Antrenör takımı

Fenerbahçe Beşiktaş Galatasaray Trabzonspor
Antrenör takımı
Süper Lig bu hafta da kıran kırana mücadelelere konu oldu. Kolaj: Haberglobal.com.tr

Jorge Jesus, Fenerbahçe'de bir antrenör takımı yarattı. Takımdaki oyuncuların hiçbir bahanesi yok. Beşiktaş'ta Ismael biraz gözden düşmüş gibi. Galatasaray'da kaza 'geliyorum' dedi.

Aykut Kocaman, “Antrenör takımı” dediği zaman ülke olarak anlatılmak isteneni pek de anlamamıştık. Teknik direktörün planladığı oyunu anlayan, kendi rolünü kabul eden ve oyuna ikna olan oyuncular grubu. Yeterlilikleri olan ama kaprisleri olmayan oyuncular. Ne zaman ve ne kadar görev verileceğini umursamadan elinden gelenin en iyisini yapacak bir takım. Jesus’un takımı gibi. Çünkü en can alıcı nokta doğru kurgulandı bu yıl; alternatifler…

Düşünün Fenerbahçe takımında herhangi bir futbolcu sakat, formsuz, mutsuz ya da uff olmuş diye bir bahane var mı? King yok mesela, geçen yılın yıldızı Zajc unutuldu, Pedro oynadı mı oynamadı mı önemsiz. Yılın transferi olarak değerlendirilen Arao’nun nerede olduğunu kimse sormuyor bile… Hani o kaprisli futbolcular? Oyundan çıkınca tuhaf davranışlarla tepki gösteren, suyu falan tekmeleyen oyunculara ne oldu?  Antrenör takımına boyun eğdiler.

Antrenör takımı - Resim : 1
Tecrübeli teknik adam Jorge Jesus. Fotoğraf: Reuters

'NASIL OLSA KAZANIRIZ' TEMELİ

Ve Jesus’un Fenerbahçesi Ankara deplasmanında yine o üzerlerine sinmiş özgüvenleriyle sahadaydı. Oyuncunun da, taraftarın da, teknik ekibin de psikolojisi, “nasıl olsa kazanırız” temeline dayanıyordu. Rahat ve sakinlerdi. Hal böyle olunca ister “karma” deyin, ister “şans” deyin top dönüp dolaşıp rakip kaleye giriyor. Rakibin bu duruş karşısındaki gerginliği, panik hali ya da tedirginliği bir şekilde büyük hatalar yapmasına sebep oluyor.

Maça 1-0 önde başlayan Fenerbahçe zaten 3. dakikada 3 puanı hanesine yazdı. Sonrası haftalardır süren yüksek performansın dinlendirme etabı gibiydi. Rölanti oyunu. Rakip dahil herkesi uyutan bir oyun. Ankaragücü ne zaman, “biraz oynuyoruz galiba” dese kalesinde gol gördü. Ustaca hazırlanmış orta ve ön alan presi her seferinde rakiplerin hücumda zamanlama hatası yapmasını sağlıyor. Dile kolay Fenerbahçe tüm kulvarlarda rakiplerini 92 kez ofsayta düşürmüş. Bu şans eseri olabilir mi?

Sonuç olarak Fenerbahçe için her şey mükemmel gidiyor ve Jesus tüm planlarını sahaya yansıtıyor. Tabii ki eleştirilecek birçok konu bulabiliriz ama Türkiye’ye çok benzeyen Portekiz ve Brezilya gibi liglerde şampiyonluk için mücadele eden takımlarda ömrünü geçirmiş olan Jesus en iyi bildiği şarkıyı çalmaya ve söylemeye devam ediyor. İşin özeti bu.

UÇURUM

Süper Lig’in 10. Haftası Beşiktaş – Trabzonspor maçına sahne olduk. Taktik-teknik birçok detaydan bahsedebiliriz ama tedirgin iki teknik direktörün maçıydı bu aslında.

Antrenör takımı - Resim : 2

Bir tarafta yıllar sonra Trabzonspor’u şampiyon yapan ve son maçta Monaco gibi bir Fransız devini 4-0 yenmeyi başaran ama sezon başından bu yana sert bir şekilde eleştirilen Abdullah Avcı, diğer tarafta uzun süredir birçok sakatlık ve takım içi sorun yaşanmasına rağmen liderin sadece 2 puan gerisinde olan ve sürekli tartışılan Valerian Ismael…

Sonuçta Türkiye’de futbol adına tek gerçek var: KAZANMAK! Gerisi romantizm olarak kabul ediliyor.

Antrenör takımı - Resim : 3

'AMAN HATA YAPMAYALIM'

Maç tam da bu psikolojiyle oynandı. “Aman hata yapmayalım” der gibiydi futbolcular. Sonuç 2-2 beraberlik olunca yine kimse memnun olmadı. Abdullah Avcı Beşiktaş deplasmanında yenilmeyerek ve özellikle Monaco karşısındaki gövde gösterisiyle şimdilik ateşin üzerine su dökmüş oldu.

Valerian Ismael gerçekten de sonun başlangıcında görünüyor. Siyah beyazlı taraftarın önce oyuncu değiştirmesi konusunda uyardığı, sonra istifaya davet ettiği Fransız çalıştırıcının tribünle görünmeyen ama çok önemli olan bağı kopmuş gibi görünüyor.

Maçın sonunda “Göz en derin uçurumdur, düşenin parçasını bile bulamazsınız” sözü aklımdan geçti… Ismael belli ki o uçurumdan düştü.

KAZA

Galatasaray teknik heyeti Kayserispor mağlubiyetini bir yol kazası olarak değerlendiriyor. Ama bazen kaza, “geliyorum” der ve dedi. Hem de kaç kez. Galatasaray sezon başı takım planlamasında bu kadar CV’si dolu, içindeki oynama isteği boş oyuncuyu bir araya getirirken duyduk biz bu sesi. Kaza  “Geliyorum” diyordu. Avrupa maçları olmadığı için daha sakin bir maç programı olan Galatasaray, bay geçtiği haftanın ardından Kayseri’de neredeyse yorgunluktan sahada yürüyemiyordu.

Eğer maçta yorulmadılarsa nerede yoruldu bu oyuncular? Kafalarındaki düşüncelerin içinde yoruldular galiba. Çünkü sahadaki görev bölümü, oyun disiplini, durum oyunu gibi olmazsa olmazların hiçbiri yoktu. Demek ki akılları sahada değildi. Sadece var görünüyorlardı. İkna edilmesi çok zor bir grubu inanmamış bir ruh haliyle sahaya çıkardığınızda böyle oluyor genelde.

Antrenör takımı - Resim : 4

“Yıldızlar oynamalı ama yabancı sınırı da uygulanmalı, takım savunması çok kırılgan ama hücum da oynamak lazım”…  Okan Hoca’nın kafasında yüz tilki dolaşıyor ama hiçbirinin kuyruğu birbirine değmiyor.

Şimdi Okan hoca için dilek şart kiplerine bağlanmış cümleler kurulmaya başladı bile. Eğer bir maç daha kaybederse, takım böyle kötü oynamaya devam ederse… bu cümlelerin sonu belli. Ne çabuk tüketiyoruz değil mi? Ama Türkiye’de futbol böyle. Okan Hoca bir an önce çözümler bulup uygulamak zorunda. Yoksa Galatasaray teknik direktörlüğündeki hikayesi kısa sürecek.

Kaynak: Web Özel

Trabzonspor fenerbahçe Galatasaray Beşiktaş