Yangınlar şehri İstanbul... 'En ufak bir kıvılcım dahi...'
İstanbul geçmişte ahşap konakları sebebiyle bir yangınlar şehri olarak anılıyordu. 20. yüzyılda apartmanların inşası ile birlikte betonlaşma yangınların hızını kesti. Gemilere çekilen ziftler yangınların başlıca sebeplerindendi.
İstanbul, Kadıköy, Fikirtepe Mahellesi'nde 24 katlı bir rezidansta geçen ay çıkan yangın günlerce konuşuldu. Metrelerce yükseklikteki rezidansın en üst katına kadar çıkan yangınlar korkutucu görüntülere sahne oldu. Ekipler yangına müdahale ederken bina sakinleri tahliye edildi. Yaklaşık 3 saat itfaiye ekipleri söndürme ve soğutma çalışması yaptıktan sonra yangını kontrol altına aldı.
İstanbul'un tarihinde pek çok büyük yangın var. Hatta kentin bir yangınlar şehri olduğunu söylemek abartı olmaz. İstanbul'un çehresi defalarca büyük yangınlar sebebiyle değişti. Tarihi suriçinde büyük maddi hasara sebebiyet veren bu yangınlar, apartmanların yaygınlaştığı 20. yüzyıla kadar sürdü.
İLK YANGIN 1510
İstanbul itfaiyesi kayıtlarına geçen ilk yangın 1510 yılında çıktı. Kayıtlara göre yangın Balat ve Bahçekapı semtlerini kül etmiş ve 800 dükkan yanmıştı. 1554 - 1555 ve 1639'daki yangınlarda da büyük zarara uğrayan İstanbul, kayıtlara göre tarihindeki en büyük yangınlarından birini 1660 yılında yaşadı.
24 Temmuz 1660'ta Eminönü'ndeki Ahi Çelebi Camii’nin yakınındaki bir sandıkçı dükkanından başlayan yangın, şiddetli poyrazın etkisi ile hızla yayıldı. Unkapanı’nda Suriçi'ndeki keresteci dükkânlarına, oradan Ağakapısı, Süleymaniye, Eski Saray, Beyazıt ve Fatih’e sıçradı. Yangın, tarihi yarımadanın 3'te ikisini küle çevirdi. Çok miktarda ev, 120 konak, 360 cami, birçok medrese, dükkan ve kilise yandı. Ölü sayısının yaklaşık 4 bin olduğu tahmin ediliyor.
Namık Kemal Üniversitesi Öğretim Üyesi ve 1756 İstanbul Yangını makalesinin yazarı Doç. Dr. Fatih Köse, İstanblu'un yangın tarihine ilişkin çalışmalarda bulundu. Yangınların bu kadar tahribata yol açmasının ana nedenini İstanbul'un mahalle dokusunun eski zamanlarda bitişik nizam ahşap evlerden oluşması olarak belirtiyor. Yangınların kentte bu kadar yıkıcı etkileri olmasında diğer bir nedenin ısınma ihtiyacı olduğunu söyleyen Köse, "Evlerde odun kullanılan mangallar vardı. En ufak bir dikkatsizlik ya da bir sarsıntıda közler dağılıp yangına sebebiyet veriyordu" diyor.
Cibali başta olmak üzere Haliç kıyılarında 19. yüzyıl sonlarında gemi sanayinin olduğunu belirten Köse, "Bu yerlerde gemilere zift çekiliyordu. Zift oldukça yanıcı bir madde. En ufak bir kıvılcımda yangına sebebiyet veriyor" diye belirtiyor. Köse bu yüzden yangınların genellikle Cibali'den başladığını ifade ederken İstanbul'un şiddetli rüzgarları ile yayıldığını dile getiriyor. Köse 20. yüzyıl ile apartmanlaşma ve betonlaşma ile şehri küle döndüren büyük yangınların artık görülmediğini sözlerine ekliyor.
18. VE 19. YÜZYIL YANGINLARI
Bu tarihten sonra 1692 ve 1729 tarihlerinde önemli sayılabilecek yangınlar gören İstanbul, bir diğer büyük felaketini 6 Temmuz 1756 gecesi yaşadı. İstanbul'un Cibali semtindeki surların hemen dışında başlayan yangın, surları aşıp birkaç kola ayrıldı. Bu yangın 18. yüzyılın ilk büyük yangını olurken, tarihi yarımadanın 3'te biri kül oldu. Çeşitli kaynaklara göre 30 bin ila 77 bin ev, konak ve saray yangında harap oldu.
18. yüzyılın bir diğer önemli yangınları ise 22 Ağustos 1782 tarihinde yaşandı. İstanbul'un 3'te ikisini küle çeviren yangından Aksaray, Cerrahpaşa, Avretpazarı, Molla Gürani, Koca Mustafa Paşa, Topkapı, Mevlanakapı, Narlıkapı, Samatya, Silivrikapı ve Yedikule semtleri ciddi şekilde zarar gördü. 3 gün süren yangın sonucu çeşitli kaynaklara göre 20 bin ila 80 bin arasında ev ve dükkan kül oldu.
1826 yangınının tarihi bir önemi bulunuyor. O tarihe kadar İstanbul'daki yangınlara yeniçerilerden oluşan tulumbacılar müdahale ediyordu. Ancak Yeniçeri Ocağı, Padişah 2. Mahmud tarafından aynı yıl kaldırılınca, yangınlara müdahale edecek birim de ortadan kalkmış oldu. 2 Ağustos 1826 tarihinde Fatih'in Hocapaşa semtinde çıkan yangın, tarihte 'Büyük Hocapaşa Yangını' olarak da anılmakta. Yangına müdahale edecek tulumbacıların olmaması nedeniyle yaklaşık 36 saat süren yangın, İstanbul'da çok büyük hasara yol açtı.
5 Haziran 1870 yılında çıkan yangın, bu sefer Haliç'in diğer kıyısını etkiledi. 'Büyük Beyoğlu Yangını' olarak bilinen yangında bugünkü Beyoğlu, Galata ve Karaköy semtleri tamamen yandı. Bir evde başlayan yangın bir kaç kola ayrıldı. Bir kolu günümüzdeki Taksim meydanına doğru ilerlerken diğer bir kol Galatasaray Lisesi'nin olduğu kısma ilerledi.
20. yüzyılın başında 1908 Çırçır, 1911 Babıali ve 1918 Yavuz Selim yangınları da büyük afetler arasında yer alıyor.
Ek Kaynaklar: 1660 Büyük İstanbul Yangını (Kenan Yıldız, 2017), İBB, 1782 İstanbul Yangını (Kenan Yıldız, 2014), 1756 İstanbul Yangını (Fatih Köse, 2019), İstanbul'un Ateşle İmtihanı (Ömer Ersin Erdoğan, 2014)
Kaynak: Web Özel