demeyiz. Bu ordunun bir zümrenin, bir partinin değil, milletin ordusudur. TSK peygamber ocağıdır. Bu ordu İslam'ın bayraktarlığını yapan şanlı bir ordudur. Kimse bu orduyu sağa sola çekmesin. CHP, ordumuzun ruh kökünü koparmaya muvaffak olamamıştır.
"TSK'nın başarılarına terör örgütünün uzantılarıyla yan yana yürümekten gocunmayan istismarcıların gölge düşürmesine müsaade etmeyiz"
Kahraman ordumuz vesayet heveslerinden temizlendikçe, vatan savunması görevini çok daha başarılı bir şekilde yerine getirmeye başlamıştır. Kimse kusura bakmasın; karası, denizi ve havasıyla TSK'nın başarılarına terör örgütünün uzantılarıyla yan yana yürümekten gocunmayan istismarcıların gölge düşürmesine müsaade etmeyiz. 3-5 oy için "Mustafa Kemal'in itleri" hakaretini sineye çekeceksiniz, ayar üstüne ayar yerken gıkınızı çıkarmayacaksınız, hem seçim sürecinde Kandil ve Pensilvanya'dan gelen destek beyanlarına laf etmeyeceksiniz, hem de bugün karşımıza çıkıp Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten, vatan, millet ve Mehmetçik sevgisinden bahsedeceksiniz. Siz gidin önce kendi kara sicilinizle bir yüzleşin. Hakaretlere niçin ses etmediğinizin hesabını verin.
Konser polemiği: "Yolsuzluk yapanlar, hukuk önünde de sonuçlarına katlanacaktır"
Konserler üzerinden ortaya saçılan yolsuzluklar, buz dağının sadece görünen kısmıdır. Suyun altında çok daha hırsızlıklar, usulsüzlükler vardır. Yolsuzluk yapanlar, hukuk önünde de sonuçlarına katlanacaktır. Hizmette eksiğimiz, eserde yanlış tercihimiz olabilir ama bunlar gibi bir sabıkamız hamd olsun yoktur. Seçimlere kadar milletimizin sıkıntılarını birer birer çözerek yeniden umutları tazeleyecek, gönülleri kazanacak ve iktidarımızı sürdüreceğiz.
Bahçeli'nin İmralı çağrısı: "Cesur ve ezberleri bozan bir teklif ortaya koymuştur"
Sayın Bahçeli'nin yaptığı cesur çağrının Cumhur İttifakı'na şaşı bakanların iştahını kabarttığını görüyorum. Bu içten pazarlıklı tipler hüsrana uğradılar. Her istişaremizde sayın Bahçeli ile sadece iç siyaset değil dış politikaya dair her konuyu samimiyetle ele alıyoruz. Uyum ve eşgüdüm içerisinde hareket ediyoruz. Sayın Bahçeli temsilcisi olduğu misyon adın cesur ve ezberleri bozan bir teklif ortaya koymuştur. Biz de bu meseleyi tüm yönleriyle ele alıyoruz. Türkler ile Kürtler arasına örülmek istenen terör duvarını yıkıp atacağız. Hedefimizde samimiyiz, kararlıyız.
Karşımızdaki tablo çok da umutlu olmamıza izin vermiyor. Silahları gömeceksiniz, o anda bizim için her şey sizlerin önünü açmaktır. Bombaları patlatmaya devam ederseniz nu devletin eli sizin omzunuzda olacaktır. Milletimiz müsterih olsun. Terörle mücadelemiz, son teröristi ortadan kaldırıncaya kadar devam edecektir. Sınırlarımızda bir terör yapısı kurulmasına izin vermeyeceğiz. Terörsüz Türkiye idealini gerçeğe dönüştüreceğiz.