Neden bağırıyoruz? Biraz güvensiz olduğumuz için...

Neden bağırıyoruz? Biraz güvensiz olduğumuz için...

Herkes kendini çok haklı gördüğü için tartışmalarda ses tonu yükselebiliyor. Araştırmalar çok bağıran insanların özgüven sorunu olduğunu ortaya koydu. Çığlık atmanın ise ara sıra faydası bile olabilir...

Modern iletişimde anlamamız gereken bir şey var: Herkes bağırıyor. Sokakta, aile arasında Meclis’te herkes haklı olduğunu düşündüğü için ses tonunu yükseltmekte bir beis görmüyor. Şurası bir gerçek ki bağırmak kimseyi ikna etmiyor. Peki neden bu kadar sık bağırıyoruz? Son araştırmalar bunun biraz özgüven eksikliğinden kaynaklandığını ortaya koyuyor…

Sosyal psikologlar yıllardır insanlar üzerinde etkisi olduğunu düşünen kişilerin davranış biçimlerini inceliyorlar. Araştırmalar şu sonuca geldi ki başkalarını ikna etmekte problem yaşadığımız zaman sesimizi yükseltiyoruz.

2002 yılında Stanford Üniversitesi’nin yaptığı bir çalışmaya göre tartışmalarda bağırmaya hazır insanlar ortalama bir insana göre daha duyarlı olduklarını düşünüyor. Aynı zamanda bu insanlar ahlaki değerlerinin de çoğu zaman karşılarındaki insanlardan yüksek olduklarını sanıyor ki bu istatistiki olarak imkansız. Bu insanlar aynı zamanda muhataplarından daha geniş bir sözcük dağarcığına sahip olduklarını düşünürken başka insanlardan daha az arkadaşları olduğuna da inanıyorlar.

Tartışmalarda çabuk sinirlenip bağıran insanların bir mekanı terk ettiklerinde kendileri ile yeterince ilgilenilmediğini düşündükleri de bilimsel olarak ortaya kondu. Bu insanlar aynı zamanda karşılarındakini her şeye ikna edebileceklerine dair tuhaf bir özgüvene de sahip olabiliyorlar.

İLK BAĞIRAN TARAF

Kısacası aşırı özgüven ve önyargılarınızın olmadığını düşünmek sizi tartışmalarda ilk bağıran taraf olmaya doğru itiyor. Aynı zamanda karşınızdakinin sizi dinlemiyor olduğuna ikna olmanız da sesinizi yükseltme sebeplerinizden biri.

Başkalarından üstün olduğunu düşünen kişiler karşısındakileri etkileyemediklerini anladıkları zaman da bağırıyorlar.

Psikolog John Armando, “İşlerin istediğimiz gibi gitmediğine inanmamız içimizdeki ilkel tarafı ortaya çıkarıyor ve bu yüzden bağırıyoruz” diyor. Armando sözlerine şöyle devam ediyor: Sesi yükseltince sorunları çözebileceğimizi düşünüyoruz fakat insanları kendimizden uzaklaştırıyoruz. Böylece bir sorunu çözmeye çalışırken yeni bir sorun yaratmış oluyorsunuz.

ABD Uluslar Akıl Hastalıkları Birliği’nin bir çalışmasına göre özellikle çocuklara ses yükseltmenin psikolojileri üzerinde çok önemli bir etkisi olabiliyor. Uzun süre bağırılan çocuklar ailelerinin kendilerini sevmediği duygusuna kapılıyor.

TELEFONDA NEDEN BAĞIRIYORUZ?

Peki insanlar neden telefonda farkında olmadan seslerini yükseliyor? Bunun için telefonun ilk icat edildiği yıllara dönmek gerek. İnsanlar Graham Bell’in icadının gerçekten seslerini karşı tarafa iletip iletmediğinden emin olmadıkları için genellikle telefonda avazları çıktığı kadar bağırıyorlardı. Yıllar içerisinde bu bağırışlar yerini yüksek sesle konuşmaya bıraktı. Özellikle cep telefonunda kalabalık yerlerde olan insanlar önce kendi seslerini duyabilmek için telefonda bağırarak konuşuyorlar.

Telefon 20. yüzyılın başlarında İngiltere’de yaygınlaşırken vatandaşlar ‘erkekler kadınlar ile telefonda konuşurken ayağa kalkmalı mı?’ ‘üzerimizi çıkarırken telefonla konuşmak ayıp olur mu’ gibi konuları tartışıyorlardı.

Hatta Londra basını telefon ile tanıştığında gazeteciliğin telefon ile yapılamayacağı sürekli çalan telefonlardan haber yazmak için kafalarını toplayamayacaklarını bile düşünenler oluyordu.

ARA SIRA ÇIĞLIK İYİ GELİR

Bir tartışmayı ‘kazanmak’ için sesimizi yükseltmek iyi bir fikir değil ama çok bunaldığımızda atacağımız etkili bir çığlık bizi biraz rahatlatabiliyor. Psikiyatrist Avi Klein, “Deşarj olmak için çığlık atmak oldukça sağlıklı bir şey” diyor.

1960 ve 1970’li yıllarda rahatlamak için çığlık atma terapisi kullanılıyordu. Hatta bu terapiyi alan isimler arasında John Lennon ve Yoko Ono gibi ünlü isimler de vardı.

Emory Üniversitesi’nden Jay Schwatz, “Evrimsel olarak çığlık atmanın avcı toplumların hayvanlara yaklaşırken çıkardıkları seslerden geldiğini düşünüyoruz. Çığlığın tarihini anladıkça duygusal iletişiminin evrimini de anlayacağız” diyor.

Kaynaklar: Wall Street Journal, New Scientists, BBC, ABD Uluslar Akıl Hastalıkları Birliği