Yaşar Büyükanıt

Yaşar Büyükanıt

Mehmet Yaşar Büyükanıt 1 Eylül 1940 İstanbul Eyüp doğumlu. Annesinin ismi Fikriye Büyükanıt ve babasının ismi Mehmet Sırrı Büyükanıt'tır. Eyüp Ortaokulu'nda okuyan Yaşar Büyükanıt daha sonra 1959 yılında Erzincan Askeri Lisesi, 1961 yılında Kara Harp Okulu, 1963 yılında ise Piyade Okulu'ndan mezun oldu. 

Büyükanıt, annesini kaybettiğinde 9 yaşındaydı. Babası yeniden evlendiyse de Mehmet Yaşar'ın yetişmesinde dayısı ve ablası Suzan'ın büyük emeği geçti. Dayı Bahaettin Eryaşar Sultanahmet'te esnaftı, Mehmet Yaşar okul çıkışlarında soluğu dayısının yanında alırdı. Büyükanıt'ın eğitim gördüğü Eyüp Ortaokulu'na sonraki yıllarda Kasımpaşalı Başbakan Erdoğan'ın da yolu düşecekti. Erdoğan'da imam hatip sonrası fark derslerini bu okulda vermişti. 

Mehmet Yaşar asker olmak istiyordu. Dayısı da onun asker olması halinde iyi ve rahat bir yaşama kavuşacağını düşünüyordu. Dayısının kendi için çizdiği bu yola 'Evet' diyen Mehmet Yaşar, astsubay okulu sınavlarına girdi. Bu sınav, kaderin geleceğini etkileyen ikinci bir oyunu sayılabilirdi. Belki astsubaylıktan subaylığa geçiş için bütün yolları deneyecek ve yine Genelkurmay Başkanı olacaktı. Belki de astsubay olarak görev yapıp emekliye ayrılacaktı. Ama astsubaylık sınavını kazanamadı ve bu yol o yıl için kapandı. 

İlkokuldan sonra girdiği bu sınavı kazanamamak onu biledi. Ve ortaokulu bitirdikten sonra girdiği askeri lise sınavını kazandı. Erzincan Askeri Lisesi'ne kaydoldu. Ama lisenin ilk yılında sınıfta kaldı. Bir yıl kaybetmeye çok üzülmüştü... Aslında 'kayıp' gibi görünen bu l yıl da tıpkı doğum tarihi gibi TSK'daki yaş ve kıdem hesaplarını denk getirmiş, Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanı olmasındaki önemli milatlardan biri olmuştu. Zaten sonraki yıllarda okul birinciliklerini de kimselere kaptırmadı. 

ABİSİ ÖLDÜRÜLDÜ

Mehmet Yaşar Büyükanıt'ın erkek kardeşi Mednan Erkan da abisinin izinden gitti. O da askeri okul sınavlarına girdi, tıpkı abisi gibi o da ilk yıl sınıfta kaldı. Mednan Erkan'ın askeri kariyeri abisi kadar olamadı, o subaylıkla yetindi ancak aşık olup evlendiği bir ilkokul öğretmeni tarafından 1991 yılında öldürüldü. 

Mehmet Yaşar, sonraki yıllarda özellikle matematik ve fen derslerinde son derece başarılı oldu. Ankara Fen Fakültesine başladı. Matematik öğretmeni olacaktı. Ancak askerlik tutkusu ağır bastı ve Fen Fakültesinden l ay sonra ayrılıp, Kara Harp Okulu'na katıldı. Erzincan Askeri Lisesi içki ayrıldığı istanbul'a yeniden kavuştu. 1961'de de mezun olarak TSK'daki kariyerine adım attı. 

ŞEHİT TORUNU

Birinci Dünya Savaşı sırasında şehit düşen dedesinin mezarı Filistin'de bulunuyor. Yüksek rütbeli bir subayken Filistin'de o mezarı ziyaret etme fırsatı buldu ve Fatiha okuyup, mezarın onarılmasını sağladı. 

Büyükanıt'ın tek merakı futbol değil. 1963 yılından bu yana atletizm hakemi lisansına sahipti. Kara Kuvvetleri Atletizm Yarışması'nda sembolik olarak hakemlik yaptı. Harbiye yıllarında başta atletizm, futbol, yüzme ve atıcılık olmak üzere sporun pek çok dalıyla ilgilenen Büyükanıt, iyi bir de yüzücüydü. İstanbul Boğazı'nı birkaç kez yüzerek geçti. 

Büyükanıt, 1. Ordu Komutanı olarak İstanbul'da görev yaptığı 2004 yılında, takımının şampiyonluğunu Kadıköy caddelerinde otomobiliyle tur atarak kutlayacak kadar koyu bir Fenerbahçeli'ydi. Cebinde sarı lacivert tarak taşıyan komutan takımın birçok maçını da stadyumda izliyordu. 

Büyükanıt, Fenerbahçe'ye tribünden yıllardır verdiği desteği Diyarbakır'da kolordu komutanı olarak görev yaptığı 1996-1998 yıllarında da Diyarbakırspor'a veriyordu. Hemen her maça gider ve 20 bin kişilik stadı selamlardı. PKK terörünün tüm hızıyla kasıp kavurduğu yıllardı. Diyarbakırlı sporseverler onu 'Paşa Baba' tezahüratıyla selamlayıp bağrına basıyordu. Yaşar Büyükanıt'ın kızından ayrıldığı kent de burası oldu. İstanbul'da elektrik mühendisliği okuyan kızı Bengü, evlilik izni için babasının karşısına burada çıktı. Ve Üsküdar'daki bir bilişim şirketinin ortaklarından olan Ercan Bey'le nişan yüzüklerini burada taktı. 

Yakın çalışma arkadaşlarının anlattığına göre her gün düzenli olarak bir günlük tutuyordu. Bu günlüğüne küçük notlar alıyor ve olayları krokilendiriyor. Bir konuya ilişkin bağlantı kurmak istediğinde bu krokilere dönüyordu. 

Savunma ve askerlikle ilgili yabancı yayınlar kadar güncel ve edebi kitaplara da ilgisi büyüktü. Evindeki zamanının büyük bölümünü Türkiye'de ve dünyada yeni yayımlanan kitapları okumakla geçiriyordu. Özellikle tarih kitaplarına ilgi gösteriyor. 

Entelektüel bir komutan olduğu belirtiliyordu. Ve kimilerinin 'şahin' diye tanımladığı katı kişiliğin gerisinde yumuşak ve şakacı bir yapının yanı sıra şairlik de bulunuyordu. Atatürk'ün 125'inci doğum yıldönümü nedeniyle Harp Okulu'ndaki konserde seslendirilen 'Yüce Harbiyelim Marşı'nın sözleri ona aitti. 

Birçok komutanın aksine kendisini evinden almaya gelen şoförünün ve emir subayının dahi elini her gün sıkıyor, onlara hal hatır soruyordu. 

Orgeneral Hilmi Özkök'ün ısrarıyla bırakıp yeniden başladığı sigara, 2 yaşındaki torununun da en büyük şikayetiydi. Büyükanıt, torunu Bengisu'nun 'Dede bırak' dediğini anlatıyordu. Paşa'nın favori içkileri ise viski ve cindi. 

Tatil günlerinde spor giyimi tercih ediyordu. Üniformasını ise 'emlak kralı Donald Trump'ın tercih ettiği marka' olarak adını duyuran Jag Club ayakkabılarıyla tamamlıyordu. Jag Club, Paşa için 45 numara ayakkabıları el işçiliğiyle üretiyordu. 

Büyükanıt'ın, 35 yıllık eşiyle tanışması da hâlâ komutan dostları arasında espri konusuydu... Hikaye o ki, Paşa vapurda gördüğü genç kızdan çok hoşlanır. Cesaretini toplayarak yanına yaklaşır ve 'Ben askerim' der. O gün sivil giyindiğinden Filiz Hanım inanmaz ve 'Kimliğini göster' der. Sonra bu tanışma, 6 Ağustos 1971 günü evliliğe kadar varır. İlginç bir tesadüf ki, Büyükanıt 35'inci evlilik yıldönümünü, Genelkurmay Başkanlığına atama kararnamesi yayımlanmış olarak kutladı. Filiz Hanım, evinde yardımcı olsa bile eşine kendi eliyle yemek hazırlamaya hep özen gösteriyordu. Büyükanıt ise lezzetli ve sağlıklı olduğu için özellikle zeytinyağlı yemekleri tercih ediyor. 

İlk olarak Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'e iletilen, daha sonra internete vecep telefonlarına düşen mesajda, 'Org. Büyükanıt'ın kökleri İsrail'e dayandırılıyor. Bakın araştırın dedesinin mezarı da orada. Araştıranlar mezarı tespit etmişler, doğrulatmışlar' deniyordu. 

Gerçekten de Büyükanıt'ın dedesi Birinci dünya Savaşı'nda o topraklarda savaşmış bir Osmanlı zabitiydi. Ve o savaşta şehit düşmüştü. Hatta İsrail Genelkurmayı bu mezarı tespit etmiş, jest olsun diye de düzenlettirip Büyükanıt'ı davet etmişlerdi. 

Kaynak: Fatih Çekirge'nin köşe yazısı