'Yeşil Mutabakat' çiftçiyi etkiler mi?
Avrupa Yeşil Mutabakatı aylardır Avrupalı çiftçilerin tepkisiyle karşılaşıyor. Karbon salınımı ile ilgili kurallar üretim maliyetlerini artırıyor. Türk çiftçiler mutabakata uyum sürecinde benzer sorunlarla karşılaşıyor. Ürün iadeleri çiftçileri zor durumda bırakıyor.
Avrupalı çiftçiler, kıta genelinde pek çok başkentte traktörleriyle yollara çıkarak protesto gösterileri düzenliyor. Çiftçiler parlamento binalarının önüne gübre bırakarak tarımsal üretime getirilen kısıtlamalara karşı tepki gösteriyor. Avrupa'da "yeşil öfke" olarak adlandırılan gösterilerin hedefinde Avrupa Yeşil Mutabakatı var. Bu anlaşma kapsamında olan 'Tarladan Sofraya Tarım Stratejisi'nin üretim maliyetlerini artırdığı, hükümetlerin bu konuda çiftçilere destek olmadığı belirtiliyor. Tarım ekonomisi alanında çalışmalarda bulunan Doç. Dr. Mithat Direk, Avrupa Yeşil Mutabakat anlaşmasının, Avrupalı çiftçilerin daha az kimyasal ilaç, daha az kimyasal gübre kullanımını öngördüğünü, az kazanan bir sektör olan tarımın üzerine ek yükümlülükler getirildiğini söyledi.
KAYITSIZLIK ENGELLİYOR
Türk çiftçisinin halihazırda farklı sorunları da olduğunu vurgulayan Mithat Direk, Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın Türk tarımına etkisiyle ilgili şunları kaydetti: "Türkiye'de Avrupa'da olduğu gibi tüm aşamaların belirgin olduğu bir tarım sistemi yok. Girdisinin kayıtsız, ürününün kayıtsız olduğu bir yapı var. Bu durum çiftçinin sokağa inmesini önlüyor. Dolayısıyla Türkiye'de bir çiftçi eylemi olmaz, olsa bile kısa sürer."
VERGİ YÜKÜ GELİYOR
Mithat Direk çiftçinin bu konuda yaşadığı sorunlarla ilgili şunları dile getirdi: "Avrupa Yeşil Mutabakatı ile 'Tarımsal Üretimde Tehlikeli Pestisit, 'Anti-Mikrobiyallerin Kullanımının Azaltılması', 'Tarımsal Üretimde Kimyasal Gübre Kullanımının Azaltılması', 'Karbon Ayak İzi Nedeniyle Vergilendirme Yapılması' gibi maddeler zaten zor durumda olan, tarımla iştigal eden çiftçileri isyan noktasına getirmiştir. Bu durum 1'e 1 kazandıran bir sektör olan tarımın çok kazanıyormuş gibi görülmesine, destekleme yerine vergilendirilmesine neden olacağı için çiftçi açısından kabul edilebilir değildir."
GİRDİ FİYATLARI ARTIYOR
Tarımda sorunların çözümü için asıl olanın üretim olduğunu vurgulayan Direk şöyle devam etti: "Tarım sektörü değerlendirildiğinde üretimin mevcut tüketimi karşıladığı görülmektedir. Bu durumda tarım ürünü fiyatlarının artması pek mümkün görünmemektedir. Hal böyle olunca tarıma girdi sağlayan ürünler artarken tarımsal ürünlerin fiyatlarının artmaması çiftçileri içinden çıkılmaz bir duruma sürüklemiştir. Bu durumda çiftçilerin isyan etmesinden başka seçenek kalmamıştır."
TEDARİK ZORA GİRER
Türkiye'de çiftçilerin üretimi sürdürmekte zorlandıklarını belirten Direk "Çiftçi her an çiftçiliği bırakacak konumda, gönülsüz biçimde çiftçilik yapmaktalar" dedi. Direk şunları ifade etti: "Kırsal alana gidiniz, giderek yaşlanan bir çiftçi nüfusu ile karşılaşırsınız. Gençler çiftçilik yerine asgari ücret ile şehirde yaşamayı tercih etmekte. Gelecekte Türkiye'de arz sorunu meydana gelebilecektir. Zira çiftçiliği bırakan bir daha geri dönüp çiftçilik yapmaz. Dolayısıyla sistem Türkiye'de üretimin Avrupa gibi kapitalist bir evreye dönüşmesinden sonra ancak olabilir Avrupa açısından gelecekte tedarik sorunu ortaya çıkabilir."
TEK YOL SU TASARRUFU
TÜBA Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar da, su kullanımında tasarrufun önemine dikkati çekerek Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın getireceği üretim kısıtlamalarından korunmanın tek yolunun da bu olduğunu söyledi. Yaşar şu açıklamaları yaptı: "Türkiye halen sulamada vahşi yöntemler kullanıyor. Damla sulama uygulamaları çok yaygın değil. Her bölgenin üretiminde en az suyun kullanılacağı ürün desenini oluşturması gerekiyor. Bunu başarırsak Avrupa Yeşil Mutabakatı'nın getireceği üretim kısıtlamaları ülkemizdeki tarım etkilemez."
Kaynak: Web Özel