Türkiye'nin saklı hazinesi
İklim değişikliğine bağlı sıcaklık artışının yanı sıra; kuraklık ve hava kirliliği gibi çevresel risklerden de etkilenen Türkiye, yenilenebilir enerji potansiyeli ile dikkat çekiyor. Çevreci STK'ların yayımladığı son raporda, Türkiye’nin güneş ve rüzgâr enerjisi kapasitesini dört katına çıkarması durumunda, hava kirliliği sorununun büyük ölçüde azalacağına dikkat çekilirken, 2050'ye yönelik yol haritası için önemli öneriler de sıralanıyor.
Küresel iklim değişikliğinden olumsuz etkilenen ülkelerin başında gelen Türkiye'de sıcaklık değerleri her yıl artarken, bu durum kuraklık ve çevre sorunlara neden oluyor. Yapılan son araştırmalarda küresel sıcaklık artış nedeniyle Türkiye'deki 81 kentin 36’sının ‘yüksek’ veya ‘çok yüksek’ iklim riski altında olduğunun altı çizilirken, sivil toplum kuruluşlarının hazırladığı "Türkiye’nin 2024 İklim Karnesi” raporunda ortaya çıkan risklere dikkat çekildi. Avrupa İklim Eylem Ağı, Greenpeace Türkiye, TEMA Vakfı, Temiz Hava Hakkı Derneği ve WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) aralarında olduğu STK'ların yayımladığı son raporda, Türkiye’nin güneş ve rüzgâr enerjisi kapasitesini dört katına çıkarma hedefinin olumlu bir adım olarak öne çıktığı, yenilenebilir enerji potansiyelinin çok yüksek olduğu ancak bu hedefin ulusal enerji planına halen dahil edilmemesinin endişe yarattığı vurgulandı.
SORUN YARATIYOR
"Çevre Karnesi"nde olumsuz olarak değerlendirilen konuların başında ise Afşin-Elbistan A kömürlü termik santralini genişletme planı olduğu belirtiliyor. Yenilenebilir enerji potansiyelinin önemine vurgu yapılan raporda, "Kahramanmaraş’taki Afşin-Elbistan A Kömürlü Termik Santrali’ne yeni bir santral büyüklüğünde iki yeni ünite eklenmesi planlanıyor. Oysa mevcut termik santralden kaynaklanan kirlilik yönetmelik sınırlarının 8 kata kadar aşıldığını gösteriyor. Yörede 40 yıldır kömürün gölgesinde süregelen çevresel ve sağlık sorunları dikkate alındığında bu projeden vazgeçilmesi gerekir" deniliyor.
KAPASİTEMİZ ÇOK YÜKSEK
Türkiye'nin, Birleşmiş Milletler 29. Taraflar Konferansı’na (COP29) en fazla kişiyle katılım sağlayan üçüncü ülke olduğu ancak fosil yakıtların tüketiminden vazgeçilmesine dair takvimin belirsiz olduğunun aktarıldığı raporda, şu öneriler yer alıyor: “Enerji Dönüşümü Yenilenebilir Enerji 2035' yol haritasına göre Türkiye’nin 2035’te yenilenebilir enerjide güneş ve rüzgarın kurulu gücü bugüne göre 4 kat artarak 120 GW’a ulaşacak. Türkiye’nin yenilenebilir enerji kapasitesinde oldukça iddialı bir artışa işaret eden bu hedef 2053 net sıfır hedefine giden yolda da önemli bir dönüm noktası olabilir. Ancak; yol haritası kapsamında izin süreçlerinin de kısaltılması öngörülüyor. Oysa yenilenebilir enerji projeleri, ekosistemlerin bütünlüğü gözetilerek ve halkın katılımıyla planlanmalı"
ADİL ÇIKIŞ OLMALI
"Mevcut düzenlemelerdeki boşlukların, enerji projelerinin doğal alanlar üzerindeki baskısının artmasına neden olduğunun da ifade edildiği raporda şu uyarılar da yer alıyor: "2024 yılında yürürlüğe girmesi beklenen ve Türkiye’nin yürüteceği iklim politikalarının hukuki zeminini oluşturacak İklim Kanunu taslağı Meclis’e gelmedi. 2030 yılına kadar yüzde 35 mutlak emisyon azaltım hedefi yer almalı, kömürden adil bir çıkış hedeflenmeli."
5 ÜLKEDEN BİRİ
"Kanunla, biyolojik çeşitlilik ve doğal ekosistemler korunmalı, uyum mekanizmaları kurulmalı ve politika hedefleri ile uygulamayı takip edecek bağımsız bir bilim kurulu oluşturulmalı. Avrupa’da 23 ülke kömürden çıkış kararı verdi. Türkiye, Polonya, Sırbistan, Kosova ve Bosna Hersek ile birlikte Avrupa’da kömürden çıkış kararı almayan beş ülkeden biri."
Kaynak: Web Özel