Yarım sezon gözlerimizin pasını silen Franck Ribery şimdi ne yapıyor?
Dünya Kupası finali, Almanya'da birçok kez şampiyonluk, başarılarla dolu bir kariyer. Türkiye'de yarım sezon izleyebildiğimiz Franck Ribery futbolunun sonbaharını yaşıyor.
Bazı futbolcular bazı şehirler için 11’deki herhangi bir adamdan çok daha fazlasıdır. Örneğin İstanbul sokaklarında Hagi, Alex ve Sergen gibi yıldızların ismi kaç kez çınlamıştır bir düşünün. Yurt dışından da örnekleri çoğaltmak mümkün. Milan’ın bayrak adamı Paolo Maldini, Barcelona’nın yaşayan efsanesi Lionel Messi bu isimlerden bazıları. Bugün iki isim de Milano ve Barcelona şehirlerinde birer yaşayan efsane gibiler.
Münih şehri için de böyle bir isim var: Franck Ribery. Fransa’da başlayıp İstanbul’da tırmanışa geçen kariyeri onu Messi ve Ronaldo ile Altın Top için mücadele eden bir yıldız haline getirdi. Ribery, bugün Bayern Münih’ten ayrılalı üç sene oldu. Arjen Robben ile birlikte modern futbolun en etkili kanat hücumcularından oldular. Takımlarını Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna taşıdılar, Münih’in bu yıl 10’uncu olan üst üste şampiyonluğunun da temellerini atan ekipte yer aldılar.
REAL'İN TELEFONUNU BİLE AÇMADILAR
Ribery kulüpte bulunduğu 12 yıl boyunca, şakaları, sakarlıkları ile kulübün maskotu olmuştu. Real Madrid onu istediğinde Uli Hoeness telefonu bile açmadı. Bayern’den sonra yolunu tuttuğu Fiorentina’da 51 maçta 5 gol 10 asist ile oynayarak ‘eh’ dedirten bir performansa imza attı.
39 yaşındaki yıldızın bu takım ile yolları ayrıldığı zaman Katar veya ABD’ye gitmesi düşünülebilirdi ancak o Avrupa’da futbol oynamaya devam etmek istedi ve Salerno kentini seçerek Salernitana’nın yolunu tuttu. Takım Serie A’nın zayıf halkalarındandı. Ribery'nin gelişi şehri hareketlendirirken 39 yaşındaki yıldız ‘Salerno’nun Maradonası’ olarak anılmaya başlandı.
Takıma geldikten kısa süre sonra kaptanlık pazubandını koluna taktı, genç oyuncuları kanatları altına aldı. Salerno’nun Vietri bölgesinde büyük teraslı denize bakan müstakil bir evde oturuyor. Takım ligde sadece 8 puan toplarken, Noel zamanına doğru kulüp satıldı. Lazio’nun sahibi Claudio Lotito mülkünü e-ticaret zengini Danilo Iervolino’ya sattı. Yeni ekip profesyonel bir yapı kurmak isterken ilk iş, AS Roma ve Inter Milan’da sportif direktör olarak çalışan Walter Sabatini’yi sportif direktör olarak getirmek oldu.
Ribery ilerleyen yaşının etkisiyle düşündüklerini vücuduna yansıtamıyor. Salernitana’da forma giydiği 22 maçta 1400 dakika sahada kalarak 3 asist yaptı.
TÜRKİYE MACERASI
2005 yılının ara transfer döneminde Fenerbahçe, Türk futbol tarihinin en ses getiren transferlerinden birini yaparak Nicholas Anelka’yı İstanbul’a getirmeyi planlamıştı. Hakan Bilal Kutlualp, Paris’te Anelka’ya imza attırdıktan sonra İstanbul’a getirmiş, Alex, Aureilo, Luciano gibi yıldızlarla dolu kadroya uluslararası bir yıldız katılmıştı.
Aynı tarihlerde Galatasaray, Fransa’nın Metz takımından başka bir Fransızı getirmiş, kimsenin adını duymadığı Franck Ribery, Türkiye’de top koşturduğu 3-4 ayın ardından önce Marsilya’nın, oradan da Bayern Münih’in yolunu tutmuştu. Peki Ribery Türkiye’de neden bu kadar kısa süre kaldı?
Galatasaray Ribery’yi ara transferde kadrosuna katmasına rağmen, oyuncunun maaşını ödeyemeyince Fransız yıldız, temmuz ayında Marsilya ile sözleşme imzalamıştı. Galatasaray konuyu uluslararası tahkime (CAS) götürse de bir sonuç alamadı.
Galatasaray’la 17 maça çıkan Ribery İstanbul’dan gerçekten driplingleriyle de bir rüzgar gibi geçti. Takımının Fenerbahçe’yi 5-1’lik tarihi bir farkla yendiği maçta da bir gol atmıştı. Türkiye kariyeri boyunca beş asistlik bir katkıda da bulundu.
Ekim 2013'te UEFA tarafından Avrupa'da yılın en iyi futbolcusu seçilen Ribery bu tarihlerde yaptığı bir açıklamada, "İstanbul'da unutulmaz anılarım var. İstanbul harika bir kent ve taraftarlar da olağanüstü. Türkiye'de kendimi krallar gibi hissediyordum" ifadelerini kullanmıştı.
Kaynaklar: Die Welt, Goal, AA
Kaynak: Web Özel