Yaratıcı insanlardan aslında nefret mi ediyoruz?
Yaratıcılığın her zaman iş yaşamı için gerekli olduğuna, çalışanların yaratıcı olması gerektiğine ve işe alımlarda bu tarz personel seçildiğine inanılır. Ancak araştırmalar insanların yaratıcılığı o kadar da sevmediğini ortaya çıkardı.
Toplum genellikle yaratıcılığı iyi bir şey olarak tanımlar. Şirket yöneticilerinin çalışanlarını yaratıcı olmaya teşvik ettiklerini ya da yaratıcı elemanları işe aldıklarını zannederiz. Ancak araştırmalar sonucunda gerçekte insanların yaratıcılığı o kadar da iyi bir şey olarak görmediği, hakkında olumlu sözler söylemelerine karşın böyle hissetmedikleri ortaya çıktı.
İnsanoğlu aslında yaratıcılığa karşı bir isteksizlik barındırıyor; bilinçaltımızda, yaratıcılığı zararlı ve yıkıcı olarak görüyoruz. Yakın tarihli bir çalışmanın gösterdiği gibi bu örtülü önyargı bizi yenilikçi bir projeye girişmekten veya yaratıcı bir çalışanı işe almaktan caydırabilir.
10 YIL BOYUNCA ARAŞTIRDI
İnsanların genelde mevcut durumu koruma eğiliminde olduğunu gösteren bu çalışmanın, belirsizlik durumunda yaratıcılığın olumsuz kelimeleri çağrıştırdığını ortaya koydu. Illinois Üniversitesi'nde işletme profesörü olan ve yıllardır yaratıcı düşünce üzerine çalışan Jack Goncalo, bu çağrışımların başında 'Acı, pislik ve kusmuk' gibi kelimelerin geldiğini ifade etti. Yaklaşık 10 yıl süren araştırmada Goncalo ve ekibi, insanların bilinçaltı yaratıcılık görüşlerini araştırdı ve yaratıcılığın kısmen caydırıcı olduğunu, çünkü belirsizlik duygularını yoğunlaştırabileceğini belirledi.
İLK GRUBA RASTGELE İKRAMİYE
2012'de yayınlanan bir çalışmada Dr. Goncalo çalışmasında iki gruptan faydalandı. İlk grubun üyelerine, aralarından bazılarının araştırmadan sonra ikramiye alacağı, ancak ikramiye seçiminin rastgele piyango ile yapılacağı ve performanslarına dayalı olmayacağı söylendi. Doğal olarak, bu gruba bir belirsizlik duygusu getirdi.
Diğer gruba ise bir ikramiye teklif edilmedi dolayısıyla belirsizlik hissi de ortadan kalkmış oldu. Araştırmacılar daha sonra bu iki gruba yaratıcılık hakkında ne hissettiklerini ölçmek için tasarlanmış bir dizi görev verdi. Deneyde katılımcıların açıkça ifade edilen görüşlerini inceledi ve bilinçaltı duygularına bakıldı. Şu soruya da cevap arandı “Yaratıcılık hakkında söyledikleri gerçekte hissettiklerini yansıtıyor muydu?”
YARATICILIK HAKKINDA OLUMLU DÜŞÜNCELER
Deneklerin açık görüşlerini keşfetmek için araştırmacılar, 'yeni', 'yaratıcı' ve 'orijinal' gibi kelimeler hakkındaki duygularını derecelendiren bir anket doldurmalarını ekipten istedi. Denekler bu kelimeler hakkında olumlu düşünceler ifade ettiler.
Deneklerin daha gizli hislerine ulaşmak için araştırmacılar, "Örtük İlişkilendirme Testi" olarak bilinen akıllı bir bilgisayar programı kullandılar. Bu yöntem deneklerin ekrandaki sorulara tepkime süresini ölçerek analiz yaptı.
Deneklere anketten yaratıcılığı ve karşıtını (pratik, faydalı) öneren kelimelerin yanı sıra pozitif çağrışımlara sahip kelimeler (güneş ışığı, kahkahalar, cennet, barış) ve olumsuz çağrışımlı kelimeler (zehir, acı, cehennem, kusmuk) sunuldu.
Sonuçlarda önemli bir fark ortaya çıktı: Her iki grup da yaratıcılık karşıtlığını ifade eden "pratik" ve "faydalı" gibi kelimelerle olumlu çağrışımlar ifade etti. Ancak araştırma sonrası rastgele prim verileceği söylenerek belirsizlik yaratılan ilk grup, yaratıcılığı çağrıştıran kelimeler hakkında olumsuz çağrışımlarda bulundu.
Yaratıcılığa karşı bu önyargının nedenleri, yeni ve orijinal yaratımların temelde yıkıcı doğaya sahip olması olarak yorumlandı. Yaratıcılık, istenen sonuçların kesinliği olmaksızın değişim anlamına gelebiliyor.
YARATICILIK İSTERLER AMA YENİ FİKİRELERİ REDDEDERLER
San Diego Üniversitesi'nde işletme profesörü olan ve önyargı hakkında akademik çalışmalarda bulunmuş Jennifer Mueller, “Statükonun güvenli olduğuna dair üstü kapalı bir inancımız var” dedi. Dr. Mueller, araştırmanın şirket yöneticilerinin yaratıcılık istediklerini nasıl ifade ettiklerini ve ardından refleks olarak yeni fikirleri nasıl reddettiklerini içerdiğini söyledi.
Dr. Mueller, “Liderler 'Biz yenilikçiyiz' diyor bunun üzerine çalışanlar yeni bir fikir sunuyor. Ancak fikir hiçbir yere varamayacak” dedi. “O zaman çalışanlar kızıyor.” diye ekledi.
Dr. Mueller sözlerini şöyle sürdürdü: "Yeni fikirlerin orta düzey bir yönetici için neredeyse hiçbir artı yönü yok. Orta düzey bir yöneticinin amacı, mevcut bir paradigmanın ölçütlerini karşılamaktır." Araştırmacılar, bunun başka bir muamma yarattığını, çünkü belirsiz koşullardaki insanların gerçekten yaratıcı bir çözüme ihtiyaç duyabileceklerini ve yine de onu kabul etmekte zorlanabileceklerini belirtti.
*Yukarıdaki derlemede yer alan bilgilerin tamamı New York Times'ta Matt Richtel imzası ile yayımlanan 'We Have a Creativity' Problem isimli makaleden alınmıştır.
Kaynak: Web Özel