Atina'da panik manşetleri! "Helenizmin kabus senaryosu"

Suriye Türkiye yunanistan Akdeniz Doğal gaz Gündem haberleri
Atina'da panik manşetleri! "Helenizmin kabus senaryosu"

Türkiye ile yeni Suriye devleti arasında Deniz Yetki Alanları Anlaşması yapılacağı yönündeki açıklama, Yunan ve Rum kamuoyunda gündemin ilk sırasındaki yerini koruyor. Yunan medyası muhtemel anlaşma için "Helenizmin kabus senaryosu" ifadesini kullanırken; yapılan yorumlarda AB ve Batılı ülkelerden Türkiye'ye karşı destek isteniyor.

Türkiye, yeni Suriye devleti ile tıpkı Libya'daki gibi bir Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması yapılabileceğini açıkladı. Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, Suriye ile deniz yetki alanlarının uluslararası hukuk çerçevesinde belirleneceğini belirtirken, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde söz konusu gelişme için "Helenizmin kabus senaryosu" yorumları yapıldı. İki ülkenin medya organları muhtemel anlaşmayla ilgili gelişmeleri manşetlerine taşıyor. Yunan siyasetçilerin ve analistlerin yorumlarına da geniş bir şekilde yer veriliyor. Başbakan Kriakos Miçotakis, Şam yönetiminin Ankara etkisinde olduğunu belirterek Libya ile yapılan anlaşmayı hatırlatıyor. Miçotakis, Yunan resmi ajansına yaptığı açıklamada "Doğu Akdeniz'de deniz sınırlarını belirlemek üzere bir anlaşma olasılığı, Helenizm için bir kâbus senaryosudur" ifadelerini kullandı.

Atina'da panik manşetleri! "Helenizmin kabus senaryosu" - Resim : 1
Doğu Akdeniz'de yeni Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşmaları tartışılıyor. 

EN KÖTÜ SENARYO

Kathimerini Gazetesi Baş Editörü Ronald Meinardus da Miçotakis'e benzer şekilde; "En kötü senaryo Suriye'nin Türkiye ile hatta sadece Ankara'nın tanıdığı Kuzey Kıbrıs yönetimiyle bir anlaşma yapması olabilir" diyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı Gerapatris ise "Türkiye’nin Suriye üzerinden Doğu Akdeniz’deki hukuksuz faaliyetlerini genişletmesine göz yumulmayacak” diyerek Avrupa Birliği üzerinden Türkiye'ye karşı girişimlerde bulunacaklarını açıkladı.

To Vima Gazetesinde yer verilen bir yorumda Uraloğlu'nun sözleri "şaka" başlığı ile aktarılırken; Uraloğlu'nun, anlaşmanın "istikrarlı bir Suriye hükümeti ile yapılacağı" şeklinde açıklaması olumlu olarak değerlendiriliyor. Gazetenin kullandığı "şaka" ifadesi söz konusu anlaşmadan ne denli endişe edildiğini ortaya koyuyor.

TRUMP ETKİSİ

Kathimerini'de yer verilen bir yorumda ise, Türkiye'nin yeni Suriye devletinin oluşumundaki rolü ile ABD'nin yeni başkanı Donald Trump'ın verdiği destek ele alınıyor. Türkiye'nin Akdeniz'de son gelişmelerin ardından güç kazandığı belirtilirken ABD'nin yeni yönetimi için de Türkiye'nin öneminin arttığı vurgulanıyor. Doğu Akdeniz'de dengenin Türkiye lehine değişmesinin deniz yetki alanları ve enerji arama çalışmalarında Yunanistan için "zorluklar" çıkaracağı ifade ediliyor. Yeni Akdeniz denkleminde gelişmelerden en fazla Rumların etkileneceği vurgulanırken, yeni Suriye'nin söz konusu yetki anlaşmalarını KKTC ile de yapabileceği belirtiliyor. Bu durumun Yunanistan için bir tehdit olduğu kaydediliyor.

OSMANLI BENZETMESİ

Ta Nea gazetesinde yer verilen bir yorumda Türkiye'nin adımları "eski imparatorluğun bazı topraklarını geri kazanma" hamlesi olarak tanımlanıyor. Söz konusu anlaşma ile ilgili ise, "Elbette, Türkiye ve Suriye'nin Münhasır Ekonomik Bölge'ye ilişkin Trablus'takine (Libya) benzer bir mutabakat anlaşmasının önü şimdiden açılmış gibi görünüyor. Bu mutabakatın, yürürlüğe girmesi halinde Kıbrıs'ın tüm haklarını tüm araçlarıyla tamamen yutacak" ifadeleri sıralanıyor.

Atina'da panik manşetleri! "Helenizmin kabus senaryosu" - Resim : 2
Türk Deniz Kuvvetleri Akdeniz'deki yeni güç dengesinde öne çıkıyor. 

YAPTIRIM TEHDİTLERİ

Ta Nea'daki bir başka haberde ise Türkiye'ye yaptırım tehditleri yer alıyor. Parlamentonun "sol" kanadı Syriza'nın Yunan hükümetine yönelik "Doğu Akdeniz'de başı, ortası ve sonu olan bir strateji ortaya koyamadığını bir kez daha kanıtladı" eleştirisine yer verilirken "Hükümet, kendisini soyut açıklamalarla sınırlandırarak gelişmeleri izlemek yerine, ortaklarımızla işbirliği içinde bu yönde adımlar atılması durumunda Avrupa yaptırımları talep etmelidir" ifadeleri kullanılıyor. Çözüm olarak ise "AB'nin, olası bir durumda Türkiye'ye karşı 'uygun tedbirlerin' alınması çağrısında bulunduğu Haziran 2019 Avrupa Konseyi Sonuçlarından faydalanılmalı" önerisinde bulunuluyor.

[email protected]

Kaynak: Web Özel