'Kıskanırım seni ben': İnsanlığın başını neden hep derde sokuyor?

Web Özel
'Kıskanırım seni ben': İnsanlığın başını neden hep derde sokuyor?
Kıskançlık hissinin yüzde 29 genetik, yüzde 71 çevresel olduğu ortaya çıktı.

Kıskançlık "İnsanlığın başını en çok derde sokan duygulardan biri" demek yanlış olmaz herhalde. Bu hisle ilgili yayımlanan son araştırma, kıskançlıkta genetik faktörün sadece yüzde 29 olduğunu ortaya koydu. Yani araştırma bize kıskançlığın "öğrenilen bir davranış" olduğunu söylüyor.

Kıskançlıkla ilgili yapılan araştırmaların pek çoğu kadınların mı, yoksa erkeklerin mi daha kıskanç olduğuna odaklanıyor. Fakat yakın zamanda sonuçları açıklanan bir araştırma*, kıskançlığın genetik faktörüne odaklanıyor. İngiltere, Hollanda, Avustralya ve Finlandiya'dan akademisyenlerin yürüttüğü araştırmaya göre, kıskançlığın yüzde 29'u genetik, yüzde 71 çevresel...

Çalışmada, genetiğin kıskançlığa etkisinin cinsiyetler arasında bir farklılık göstermediği de vurgulanıyor. 7 bin 700 Fin ikiz üzerinde yürütülen araştırmada, genetiğin, aynı ortamda büyümenin ve çevrenin kıskançlığın derecesini artırıp artırmadığına odaklanılmış. Bilim insanları söz konusu araştırmada, tek ve çift yumurta ikizlerinde benzer kıskançlık genleri olup olmadığını irdelemiş. Varılan noktada, kıskançlığın sadece yüzde 29 oranında genetik olduğu, kıskançlığa neden olan faktörlerin yüzde 71'inin ise çevresel olduğu ortaya çıkmış.

Araştırmada, tek ve çift yumurta ikizlerinin kıskançlık algılarının genetik dizilimleriyle orantılı benzerlik göstermediği kaydediliyor.

Araştırmanın sonuçlarında yer alan bilgilere göre, kıskançlığın ardında karşı tarafın daha az değer verdiğini düşünme, karşı tarafa güvenmeme ve önceki ilişkilerinde ihanete uğrama gibi nedenler yatıyor.

Kıskançlığın genetik faktörleri arasında ise ilginç bir bilgi yer alıyor. Çalışmada, daha çekici, sağlıklı ve uzun kişilerin aldatılma riskiyle daha az karşılaştığı ve kıskançlığa daha az meyilli olduğu vurgulanıyor.

KISKANÇLIKLA NASIL BAŞA ÇIKABİLİRİZ?

Yale Duygusal Zeka Merkezi Başkan Yardımcısı Robin Stern, kıskançlığın çok önem verdiğimiz birini kaybetme korkusu yaşadığımızda ortaya çıkan bir his olduğunu aktarıyor. 30 yıl boyunca çift terapileri gerçekleştiren Stern, kıskançlığın insanların ilişkinin karşı tarafın gözünde daha önemsizleştiğini düşünmeye başladığı noktada ortaya çıktığını vurguluyor. Stern ayrıca, “Birinin gelip bizim o kişiyle aramızdaki bağı ele geçirmesinden de korkuyor olabiliriz” diyor. 

Stern'e göre, kıskançlık, ilişkide üzerine çalışmamız gereken noktalar olduğunun ya da ilişkinin bazı açılardan bizim istediğimiz yönde gitmediğinin bir göstergesi. Öte yandan, kontrolsüz kıskançlığın da ilişkilere büyük zararlar verebileceğinin altını çizen Stern, bu konuda sözlerini şöyle sürdürüyor:

Kıskançlığı nasıl ayırt edeceğimizi ve nasıl yöneteceğimi bilmemiz açısından bu duyguyu bilmemiz önemli.

Peki, kıskançlığın içimizi kemirdiğini fark ettiğimiz zamanlarda neler yapmamız gerekir?

📌Kendinize neler dediğinize dikkat edin

Stern, böylesi anlarda bir saniye durup, yaşadığımız durumla ilgili kendimize ne dediğimizi düşünmemiz gerektiğini tavsiye ediyor ve ekliyor:

“Bu tarz zamanlarda durum tespiti yapıp, kendinize söylediğiniz şeyler genelde hislerinizi de yönlendirir”

 📌İlişkinizdeki sorunlara odaklanın

Kıskançlığın ilişkimizin tehlikede olduğunu hissettiğimiz anlarda tetiklendiğini anımsatan Stern, böylesi durumlarda başkasını suçlamadan önce ilişkimizde bir değerlendirme yapmamızı öneriyor. Stern, “Birini tehdit olarak isimlendirmek yerine, ilişkinize odaklanmaya çalışın. Bu sayede, sonu gelmez bir suçlama döngüsüne girmezsiniz ve ilişkinizde nelerin yolunda gitmediğini tespit edebilirsiniz” diyor.

📌Kıskançlığınızın nedeninin özgüven sorunu olabileceğini unutmayın

Oxford Üniversitesi'nden klinik psikoloji profesörü Daniel Freeman, kıskançlığın kökeninde kendimize yönelik beslediğimiz negatif duygular yatabileceğini hatırlatıyor. “İlişkiniz tehlikede olduğu için mi sevgilinizin başkalarıyla zaman geçirdiğini düşünüyorsunuz. Yoksa içten içe ilişki dışında bir dünyanız olmadığı için özgüvensizlik mi duyuyorsunuz” sorusunu yönelten Freeman, kendimizi tamamen bir ilişkiye vermenin özgüven sorunları doğurabileceğinin altını çiziyor.

 📌Bir sorun olduğunu düşünüyorsanız, o sorun hakkında konuşun

“Mesele güven olduğunda bütün ilişkiler karşılıklı kabul edilmiş kurallar üzerine kurulur” ifadelerine yer veren Freeman, değer verdiğimiz ilişkilerde de hislerimiz konusunda açık olmamız önerisini sunuyor. Freeman ayrıca, “Aranıza mesafe girdiğini ve karşınızdaki kişinin sizden uzaklaştığını düşünüyorsanız, bu konuda konuşmanız problemleri gidermenize yardımcı olacaktır” tavsiyesinde bulunuyor. 

📌Sakin kalın

Kıskançlık dürtüsünün bizi tetiklediğini unutmayın. O nedenle, Stern bizi neyin kıskandırdığına dair konuşmayı, konu büyümeden ve biz sinirlenmeden önce yapmamızın önemine dikkat çekiyor.

 *sciencedirect.com'da “Why are some people more jealous than others? Genetic and environmental factors” başlıklı araştırma.

*Bu haberde bahse konu araştırmanın yanı sıra, nbcnews.com'da “What your jealous feelings are telling you” başlığı ile yayımlanan makaleden de faydalanılmıştır.

Kaynak: Web Özel

Kıskançlık genetik yaşam