'Bana o mesajları göndermeyin!' | Sesli mi yoksa yazılı mesaj mı?
Sosyal medyayı ve haberleşme platformlarını kullanma konusunda birçok fikir ayrılığı mevcut. Bunlardan biri de "sesli/yazılı mesaj" tercihi. Pratik olduğu gerekçesiyle pek çok kişi tarafından gönderilen sesli mesajlara mesafeyle yaklaşanlar da var. Peki kimler sesli mesajı tercih ediyor?
Teknolojinin gelişmesiyle iletişim kanalları da şekil değiştirmekte. Örneğin günümüzde özellikle belirli bir yaşın altındaki grupların tarifesine dahil olan SMS sayıları neredeyse hiç azalmıyor. Whatsapp gibi mesajlaşma uygulamaları giderek yaygınlaştı ve çalışma hayatında maillerin yerini aldı. Uzak aileler de birbirlerini görüntülü arayarak haberleşmeyi tercih ediyor. Mesajlaşmada ise son yıllarda hayatımıza giren bir teknik var: Sesli mesaj.
Sesli mesajın pratik bir uygulama olduğu bir gerçek fakat bu konuda pek çok fikir ayrılığı mevcut. Sesli mesaj göndermeyi kabalık olarak görenler kadar iş çözücü ve hızlı olarak yorumlayanlar da var. Destekçileri “uzun uzun yazmak yerine sözlü şekilde kolayca kendini ifade edebildiğini” dile getiriyor. Karşıtları ise “Belki o an 1,5 dakika uzunluğunda bir mesajı dinleyecek kadar müsait değilim” demekte. Peki sesli mesaj insanları ile yazılı mesaj insanları arasındaki fark ne? Kimler daha çok sesli mesaj atmayı tercih ediyor?
İstanbul Üniversitesi İletişim Sosyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Nurdoğan Rigel, ev telefonlarının sesli mesajın atası sayılabileceğini belirterek, bir kişiye ulaşamadığımız zaman telesekretere mesaj bırakabildiğimizi anımsatıyor. Sesli veya yazılı mesaj konusunda ise yaşın önemli bir etken olduğunu dile getiren Rigel, “Gençler aceleci oldukları ve hızı sevdikleri için sesli mesajı, yaşlılar ise sakin bir şekilde düşündükleri için yazılı mesajı tercih edebiliyor” demekte.
Rigel, “Siz hangisini tercih ediyorsunuz” sorusunu da Whatsapp kullanmadığı ve her zaman telefon ile arayarak iletişim kurduğu şeklinde cevaplıyor.
Etkili iletişim uzmanı Ender Önsen ise, yazılı mesajın eskiye göre popülerliğini kaybettiği kanaatinde. “İnsanlar artık iletişimde hızlı olmak istiyor ve sonuç odaklılar. Önsen, bilgiye de karşısındaki kişiye de hızlıca ulaşmak istiyorlar” şeklinde konuşuyor.
'AKLINDAN GEÇENİ HIZLICA AKTARMAK İSTİYOR'
Prof. Dr. Rigel, yeni neslin teknolojinin içine doğduğunun, hızı çok sevdiğinin ve sesli mesajı daha pratik gördüğünün altını çizerek, değerlendirmesine şu ifadelerle devam ediyor:
“Gençler o an içinden geçeni, aklına geleni hızlıca aktarmak istiyor. Yazılı mesajı tercih edenler ise kelimelerle arası daha iyi olanlar.”
Ender Önsen de sesli mesajın alıcısı için problem olabildiğini dile getirmekte. “Karşıdaki muhatabı o an ses dinleyecek bir durumda olmayabilir” diyen Önsen, “Mesaj atarken bile noktalama hatalarına dikkat eden insanların daha özenli kişiler olduklarına inanıyorum. Sesli mesaja karşıdaki kişi o an dönemediyse, kişi kendini değersiz ya da kötü hissedebilir” ifadesine yer veriyor.
Önsen, yazılı mesaj insanları için “içlerine kapanıklar” tabirini kullanıyor. Düşünmek için zaman kazanmak isteyenlerin genelde böyle mesajlaştığını dile getiren Önsen, sesli mesajınsa yazmanın zaman kaybettireceğini düşünen, hızlı yaşayan, hızlı tüketen, zamanı dar olan kişilerin tercihi olduğunu belirtiyor.
MESAJLAŞMAK DEMODE Mİ?
Prof. Dr. Rigel bu soruya verdiği cevapta, “Mesajlaşmak demode değil ancak üzerinde düşünülmesi şart” cevabını veriyor. “Misal mektuplar artık edebi değer taşıyor” diyen Rigel sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Çünkü orada kelimeler güçlü. Kişi de değerli hissettiği için uzun yıllar saklayabiliyor. Ben de telefonumda benim için özel olan mesajları biriktiriyorum.”
Yazılı mesajın eski popülerliğinin kalmadığı kanaatinde olan Önsen ise, “İletişim çağındayız hız da önemli, bunlar kabul edilebilir ancak samimi bir mesajın yerini hiçbir şey tutmayacaktır” diyor. Önsen, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Zamanında televizyon her evde vardı ama şu an kimsenin ilgisini çekmiyor; yazılı mesajlaşmayı da buna benzetebiliriz. Eskisi gibi revaçta değil hatta demode bile diyebiliriz.”
'MESAJLAŞMA ADABI OLMALI'
Nurdoğan Rigel, “mesajlaşma adabına” da dikkat çekmekte. “Örneğin, 'slm' ile 'selam', 'abi' ile 'ağabey', 'dimi' ile 'değil mi' yazan bir değildir” diyen Rigel, yazılı mesajlaşma şekillerinin kişinin kimliğine dair ipucu verdiğini söylüyor ve ekliyor:
“Sesli mesaj iş hayatında pratiklik sağlasa da herkes o an ses dinleyecek durumda olamayabiliyor."
Kaynak: Web Özel