5G yenilik mi yıkım mı?
Kablosuz iletişim teknolojisinin bir sonraki aşaması olan 5G üzerindeki tartışmalar bitmek bilmiyor. 5G'nin oluşturacağı elektromanyetik alanların insan sağlığı ve ekolojik yaşamı tehdit edeceğini öne süren iddialara karşı bilim dünyası ise "korkulacak bir şey yok" diyor.
Mobil iletişim endüstrisinde bir sonraki aşama olarak kabul edilen 5G "beşinci nesil" kablosuz iletişim teknolojisine ilişkin teoriler tartışılmaya devam ediyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu; geçtiğimiz günlerde, "5G teknolojisine uygun zamanda doğru piyasa şartlarıyla geçmeyi düşünüyoruz. Muhtemelen 2026'da 5G'ye geçeceğiz" açıklamasından sonra gözler 5G'ye çevrildi. Birçok ülke 5G teknolojisine geçmek için geri sayıma başlarken, birçok Avrupa ülkesinde ise yeni teknolojinin neden olacağı radyasyon endişesi yaşanıyor.
RADYASYON İDDİASI
5G kablosuz bağlantı teknolojisinin, kullanıcılara çok daha hızlı dosya indirme, video akışı, oyun ve birçok internet tabanlı etkinliklerde daha iyi performans sağlaması bekleniyor. Ancak Türkiye'deki bazı araştırmacılar, 5G teknolojisinin radyasyon düzeyini çok ciddi arttıracağını öne sürerken, dijital güvenlik sorunlarının ortaya çıkacağını iddia ediyor. Bilim insanları ise 5G teknolojisine ilişkin ortaya atılan komplo teorilerinin gerçeği yansıtmadığı görüşünde.
LİMİTLER DÜŞÜK TUTULMALI
Prof. Dr. Osman Çerezci (Elektrik-Elektronik Mühendisi)
"Yeni teknoloji ile yeni bir altyapı oluşturulacak. 5G'ye geçiş ile baz istasyonlarının sayısı da artacak. 5G'nin olumsuz yan etkilerine yönelik araştırmalar henüz tamamlanmadı. 5G'nin sonuçları baz istasyonları kurulduktan sonra ortaya çıkacak. Kontrollü bir elektromanyetik çevre içinde yaşamamız söz konusu olabilir. Çevre kirliliği oluşacağı kesin. Şu anda İstanbul'da ortalama 5 birim değerinde elektromanyetik alan var. Bu 5 birim mutlaka artacaktır."
Prof. Dr. Aşkın Demirkol (Elektronik Harp Uzmanı)
"Eskiden beri 5G konusunda bir endişe var. Ancak ispatlanmış bilimsel araştırmalar söz konusu değil. Şu an için yaşanan endişeyi doğru bulmuyorum. Şifreleme dediğimiz teknoloji ile 5G'de güvenlik anlamında sıkıntılar olmayacaktır. Bant genişliği arttıkça verinin iyi bir şekilde kodlanma ihtimali de artıyor. Haberleşme mühendisliği açısından 5G, veri güvenliğini artırıcı bir imkan tanıyor."
KORKU SALINMAMALI
Prof. Dr. Mustafa Tunaya Kalkan (Biofizik Anabilimdalı Başkanı)
"4.5 G zaten kısmen 5G sayılır. Bu bir radyasyon değil, ışımadır. Yani elektromanyetik dalgadan söz ediyorum. Radyasyon kelimesi toplumda korku yaratır. Baz istasyonları zamanla küçülerek kent merkezlerinde konumlandı. Baz istasyonları, bal petekleri gibi sık ve yakın mesafelerde olması gerekir. Dolayısıyla baz istasyonların çoğalması bir risk değil. Çağımızın bir özelliği her önümüze gelen şeye 'kanser riski' kavramını tanımlamamız. Yani işin özü dozda saklıdır. Hemen 'kanserojen' etiketini yapıştırmak çok akıllıca görünmüyor."
KAÇINILMAZ TEHLİKE
Öte yandan 5G teknolojisinin çok ciddi sorunlara yol açacağını gündeme taşıyan Araştırmacı-Yazar Dr. Ramazan Kurtoğlu ise 5G teknolojisinin kanser başta olmak üzere sağlık sorunlarını tetikleyeceğini belirterek, "İnsanların kaldırabileceği alt ve üst frekanslar vardır. Özellikle gelişim çağındaki bebekler ile gençler üzerinde çok ciddi olumsuz etkiler görebiliriz. Güvenlik şifreleri kırılabilir. Örneğin kripto paralarda şifrelerin kırıldığını gördük. Küresel elitin oyunlarına gelmemek için sürekli uyanık olmalıyız" diye konuştu.
Araştırmacı İsmail Tokalak da 5G teknolojisine ilişkin endişeleri olduğunu vurgularken, "Sonuçta daha güçlü bir manyetik alan olacak. 5G tehlikeli ancak internetin, iletişimin hızlanması için kaçınılmaz bir şey. Tehlikeli olduğunu bilmemiz gerekiyor. Elektromanyetik alanlar hücrelerin bölünmesini hızlandırarak kanseri tetikler. Manyetik alan evrenin, insanın frekanslarını etkileyip, bozuyor. Sonuçta sözünü ettiğimiz doğal değil yapay frekanslar" dedi.
Kaynak: Web Özel