Yenidoğan çetesi mağduru baba konuştu: "Çocuğunuzun kalbi durdu, her şeye hazırlıklı olun"

HABER MERKEZİ
Türkiye
Yenidoğan çetesi mağduru baba konuştu: "Çocuğunuzun kalbi durdu, her şeye hazırlıklı olun"

En az 10 bebeğin ölümüne sebep olmakla suçlanan Yenidoğan Çetesi'nin bazı çocuklara yanlış tedavi uyguladığı ve bu durumun sakatlıklara yol açtığı iddia ediliyor. Söz konusu çetenin soruşturmasında adı geçen, TRG Hospitalist Hastanesi'nde gördüğü tedavi sonrası yüzde 100 işitme kaybı yaşadığı iddia edilen bebeğin ailesi konuştu.

Türkiye, SGK'dan para almak için bebeklerin ölümüne neden olan Yenidoğan Çetesi'ni konuşuyor. En az 10 bebeğin ölümüne sebep olmakla suçlanan bu çetenin bazı çocuklara yanlış tedavi uygulayarak sakat bıraktığı da iddia edildi.

Baba Emre Erol bebeklerinin, soruşturmada adı geçen Doktor M.G.’nin tedavisi sonucu engelli kaldığı iddialarını CGTN Türk'e anlattı.

"HER ŞEYE HAZIRLIKLI OLUN"

Erol çifti, doğumdan sonra doktorları tarafından uyarıldıklarını belirterek, TRG Hospitalist’te daha önce bu tür olayların yaşandığını ifade etti ve mağduriyetini şu sözlerle dile getirdi:

"Benim oğlum erken doğdu; erken dediğime bakmayın ama 35 haftalık, 2 kilo 700 gram doğdu. Gayet sağlıklıydı; tek sıkıntısı ciğerlerinin tam olarak gelişmemiş olmasıydı. Küveze alacağız dediler, bir anda. Bize de doktorumuz F.B. "Çocuğunuz gayet sağlıklı doğdu, buradan 3 gün içinde çıkmazsa çocuğunuzu buradan alın," dedi. Biz de tamam dedik çünkü daha önce de böyle olaylar olmuş, TRG Hospitalist’de daha önce de böyle olaylar yaşanmış. Tam yılbaşı gecesi, yani ikinci gece, çocuk küvezdeyken, gece dörtte bizi aradılar; "Çocuğunuzun kalbi durdu, her şeye hazırlık olun," dediler. Biz neye uğradığımızı şaşırdık tabii; doğal olarak apar topar hastanenin yolunu tuttuk."

"HASTANEDE DOKTOR YOK"

Hastaneye vardıklarında müdahale edecek bir doktorun bile bulunmadığını ifade eden Erol çifti, epikriz raporunu bile hemşireye yazdıran M.G. isimli doktora tepki gösterdi:

"Hastaneye gittiğimizde çocuğa müdahale edecek bir doktor yoktu, yoğun bakım doktoru da yoktu. Ayrıca bize açıklama yapacak da kimse yoktu. Doktorların 7/24 orada olması gerekiyordu. Biz de doktora bir şekilde ulaştık ve M.G. isimli doktorla görüştük. Ben dedim ki, "Siz hastanede yoksunuz, bu çocuklara bir şey olursa, nasıl müdahale ediyorsunuz?" dediğimde bana şöyle söyledi: "Biz hemşireleri görüntülü arıyoruz ve ne yapması gerektiğini söylüyoruz."

Daha sonra epikriz istedim çünkü başka hastaneye sevkini yapacaktım. Ancak bana hastanede olmadığı için epikriz veremedi çünkü imzası gerekiyordu. Daha sonrasında zorlayarak hemşirelerden birine epikriz yazdırdı. Bu da suç yani başkasına epikriz yazdırması. Bana diyor ki, "Başka hastaneye taşırsınız, bu çocuk yolda ölür, çok tehlikeli, çok sıkıntılı bir çocuk. Ben de dedim ki; "Ben size sağlam verdim, nasıl bu kadar sıkıntılı olabiliyor?"

Çocuğun başka hastaneye taşınması için ambulans isteyen baba, hastanede ambulansın bulunmadığını öğrendi ve çocuğunun idrarını yapamamasının sebebinin sondanın yanlış takılması olduğunu belirtti:

"Daha sonrasında ben çocuğumu başka hastaneye taşımaya karar verdim. Ambulans istedim ancak hastanede ambulans da yoktu. Neden? Ambulans şoförü evde yatıyormuş, evde yattığı için acil durum olduğunda geliyormuş. Daha sonrasında biz oğlumu taşımak için başka bir hastane bulduk, taşıdık. Gider gitmez çocuğun satürasyonu çok düşüktü. Diğer taşıdığımız hastanede, 10 dakika içerisinde satürasyon normale döndü. Ancak bu sefer de idrarını yapamıyordu. Çocuk idrarını yapamadığı için diyalize bağlanması gerekti. O arada doktorlar bakarken, meğerse idrarını yapamamasının sebebi sondanın yanlış takılmasıymış; yani küçücük çocuğa sonda bile takamamışlar. Çocuk böbreklerinden 3 ay boyunca sıkıntı çekti; 3 ay kuvözde kaldı. 3 ayın 2 ayında sıvıyla beslendi. Çocuk bir damla süt içemedi, eşim kendi sütünü dahi veremedi çocuğuma."

"BEYİN KANAMASI GEÇİRDİ"

"Bunların sonucunda, hastanenin ilgisizliği nedeniyle o 3 günde beynine oksijen gitmemesinden dolayı çocuk beyin kanaması geçirdi. Beyin kanaması sonucunda hidrosefali yani beyninde sıvı birikmesi oldu. Bunların hepsinin sonucunda şu an yüzde 100 işitme kaybı ve fiziksel sıkıntılarımız var. Şu an her gün hastanede dolanıyoruz, her gün bir çözüm arıyoruz."

Baba Emre Erol’un CGTN Türk’le paylaştığı raporlarda, "Bilateral çok ileri derecede sensörinöral tipte işitme kaybı saptanmıştır" ifadeleri kullanıldı. Buna göre; bebek Y.K.E’nin işitme engeli yüzde 100, özür oranı yüzde 52 olarak değerlendirildi.