5 soru 5 cevap | Türkiye'nin resmen yaşlanmasına çok az kaldı!

ÖZEL HABERLER
5 soru 5 cevap | Türkiye'nin resmen yaşlanmasına çok az kaldı!
Türkiye'de ortalama yaş 2021 yılında 33.1'e çıktı. Fotoğraf: Shutterstock

Türkiye'nin resmi olarak yaşlı kabul edilmesine çok az kaldı. Avrupa'nın en genç nüfuslarından birine sahip Türkiye'de kadınların doğurganlık hızı neden düşüyor? Nüfusun yaşlanması nasıl durdurulabilir?

Türkiye İstatistik Kurumu, geçtiğimiz hafta 2021 yılı nüfus tablosunu açıkladı. Hep Avrupa'nın en genç nüfusuna sahip ülkelerinin başında gelen Türkiye, 0-14 yaş arası nüfusun genel nüfus içindeki payı yüzde 26,4'ten 22,4'e düştü, 65 yaş üstü nüfus ise yüzde 7,1'den 9,7'ye çıktı.

65 yaş ve üstündekilerin toplam nüfusa oranı 2012'de yüzde 7,5 seviyesindeyken, geçen yıl yüzde 9,7’ye yükseldi. 32,7 olan ortanca yaş ise 33,1'e çıktı. 2019 yılında 19 milyon 212 bin olan çocuk (0-14) nüfusu, geçen yıl 18 milyon 976 bine düştü.

Genel nüfus önceki yıla oranla 1 milyon kişi artarken, bunun 459 bini, oturma ve çalışma izni olan yabancılardan geldi.

📌Türkiye nasıl gittikçe yaşlanmaya başladı?
📌Bunun getireceği sorunlar neler?
📌Yaşlanma durdurulabilir mi?

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sinan Türkyılmaz ile İstanbul Üniversitesi Şehir Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Şeker, haberglobal.com.tr okurları için değerlendirdi.

1) GENÇ VE ÇOCUK NÜFUSUMUZ NEDEN AZALIYOR? 

Türkyılmaz: Son 15 yılda Türkiye'de çoçuk sayısında bir azalma var. 65 yaş üstünde ise hem oransal, hem de sayısal bir artış var. Yaşlı nüfusu (65+) genellikle yüzde 10 olarak tabir ediyoruz. Biz de yüzde 9.7. Yaşlanmanın kıyısında duruyoruz. Bunun birkaç sebebi var, ömrün uzaması ve sağlık koşullarının iyileşmesi, diğeri de doğurganlığın azalması.

Şeker: Türkiye son 10 yıldır yaşlanıyor. 2013'de doğarken yaşam beklentisi 78 iken, 2019'da 78,6 oldu. Bir kadının yaşamı boyunca dünyaya getirdiği çocuk sayısını anlatan doğurganlık hızı düşüyor. Eğer bir ülkede doğurganlık hızı 2'nin altında kalıyorsa, ülke nüfusunu yenileyemiyor anlamına gelir. Türkiye'de 2018 sonrasında 2'nin altında kaldı, 2020'de 1,75 oldu. 2000 yılında toplumun yüzde 6,7'si yaşlılardan oluşuyorken, bu oran yüzde 10'a dayandı. 2035'de yüzde 15, 2050'de ise yüzde 20'nin üzerinde bir yaşlı nüfusla karşılaşacağımızı tahmin ediyoruz.

5 soru 5 cevap | Türkiye'nin resmen yaşlanmasına çok az kaldı! - Resim : 1
Prof. Dr. Ahmet Sinan Türkyılmaz (solda) ile Prof. Dr. Murat Şeker (sağda)

2) NÜFUSUN ARTIŞI VE AZALIŞI ÜZERİNDE COVİD'İN ETKİSİ NEDİR?

Türkyılmaz: Burada bir veri eksikliği var. Ne yazık ki iki yıldır ölüm istatistikleri açıklanmadı. Zaten Covid'le ilgili açıklanan resmi ölümler bile azımsanacak kadar çok. Bazı araştırmacılar mezarlık kayıtlarıyla tahmin etmeye çalışıyor.

Şeker: 2020 hayatta kalma süresi verisi ve ölüm istatistikleri TÜİK tarafından açıklanmadı, o yüzden tam karşılaştırmayı bu anlamda yapamıyoruz. Ama her ne kadar Covid kaynaklı ölümlerde yaşlı nüfus çoğunlukta olsa bile doğurganlık hızının düşmesi demografik yapıda görünen yaşlanmayı engelleyemiyor.

3) EKONOMİK DURUM ÇOCUK SAHİBİ OLMA KARARINI NASIL ETKİLİYOR?

Türkyılmaz: Türkiye'de doğurganlıkta bir düşüş izliyorduk. Ancak TÜİK'in açıkladığı birkaç senelik rakamlar tahminlerimizden de düşük düzeyde. Hem pandeminin kısa dönem etkisi, hem de genel anlamda ekonomik sıkıntılar doğurganlığı muhtemelen daha alt seviyelere itiyor.

Şeker:  Bir defa evlenme yaşı çok yükseldi. Burada elbetteki ekonomik koşulların, yaşanan işsizliğin özellikle genç işsizliğin yüksek olmasının büyük etkisi var. Geç evlenmeler sağlık açısından da genellikle tek çocukla sınırlandırılan bir aile yaşamını da kimi zaman zorunlu kılabiliyor.

4) TÜRKİYE'DE KİLOMETREKAREYE 110 KİŞİ, İSTANBUL'DA 3 BİN 49 KİŞİYE DÜŞÜYOR? NASIL AÇIKLANABİLİR?

Türkyılmaz: İstanbul dediğinizde toplam yüzölçümüne bölüyoruz. Aslında İstanbul'u metropolitan diye bir yer tanımlasaydık bu rakamı daha da yüksek bulabilirdik. Yani İstanbul'un ormanları, Şile, Çatalca'da dahil buna rağmen İstanbul Türkiye'deki ortalama yoğunluğunun çok çok üstünde.

Şeker: İstanbul halen göç almaya devam eden cazibesini hiçbir zaman yitirmeyen bir kent. Son yıllarda yaşanan yurt dışı kaynaklı göç dalgalarında İstanbul'un merkez olması bu durumu daha da derinleştirdi ve kökleştirdi. Eğer politika değişimi yaşanmazsa İstanbul 2050'lere geldiğimiz 25 milyonluk bir şehre dönüşebilir. 

5) YABANCI NÜFUSTAKİ ARTIŞ NASIL YORUMLANMALI?

Türkyılmaz: Ülkemizde 3.7 milyon Suriyeli göçmen var ve bu rakama kayıt dışı olanlar dahil değil. Covid'den dolayı muhtemelen yabancıların gelmemesi ya da Türkiye'den ayrılmak zorunda kalmaları etki etmiştir. 2021'de tedbirler esneyince kayıtlı ikamet izni olan yabancı nüfus sayısında artışın yarısına denk gelen bir artış görüyoruz.

Şeker: Tabi bunlar resmi rakamlar. Bu verilerin içinde geçici koruma altındaki Suriyeliler dahil değil. Asıl onları da eklediğimizde, Afganlılar, Iraklılar, İranlıları da hesaba kattığımızda nüfus verisine eklenmesi gereken 5 milyona yakın bir göçmen nüfustan bahsediyoruz. Bu grubun ana özelliği ise doğurganlık hızının yüksek olması, hali hazırda genç nüfus olması. Dolayısıyla süreç böyle devam ederse ülke demografisinin hızlı dönüşümler yaşayacak.

cihat.aslan@haberglobal.com.tr

Kaynak: Web Özel

özel haberler