Instagram'ın yeni trendi: Etiketleme Falı | 'Gerçekle ilgisi olmadığı bilinse de...'
Sosyal medyada sürekli yeni bir akım çıkıyor. Bunların sonuncusu ise bir çeşit "etiketleme falı". Akım, "@ yap, çıkan 2. kişi seni seviyor" gibi paylaşımlarla yapılıyor. Peki kişilerin gerçek olmadığını bildiği halde bu paylaşımlara inanması durumunda ne olur? Bu trendlerin ardında ne yatıyor?
Sosyal medya akımlarına her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Bir dönemin forward mailleri, “Bunu rehberindeki 10 kişiye gönder, dileğin kabul olsun” şeklindeki trendleri, bugün karşımıza Instagram'da “etiketleme falı” olarak çıkıyor. “@ yap, çıkan 3. kişi sana küsecek, 5. kişi seni seviyor” benzeri paylaşımlar son dönemde özellikle gençler arasında bir hayli popüler. Peki bu trendin ardında neler yatıyor?
İletişim Akademisyeni Doç. Dr. Burcu Zeybek, bu paylaşımların çoğalmasının nedenini etkileşimi artırma ve görülme ihtiyacı gibi konuların yanı sıra, bireylerin günlük yaşantılarında yakalayamadıkları sosyalleşmeyi sanal ortamlarda aramaya başlamaları olarak yorumluyor.
Doç. Dr. Burcu Zeybek, “Bu yüzden bireyler, uykudan uyanıp gözlerini açtıkları andan itibaren gözlerini tekrar kapatana kadar sanal dünyada yaşayarak, hem kendi yaşantılarını istedikleri gibi yansıtmaya hem de başkalarının yaşantılarını takip etmeye devam ediyorlar” demekte. Buna bağlı olarak “fear of missing out (FoMO, bir şeyleri kaçırma korkusu) kavramına da değinen Zeybek, kişilerin “Acaba bir şey mi kaçırdım?”, “Şu an kim ne paylaştı?”, “Konuşulan konunun dışında mı kaldım?” gibi bağımlılıkları olduğuna işaret ediyor ve bu nedenle sürekli söz konusu trendlere uyma eğilimi gösterdiklerini vurguluyor.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal ise, “Öyle ya da böyle sosyal medyada trend olmak günümüzün popülerlik anlayışının temelinde yatıyor” ifadesine yer veriyor.
Sosyal medya akımlarının yüksek etkileşim alarak hem kişilerin görünürlüğünü sağladığını hem de eğlence ve merak duygusunu harekete geçirdiğini aktaran Ünal, bu tür trendlerin bir yandan sosyalleşmeyi desteklerken bir yandan da eğlenceli bulunduğundan katılımı teşvik ettiğini söylüyor.
“Sosyal medya ile ortak ilgi alanları oluşturmak, bu ilgi alanlarına dahil olarak ortak duygu ve düşünce paylaşımlarında bulunmak, katılımcı kültürün dijitale yansımasına örnek sunuyor” diye konuşan Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, bu kültüre göre, toplumun bir parçası olabilmek için diğerleri tarafından kabul görmenin ve ortak bağlar oluşturmanın önemli olduğunun altını çiziyor.
'MERAK DUYGUSUNU YANSITIYOR'
Ünal, şimdilerde ortaya çıkan “@1, @2, @3” gibi ifadeler yazarak çıkan sonuçlarda yer alan kişilere “Seni Seviyor”, “Seni Sevmiyor”, “Senden Nefret Ediyor” gibi anlamlar yüklemenin kişilerin bilinçaltındaki merak duygularını harekete geçirdiğini dile getiriyor. “Hakikat ile ilgisinin bulunmadığı her ne kadar bilinse de kişiler bu tarz bilgisayar destekli ve doğru olmayan içerikleri yayarak kendi gerçeğini oluşturuyor” değerlendirmesini yapan Ünal, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Merak, bir şeyi anlamak ve öğrenmek için duyulan istek olarak ifade edilse de aslında bilinmeyen bir boşluğu doldurma çabasını da anlatıyor. Bilmek isteyip bilinemeyen şeylere kişilerin bir anlam yüklemesi o an için rahatlama sağlayabiliyor. 'Tanıdığım kişiler acaba benim hakkımda ne tür duygu ve düşüncelere sahip?' sorusuna cevap sağladığı düşünüldüğünde, son çıkan '@ akımının' bilinmeyen bilgi boşluğunu doldurduğuna inanma isteği anlaşılabiliyor.”
Kişilerin kendini bu akıma fazla kaptırması halinde ise bir süre sonra oradaki yanlış bilginin gerçekliğe de dönüşmesinin mümkün olduğuna dikkat çeken Ünal, sözlerini “Günümüzde 'post truth' yani 'gerçek ötesi' olarak ifade edilen, doğru ya da yanlış olması fark etmeksizin kitlelerin kendi doğrularını oluşturmada otorite sağlama çabası tam da bu konuyu açıklıyor diyebiliriz” ifadesiyle sonlandırıyor.
'ÖYLE TEMSİL ETMEK, SAHİP OLMAK KADAR ÖNEMLİ'
Doç. Dr. Burcu Zeybek ayrıca, sosyolog Erving Goffman'dan alıntı yapıyor. Bu trendlere uyma ve görülme ihtiyacının Goffman’ın benlik sunumu yaklaşımıyla yakından ilişkili olduğunu aktaran Zeybek, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Goffman, benliği sunma davranışının özünde, kendini belli bir niteliğe sahipmiş gibi temsil etmenin, istenilen niteliğe gerçekten sahip olmak kadar önem taşıdığı gerçeğinin altını çiziyor.”
Kaynak: Web Özel