'Santim santim risk değerlendirmesi yapılmalı' | Tarihi surlar ne kadar sağlam?
Uzmanlara göre on yıllar içerisinde yeterli bakımlar yapılmadığı için İstanbul'un kara surlarının durumu pek de iç açıcı değil.
İstanbul'un 1600 yıllık tarihi kara surları UNESCO Dünya Miras Listesi'nde bulunan nadide varlıklar arasında yer alıyor. M.S 408’de Bizans Hükümdarı 2. Theodosius (408-450) zamanında yapımına başlanan kara surları ilk olarak Sarayburnu, Ayvansaray arasında inşa edilirken, ilerleyen dönemde Yedikule’den Topkapı’ya, Topkapı’dan da Ayvansaray’a kadar 22 km uzunluğa ulaşarak kadim kenti çevreledi.
Yapımı sırasında Bakırköy'den çıkartılan küfeki taşları ile İtalya'nın Napoli Körfezi'ndeki Pozzuoli şehrinden getirilen volkanik küllerin kullanıldığı surlar, öylesine sağlam inşa edilmişti ki, İstanbul'un fethinden önce Fatih Sultan Mehmet, hem Saruca Paşa, hem de Macar Usta Urban'dan surları delmek için özel gülle ve toplar yapmalarını emretmişti. Fatih'in 53 gün boyunca süren kuşatma ve top atışlarıyla aşıp, geçebildiği surlarda İstanbul'un fethinden sonra zaman içinde ciddi hasarlar oluştu.
Tarihsel süreçte birçok kez onarımdan geçirilse de bu çalışmalar yeterli olmadı. 1960'lardan itibaren sur dışında, Kazlıçeşme’de bulunan deri işliklerinin bacalı fabrikalara dönüşmesi ve sanayi alanının doğuya, İstanbul Kara Surlarına kadar yayılması, Marmara kıyısına yakın bölgedeki ön sur ve burçlara en büyük darbeyi vuran gelişme oldu.
İstanbul'a göçün adeta akına dönüştüğü 60'lı yıllardan itibaren ön sur bölgesi denilen alanlar ve hendek kısımları da işgal edildi. Tüm bu olumsuzluklara rağmen 1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi'ne giren İstanbul'un kara surlarında en kapsamlı onarım ve restorasyon çalışmaları ise 1986 yılında dönemin Belediye Başkanı Bedrettin Dalan tarafından hayata geçirildi. Ancak aradan geçen yıllar içinde Suriçi'nin genleşmesiyle zarar görmeye başlayan surlarda 17 Ağustos 1999 deprem felaketinde de bazı kısımlarda çatlak ve hasarlar oluştu. 2000'lerin başından bu yana süregelen tahribat devam ederken, son olarak geçtiğimiz günlerde Silivrikapı'daki bir kısımda yaşanan çökme ise endişeleri artırdı. İBB Bilim Kurulu üyesi İstanbul Teknik Üniversitesi Yüksek İnşaat Mühendisi Prof. Dr. Feridun Çılı ise şu an üç noktada restorasyon çalışmalarının devam ettiğini belirtiyor.
Mimari Restorasyon Kültür Varlıklar Koruma Derneği Başkanı, Mimar Serhat Şahin, özellikle Sulukule bölgesindeki surlarda oluşan derin çatlakların durumuna dikkat çekerken, “En küçük bir sarsıntı da bile yıkımlar yaşanacağını ortada. İBB Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı yıllardır kolları sıvamış olsa da, simülasyona dayalı risk değerlendirmesi yapılmadı" dedi.
Surların derz denilen boşluklarında zaman içinde oluşan hasarlara da değinen Şahin, "Boşalmaların olduğu yerler geleneksel yöntemlerle yapılan kısımlar. Yeni yapılan uygulamalarda ise kimyasal harç kullanılıyor. Öncelikle mühendislik anlamında santim santim ölçülüp risk değerlendirmeleri simülasyon üzerinde tespit edilmeli" diye konuştu.
Surlardaki en zayıf noktaların tespit edildikten sonra mühendislik müdahalenin bütünleme olarak değil, çelik konstrüksiyon desteği şeklinde olası gerekliliğine de değinen Şahin, "Bilimsel raporlara göre destekleme çalışmaları yapılmadı. Şimdiye kadar yapılanlar tıpkı geçmişteki gibi bütünleme çalışmaları. Dinamik ve statik yüklerin yan ısıra gerilme dağılımları da hesaplanmalı, çıkacak sonuçlara göre çalışma yürütmek gerekirdi. Özgün malzeme ile uyuşmayan derzlerde zaman içinde çöktüğü gibi mevcut geleneksel yapılara da zarar veriyor" ifadelerini kullandı.
Olası büyük depremin surlarda çok büyük tahribat ve çökmelere neden olacağını da dile getiren Şahin, uyarılarını şöyle sıraladı: "Surlarda neresi sağlam neresi zayıf noktamız bilmiyoruz. Deprem yüklerinin incelenmesi gerek. İstanbul deprem riski altında olan bir şehir. Dünya Miras listesine girmiş eserleri gözümüz gibi korumamız gerekir."
Öte yandan yaşamını adeta İstanbul'un tarihi, kültürel mirasının kurtarılmasına adayan Restorasyon Uzmanı ve Mimarlık Tarihçisi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, surların önemini, "Elimizde bulunmaz bir hazine söz konusu ancak biz bu hazineyi koruyamıyoruz. Surların birçok bölümü harap durumda ve olası büyük depremde birçok kule ve sur duvarı yıkılma riski taşıyor" sözleriyle özetliyor...
Kaynak: Haber Global TV