Afganistan'a dair oklar NATO'ya da döndü: 'Fiyaskoda sadece ABD'nin mi payı var?'
ABD'nin Afganistan'daki 20 yıllık savaşı fiyaskoya dönüşen bir çıkış planı ile sonlandırmasının ardından tartışmalar da hız kesmiyor. ABD basınında Başkan Joe Biden'a sert eleştiriler getirilirken oklar yavaş yavaş ABD'nin müttefiklerine ve genel olarak NATO'ya da dönmeye başladı.
ABD, Afganistan'dan tamamen çıktı. Tümgeneral Christopher Donahue, C-17 kargo uçağına bindi, Amerikan ordusunun ülkedeki son mensubu da böylece ülkeden ayrılmış oldu. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon, o tarihi görüntüleri resmi Twitter hesabından da paylaştı...
Bu savaş ABD için elbette tam bir fiyasko olarak yorumlanmakta ancak ABD ile birlikte, ABD'nin de isteğiyle, NATO kuvvetleri de Afganistan'a müdahale etmişti. Özellikle AB ve Birleşik Krallık da savaşa oldukça müdahil olmuşlardı.
DEĞİŞEN BAKIŞ AÇISI
Dikkat çeken bu tablo ABD'de farklı bir bakış açısını da gündeme getirmiş durumda.
Taliban'ın ilerleyişinden Kabil'i süratle ve çatışmasız almasına kadar geçen süreçte hatta sonrasında dahi (yani şu günlerde bile) ABD'nin hataları yüzüne sertçe vurulmakta. Söz konusu eleştirilerin en ağırları da ABD'nin içinden geliyor. Ancak fiyasko ortaksız değil.
ABD'nin müttefiklerinin de başarısızlıkta payı elbette vardı. Joe Biden aslında bu nedenle de “bir daha asla” diyor. Öte yandan Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ise şu ifadeleri kullanmakta:
“Savaş, her şeyden evvel Afgan halkı için tam bir felaket oldu. Hem Batı için bir başarısızlık hem de uluslararası ilişkiler adına bir oyun değiştiriciydi. Elbette, biz Avrupalılar kendimize düşen sorumluluğu üstleniyoruz. Bunu sadece ABD'nin savaşı olarak düşünemeyiz.”
NATO TARİHİNDE İLKTİ
NATO, tarihinde ilk kez 11 Eylül Saldırıları'ndan sonra, ABD'nin talebiyle 5. Madde'yi devreye sokmuş ve 50'yi aşkın NATO ülkesi Afganistan'a toplamda 130 bini aşkın asker sevk etmişti. NATO Anlaşması'ndaki 5. Madde'ye göre bir savaş halinde Kuzey Atlantik Paktı üyesi ülkeye, diğer müttefik ülkelerin destek vermesi gerekiyor. Yani bir NATO ülkesine savaş açmak tüm NATO'ya savaş açmak anlamı taşıyor.
Bununla birlikte NATO'nun çatışma görevleri 2014'te sona erdi. Bu noktadan sonra NATO kuvvetleri, Afgan ordusunu eğitmek ve orduya tavsiyelerde bulunmak için ülkede kaldı. NATO kuvvetleri, 20 yıllık savaşta bini aşkın kayıp verdi.
Son dönemde ise Başkan Joe Biden, aslında Donald Trump hükümetinin altını çizdiği “Afganistan'dan çıkacağız” ya da “ABD'nin dünyanın bir ucunda sürdürdüğü bir savaşı olmayacak” söylemini sürdürdü.
Trump döneminde başlayan çekilme Biden döneminde hız kazandı ancak hesapta olmayan durum Afgan hükümetinin çok hızlı bir şekilde çözülmüş olmasıydı. Afgan kuvvetleri de bir iç savaş yaşamamak için de direnç göstermezken çıkış kaosa dönüştü.
'BU KADAR MI ZAYIFIZ?'
ABD dışında pek çok ülke Kabil'den çıkış sırasında oldukça zor anlar yaşadı. Hala Birleşik Krallık Parlamentosu Üyesi olan eski Başbakan Theresa May, bu ayın ilk günlerinde parlamentoda “İstihbaratımız bu kadar zayıf mıydı?” diye sordu ve sert sözlerine şöyle devam etti:
“Sahadaki bilgimiz bu kadar mı yetersizdi? Yoksa sadece ABD'yi takip edip her gece işler yoluna girsin diye dua etmenin yeterli olacağını mı düşünüyorduk?”
Ancak NATO'nun ABD'den şikayetçi olduğu ve ABD'yle ayrı düştüğü noktalar da gün yüzüne çıkmıştı. Nisan ayında ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'le (aşağıdaki fotoğrafta solda) görüşmüş; Stoltenberg, “Afganistan'a birlikte girdik, duruşumuzu birlikte ayarladık, çıkarken de birlikteyiz” ifadelerini kullanmıştı.
EL MAHKUM...
Kulislerden gelen bilgiler ve uzmanların yorumları NATO için ABD olmadan zaten başka bir senaryonun mümkün olmadığını söylüyor. Kapalı kapılar ardındaki görüşmelerde NATO üye ülkelerinin diplomatlarının, ABD cephesinin kendilerine hiç danışmadığından şikayetçi oldukları kayıtlara geçiyor.
Zira ABD çıkış verirken aslında son dönemde bölgede bulunan 7 bin ABD'li olmayan NATO kuvveti için de karar vermiş oldu.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi Berlin Direktörü Dr. Jana Puglierin ise “Bu karar aslında ne kadar bağımlı olduğumuzu gösteriyor. Zira ABD'nin çıkışını derhal takip etmemiz gerektiği hemen anlaşıldı” diye konuştu.
Tüm bunların yanında güvenliklerini ABD etrafında inşa eden NATO müttefikleri için ABD'nin önceliklerinin değiştiği gerçeğini görmezden gelmek, giderek zorlaşıyor. Bu hem ABD'nin dış politika hedeflerinde görülüyor -örneğin ABD'nin Çin'e odaklanması- hem de ülkenin iç siyasi kutuplaşması gibi daha az etkili koşullarla görülüyor.
Kaynak: Bu haberde yer alan bilgilerin büyük bir kısmı Vox'ta "NATO allies are preparing for a future without America’s 'forever wars'" başlığıyla yayınlanan makaleden derlenmiştir.
Kaynak: Web Özel