Kültürel mirasa küresel kampanya
Asrın felaketinde Antakya'daki kültürel miras da yok oldu. BM Kalkınma Programı restorasyon için küresel yardım kampanyası başlatırken, bölgeyi gözlemleyen sivil toplum temsilcisi Laki Vingas, kültürel dokuyu oluşturan insanların geri dönüşü için çalışma yapılması gerektiğini söyledi.
Kahramanmaraş merkezli; 11 ili etkileyen 6 Şubat depremlerinin üzerinden tam bir yıl geçti. On binlerce hayata mal olan, milyonlarca insanın yaşamını kökünden sarsan depremin yaralarını sarmak için devlet ve sivil toplum seferber oldu. Depremden etkilenen Antakya ise geçmişi yüzlerce yıl geriye giden kültür mirası yapılarını kaybetti. Pek çok cami ve kilise ya yıkıldı ya da ağır hasar gördü. Ancak en acı kayıplardan biri Antakya'nın farklı inanç ve kültürlere mensup insanlarının zorunlu göçü oldu. Birleşmiş Milletler Kalkınma Fonu'nun (UNDP) başlattığı küresel kampanya, bölgenin somut ve somut olmayan kültürel mirasının korunması için umut olurken, Kültürel Mirası Koruma Derneği'nin kurucularından olan ve depremden sonra Antakya ile çevresindeki durumu yakından gözlemleyen Laki Vingas öneri ve değerlendirmelerde bulundu.
HÜKÜMETLER DE KATILABİLİR
#SaveTheLegacy başlığıyla yapılan çağrıyla, hasar gören kültürel mirası restore etmek için küresel bir kampanya başlatıldı. Kampanya kapsamında yapılacak bağışlar, bölgenin somut ve somut olmayan kültürel mirasının korunmasına katkıda bulunacak. Kampanyaya hem bireyler ve kurumlar hem de dünya genelinde hükümetler katkı sunabilecek. Türkiye'de azınlıklık vakıflarına ait eserlerin korunması ve restorasyonu ile ilgili uzun bir süre çalışmalarda bulunan Laki Vingas, 6 Şubat depremlerinin hemen ardından Antakya ve çevresinde yıkımı gözlemledi.
ÖRNEK BİR ŞEHİRDİ
Vingas Hatay'daki durumu şöyle anlattı: “Ben orada yaşamıyorum ama dostlarım var, vakıflarımız var. Çok defa ziyaret etmiştim, deprem sonrası da gittim. Antakya ve çevresiyle doğal bir gönül bağım var. Kültürel Mirası Koruma Derneği'nin de kurucularındanım. Antakya dendiği zaman akla elbette kültürel mozaik geliyor. Birlikte yaşama ve dayanışma konusunda örnek şehirlerden bir tanesiydi. Antakya'da farklı kimliklerden insanlar birbirlerine saygı içerisinde bir yaşam kültürü geliştirdiler.”
BİNA YAPARAK OLMAZ
Antakya'daki ortak yaşam kültürün çok uzun bir zaman içerisinde oluştuğunu hatırlatan Vingas, “Bu kültürlerin orada yeniden yaşayabilmesi için de uzun bir süreç gerekebilir. Yıkılan binaların yalnızca sembol binalar olarak yeniden inşa edilmesinin ötesinde bir şeyler yapılması gerekiyor. Bunun için insanların katılımının, diyaloğunun büyük bir önemi var. Çünkü sadece binaları inşa etmek orayı bir müze haline getirir. Oradaki ruhu ve heyecanı örnek projelerle canlı tutup yaşatmak gerekiyor” dedi.
İNSANLAR GERİ DÖNMELİ
Ailelerin parçalandığını, insanların Antakya dışına gitmek zorunda kaldığını belirten Vingas şöyle konuştu: “Örnek projeler yaratıp bir an önce hayata geçirmeli ki insanların umutları yeşersin, tekrar bölgeyle bağları artsın. Yeni bir Antakya olacağı muhakkak. Ama içinde insanları yaşatamadığımız zaman sadece adı Antakya olur. Kültürel ve sosyal bağların korunması gerekiyor. Çünkü Antakya mimarlık açısından sıfırdan başlayan yeni bir yer olacak. Şimdi oradaki insanlık tarihini yaşatmak gerekiyor. O dokuyu korumak için sosyologların, antropologların katkı vermesi gerekiyor.”
CAMİ, KİLİSE, SİNAGOG
6 Şubat depremlerinde Hatay'da; 700 yıllık olduğu tahmin edilen Meryem Ana Ortodoks Kilisesi, İskenderun Latin Katolik Kilisesi, Antakya Protestan Kilisesi, Antakya Azizler Petrus ve Pavlus Rum Ortodoks Kilisesi, Antakya Sinagogu ve Habib-i Neccar Camii büyük zarar gördü.
[email protected]
Kaynak: Web Özel