Yeraltı sularını kim çalıyor? Savaş durumu için saklanmalı
Olağanüstü durumlar ve savaş halinde "Milli Hazine" olarak kabul edilen yeraltı su kaynakları, kaçak ve izinsiz kullanılmaya devam ediyor. Yaşanan sorun ve yeterli denetimlerin yapılmadığı Sayıştay Raporuna da yansımış durumda. Raporda, yaşanan aksaklıklar ile kaçak kuyuların önüne geçilmesi için ilgili kurumların harekete geçmesi gerektiği vurgulanıyor.
Son yıllarda iklim krizi ve kuraklık sorunları nedeniyle birçok bölgede izinsiz su kuyuları açılırken; bu durum Sayıştay Raporlarına da yansıdı. Türkiye'nin yeraltındaki "Milli Hazinesi" kabul edilen ve olağanüstü durumlara karşı rezerv olarak saklanması gereken “yeraltı sularının mülkiyeti” devletin tasarrufu altında olsa da; birçok yerde kaçak kuyular açılıp, kaynaklar tüketilmeye devam ediyor. Sayıştay Raporu'nda ise denetimlerden belediyelerin sınırları içerisinde açılan kuyu ve çekilen su miktarının, DSİ Genel Müdürlüğüne bildirilmediği belirtiliyor. Raporda, "kullanma belgesi olmayan su kuyularının bulunduğu tespit edilmiştir" ifadesinin yer alırken, "Yeraltı sularının etkin şekilde kullanımı ve izlenmesi açısından gerekli olan izin prosedürlerinin ve ruhsatlandırma işlemlerinin tamamlanması, ayrıca açılan su kuyularına ve faydalı tüketime ilişkin verilerin DSİ Genel Müdürlüğüne bildirilmesi gerekmektedir" deniliyor.
CEZA UYGULANMADI!
Denetimler sonucu, yeraltı sularının mevcut durumunun korunması, izinsiz ve gereğinden fazla kullanılmasına engel olmak için DSİ Bölge Müdürlükleri tarafından takip ve denetimlerin yapılamadığı, sondaj izni verilen kuyulardan ne kadar su çekildiği veya hangi amaç için kullanıldığına ilişkin bilgi bulunmadığının saptandığı da raporda yer alıyor. Sayıştay Raporu'nda, koordineli bir izleme sistemi kurulmadığının tespit edilmediğinin altı çizilirken şu saptamalar sıralanıyor: "Yeraltı sularının kullanımında faydalı ihtiyaç miktarının belirlenmemesi ve fiilen kullanılan miktarın ölçülememesi sonucu; faydalı ihtiyaç miktarının üzerindeki kullanımların tespit edilemediği ve buna ilişkin idari para cezalarının uygulanamadığı görülmüştür."
YETERLİ ÖLÇÜM YAPILMIYOR
Sayıştay denetimlerinde bazı kamu idarelerinde, içme-kullanma suyu temin ve dağıtım sistemi planlarının sayısallaştırma çalışmalarının tamamlanmadığı, içme ve kullanma suyu sistemindeki kritik noktalarda su basıncının sürekli ölçülüp izlenmediği, lüzum üzerine yerinde manuel olarak ölçümler yapıldığı da vurgulanıyor.
Raporda, bazı su depolarının boru hattı üzerinde debi ölçer cihazı bulunmadığı, terfi merkezleri çıkışı boru hattı debi ölçer cihazının da bulunmadığı ve sisteme verilen su miktarının ölçülemediği, yüksek tüketimli abonelerin su kullanım miktarlarını uzaktan izleme sistemi olmadığı, veri Kontrol ve İzleme Sisteminin (SCADA) Tebliğ’de öngörülen yeterlilik kriterlerini karşılamadığı ve SCADA bulunmayan bölgeler olduğuna dikkat çekiliyor.
TAHSİL EDİLMEMİŞ
Sayıştay raporunda “yağmur sularının uzaklaştırılmasına” ilişkin kısımda ise şu ifadeler dikkat çekiyor: "Yağmur sularının uzaklaştırılması için gerçekleştirilen harcamalara ilişkin tutarların su ve kanalizasyon idareleri tarafından ilgili belediyelerden tahsilatının sağlanması gerekmektedir. Denetimlerde bazı kamu idarelerinde, yağmur sularının uzaklaştırılmasına ilişkin yapılan harcamaların ilgili belediyelerden tahsil edilmediği tespit edilmiştir."
369 BİN KUYU VAR
Öte yandan "Su politikaları Derneği"nin yayımladığı son raporda ise Türkiye genelinde 38 bin içme ve kullanma, 17 bin sanayi, 313 bin sulama maksatlı kuyu olmak üzere, toplam 369 binden fazla kuyu olduğu belirtiliyor. Derneğin rapournda, yeraltı suyu rezervinin 23 milyar metreküp seviyesinde bulunduğu aktarılırken, rezervlerin hızla düşerek, kalitesinin bozulduğunun da altı çiziliyor.
Kaynak: Web Özel