Tüm dünyanın aklındaki soru: Pandemi ne zaman bitecek?

Koronavirüste bugün itibarıyla 108 milyon vaka, 2 milyon 390 bin ölüm sayısı aşılırken, gittikçe daha kötü bir düşmana dönüşen virüsün bilim insanları tarafından tespit edilen yeni mutasyon türleri endişe verici bir hal almaya başladı. 

Dünya genelinde 10 Şubat itibarıyla 151,5 milyon kişi Kovid-19 aşısı olmuş durumda. Bu da dünya nüfusunun henüz sadece yüzde 1,93'ünün aşı olduğunu gösteriyor. 450 milyon nüfuslu AB içinde ise aşı olanların sayısı şimdilik sadece 18,3 milyon.

Ülkelerin en hızlı ve en güvenilir şekilde, üretilen aşılara ulaşma çabaları ile yoksul ülkelere hiç aşı ulaşmamış olması ise korkutucu bir sonuca ulaşılmasına neden oluyor: Eğer dünyanın tamamı aşılanmazsa, pandeminin hiçbir zaman sonlanmayacağı...

Her gün yeni bir bilgi ve çalışmayla karşı karşıya bırakan koronavirüsün mutasyona uğramış varyantlarının daha bulaşıcı olması ülkeleri olduğu kadar dünya vatandaşlarını da pandeminin ne zaman sona ereceği konusunda düşündürüyor. 

İNSANLAR ARASINDA YAYILMASI DURDURULSA BİLE, HAYVANLAR ARASINDA MÜMKÜN GÖRÜNMÜYOR

Ancak pandeminin ne zaman sona ereceğine dair hiçbir bilgi yok. Bilim insanlarının çoğu, ürkütücü gelse de, koronavirüsün 'sonsuza kadar hayatımızın bir parçası' olabileceği düşüncesinde...

Virüsün hayvanlar aracılığıyla da yayılmasına dikkat çeken bilim insanları, insanlarda koronavirüsün yayılmasının tamamen durdurulması halinde bile, hayvanlar arasında bunun tamamen engellenmesinin mümkün olmayacağı, yeni bir salgın, hatta belki daha ölümcül bir mutasyon başlatabileceklerini düşünüyor.

Dikkat çeken bir diğer husus ise, bugüne kadar ortadan kaldırılan tek bulaşıcı hastalığın hayvan aracılığı olmayan, insandan insana geçen çiçek hastalığı olması... Salgınlarda hayatta kalmak ve hastalığı tamamen ortadan kaldırmak için hastalığın insandan insana yayılıyor olmasının en belirleyici unsur olduğu vurgulanıyor.

Minnesota Üniversitesi Bulaşıcı Hastalıklar Araştırma ve Politika Merkezi Bulaşıcı hastalık uzmanı olan Mike Osterholm, dünyadaki her bir insana her yıl düzenli olarak koronavirüs aşısı yapmanın neredeyse imkansız olacağını belirtirken, "Sonsuza kadar bizimle yaşayacak, bu virüs insanlardan yok edemeyeceğimiz bir şey" yorumunda bulunuyor. 

MUTASYONA KARŞI AŞI STRATEJİLERİ DEĞİŞTİ

Geçtiğimiz yıl Pfizer ile Moderna'nın geliştirdiği ilk aşılara acil kullanım için onay verildiğinde pandeminin yok olabileceğine olan inanç, koronavirüsün farklı mutasyonlara uğraması nedeniyle sekteye uğradı. Devletler, aşı hedeflerini de küçülterek olumsuz sonuçları hafifletmek, ölümleri ve yoğun bakımda kalma süreçlerini azaltmaya yöneldi. Uzmanlar ise aşıların hala koronavirüse karşı en güçlü silah olduğu görüşünde birleşmeye devam ediyor.

Kovid-19'un mutasyona uğrayarak daha hızlı yayılan tipi B.1.351 virüsünün ise asıl olumsuz yansımalarını 2021 ilkbahar sonları ile yaz başlarında göreceğimiz düşünülüyor. Koronavirüsün daha güçlü varyantlarının virüsün eski ve ilk halini bastırması durumunda pandemiyle savaşı zorlaştırması mümkün. Ülkemizde de farklı türlerinin farklı illerde görülmeye başladığı İngiltere'de ortaya çıkan mutasyona uğramış virüsün, Amerika'da Mart ayında baskın hale geleceği de tahminler arasında. Ancak virüsün daha başka nasıl değişime uğrayacağı tahmin edilememesine karşın, virüsün bir başka mutasyona uğrayıp daha az bulaşıcı hale gelmesi ve daha az şiddetli olması da mümkün. 

Milyonlarca insanı enfekte edebilecek güce ulaşan virüsün bu noktaya eriştikten sonra daha fazla gelişemeyeceğine de inanılıyor. Yeni varyantlara karşı en iyi savunmanın ise kişiler arası aktarıma engel olmak ve aşılamanın daha yaygın hale gelmesinden geçeceği şüphesiz. Ortak tüm kanılar ise, tüm dünyanın aşılanmaması halinde, aşılanmamış kişilerin virüsü dolaşıma sokmaya devam edeceği, dolaşımdaki virüsün ise kendi şartlarına göre değişmeyi sürdüreceği yönünde.

KORONAVİRÜSE YAKALANMIŞ OLANLAR MUTASYONLU VİRÜSÜ DE AYNI ŞİDDETTE GEÇİREBİLİR

Araştırmalar sonucunda daha önce koronavirüse yakalanan kişilerde koronavirüs antikorlarının birkaç ay içinde yok olduğu keşfedildi. İkinci defa koronavirüse yakalananların belirtilerinin daha hafif olması beklenirken, enfekte olmuş bir kişi yine de virüsü yayabiliyor. Mutasyona uğramış virüsler hakkında yapılan araştırmalar ise farklı sonuçlarla yüz yüze bırakıyor, çünkü mutasyonlu virüs daha önce koronavirüse yakalanmış insanlarda da aynı şiddette etki gösteriyor. 

Yapılan bir araştırmada, geçtiğimiz Nisan ayında koronavirüse yakalanan 25 yaşındaki bir erkek hastanın, mutasyonlu virüse yakalandığında ilk seferki belirtilerinden çok daha şiddetli semptomlar gösterdiği ortaya çıktı. 

Mutasyona uğrayan virüs türlerine hazırlıklı olmayan insanların sosyal mesafe kurallarına uyması, maske takması ve hala hijyen kurallarına çok önem vermesinin daha da kritik hale geldiği belirtiliyor. 

SEYAHAT EDEBİLECEK MİYİZ?

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis'in AB yönetimine yazdığı mektupla aşı pasaportu veya aşı sertifikası tartışmaları başladı. Miçotakis, aşı olanların rahatça seyahat edebilmesini sağlamak amacıyla AB genelinde uygulanacak bir belgeleme sistemi kurulmasını önerirken, AB yönetimi böyle bir sistem için henüz erken olduğunu savunarak hukuken ayrımcılık ortaya çıkarabileceği gerekçesiyle konuyu erteledi. Henüz aşıya erişimi olmamış kişilerin veya tıbbi gerekçelerle aşı olamayacak kişilerin kısıtlamasız seyahat imkanından faydalanamayacak olması yasal olarak sorunlu bir alan oluşturacak.

Ancak özellikle turizm gelirlerinin ekonomilerinde ciddi den bazı ülkeler bu uygulamayı savunuyor. Bu ülkelerin başında Yunanistan'ın yanı sıra İspanya, İtalya, Danimarka ve İsveç geliyor.

AB üyesi olmasa da Schengen bölgesinin bir parçası olan İzlanda da ocak sonundan itibaren aşı olanlara dijital belge vermeye başladı. 

Fransa, Almanya, Belçika ve Polonya ve Dünya Sağlık Örgütü ise aşı sertifikası verilerek seyahat edilmesine karşı çıkıyor. 

Kaynak: Web Özel