Prof. Dr. Görür'den İstanbul depremi çağrısı: "Devlet ve belediye kol kola gelse bu sorun çözülür"
Prof. Dr. Naci Görür, Haber Global'de Buket Aydın ile Yüz Yüze programında, depreme dair merak edilen soruları yanıtladı. Prof. Dr. Görür, İstanbul depremine karşı "Devlet, belediye ile kol kola gelse halkı içine alarak bu sorun çözülür." görüşünde bulundu.
Haber Global ekranlarında yayınlanan "Buket Aydın ile Yüz Yüze" programının bu hafta konuğu deprem ve deniz jeolojisi uzmanı, Bilim Akademisi üyesi Prof. Dr. Naci Görür oldu.
Buket Aydın, depreme dair izleyicilerin merak ettiği konuları Prof. Dr. Görür'e canlı yayında sordu.
Prof. Dr. Görür'ün açıklamalarından satır başları:
İSTANBUL DEPREMİ OLACAK MI?
-Şimdi öyle bir tartışma yok. Beni ilgilendirmiyor. Araştırmaya dayalı olarak bu konu üzerinde yazan uluslararası tartışmaların vardığı nokta Marmara'da bir depremin beklendiği, tarihinde de deprem çoktur. Bizans ve Osmanlı tarihinde görülür. Deprem olacak dediğimiz zaman Türk tarafında bunun araştırmalarını yapan olarak söylüyorum, bizim kadar inceleyen bir ekip de yok. Sadece Türkler değil, İtalyanlar, Fransızlar, Japonlar söylüyor.
"ASTROLOJİ BİLİM DEĞİL, CİDDİYE ALMAYIZ"
-Astroloji bilim değil, ciddiye almayız. Fikirlerini dinlediğimiz bir kitle değil. Dikkat çekme, kendini tanıtma gibi bir takım düşünceye vesile oldu. Twitter'da bile herhangi bir insan deprem ile ilgili konuşuyor. Falcılık yapıyor. Bir oyun oynamaya bu işi dönüştürdüler. Önüne gelen konuşuyor. Yer bilimleri böyle gayrı ciddi olamaz. Üzerinde bahis oynanacak bir konu değil. İnsanları gereksiz yere strese sokuyor. Önemli bir kısım, bilim adamının söylediğinden çok fısıltı halinde yayılanlara itibar ediyor. Bunlar son derece hoş olmayan şeyler, hassas olmak lazım. Bilimin sesine kulak vermek lazımdır. Halk bunlara dikkat etmelidir. Bu coğrafyanın değişmeyecek kaderi, deprem konusu 13,6 milyon sene önce olmuş. O zamandan beri olmuş. Olmaya devam edecek, bilimin ışığı altında çözmemiz gerekir.
"TÜM ÜLKELER BU DEPREM GERÇEĞİNE ÖNLEM ALIYOR"
-Deprem beklentisi, bütün uluslararası bilim camiasında mevcut, bu konuda konferanslar veriliyor. Tüm ülkeler bu deprem gerçeğine önlem alıyor. Diğer depremleri kestirmek için bu depremi izlemek sureti ile belirtiler bulup geliştirmeye çalışıyorlar. Marmara'da beklenen deprem hakkında yazılan yazıların büyük bir çoğunluğu yabancılara aittir. Biz söylüyoruz diye addetmesinler. Güneydoğu'da gerçekleşen depremi de biz yıllarca raporlar halinde ilgili kuruluşlara bildirdik. Buna rağmen önlem alamadık. 50 bin insanımızı bir gecede gömdük. Bu iş oyun oynamak veya siyasetçinin kendine göre meseleler oluşturacağı bir durum değil. Türkiye'nin en önemli konusu, ekonomik ve siyasi bağımsızlığını ilgilendiren bir konudur.
"HALKIN RANTSAL DÖNÜŞÜM DEMESİ BENCE DE DOĞRU"
-İstanbul'un durumunu iyi görmüyorum. Kentsel dönüşüm lafı yanlış. Bir yeri spor kentine dönüştürebilirsiniz. Amacınıza bağlı, deprem odaklı kenti geliştirmek istiyorsanız tuttuğumuz yol çok doğru değil. Yeni bina veya güçlendirmeye kentsel dönüşüm deniyor. Bu daha çok müteahhitlik projesi gibi oluyor. Bu gün Güneydoğu'ya dönün bakın, kanalizasyon içme suyuna karışmış, hastalıklar ve çevre kirliliği devam ediyor. Hastaneler vve okullar yok. Sizin eviniz sağlam, yaşayabilecek misiniz? Yapı stokunu güçlendirmeyi de küçümsememek lazım ama bir kenti dirençli yapmanın amacı kentin minimum hasar alması ve deprem sonrası yaşamın devam etmesi demektir. Bizde ise hemen müteahhitlik projesi olarak görülüyor. En çok Bağdat Caddesi dönüştürüldü. Halkın buna rantsal dönüşüm demesi bence de doğru bir teşhis, o kentin bileşenlerini deprem gelmeden çalışıp, deprem gelmeden zafiyetleri gidermek ile mümkündür. Bu bileşenleri deprem gelmeden inceler ve deprem dirençli hale getirirseniz size minimum zarar ya gelir ya da gelmez.
-Kentlerimizi depreme dirençli yapmak için gereken her şeyimiz var, bir şeyimiz yok o da siyasi irade. Bakanlık gibi iradeye sahip kendi bütçesi, insanı ve hedefi olan, meclise ve hükümete hesap veren Afet Bakanlığı olur. Yerel yönetim ile işbirliği içinde çözülür. Yoksa yapamayız.
"İSTANBUL DEPREME HAZIR DEĞİL"
-6 Şubat depremlerini öğrendiğim zaman 5 saat evden çıkamadım. Ağladım, göz göre öldüler. Bir yerel yönetim ile hükümet ancak birlikte olur ve halkı içine alırsa kenti hazırlayabilirler. Bir kenti depreme hazırlamak için hükümeti de yerel yönetimi de halkı da kol kola çalışacak. Seferberlik havası olacak. Bu olmadı. İstanbul depreme hazır değil. Halkın el koyması lazım, mülkün sahibi halktır. Her şeyin sahibidir. Başkası sahip olursa olmaz, faşizm olur. Halkımız hangi partiyi istiyorsa oyunu ona versin. Oy vereceğin partiye ciddi depreme hazırlık, plan ve program beklediğini belirtmelidir. Daha önce de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gördük. Her gün anket yapılıyor. Ona göre çözüm paketleri sunuluyor.
"MARMARA'DA SANAYİNİN ÇARKLARI DURUR"
-Marmara'da sanayinin çarkları durur. Türkiye'de ekonomik olarak bağımsızlığını yitirir. Ekonomik bağımsızlığını yitirince siyasi bağımsızlığını da yitirir. Gerçek beka meselesi budur. Cumhurbaşkanımızın bir lafını paylaşmak isterim. Dünya Bankası borç istemiş, verin dedim. Bugün borç alan, yarın talimat alır. Marmara depreminden sonra talimat mı alacağız? İstanbul'da nüfus ve bina yoğunluğu daha fazla, binaların yüzde 60'ı deprem hizmeti görmemiş. Demiri, betonu, kumu başka afla arınmış bir yapıdır. Beklediğimiz depremde kayıp daha fazla olur. Ulaşım, yerleşim olmaz. Sizi kurtaracak güçler bile gelmekte zorlanır. Bu işin şakası yok. Ekonomi çöker. Kanalizasyon ve içme suyuna hasar olur.
"YAPACAĞIMIZ İŞ GERÇEKTEN ZOR DEĞİL"
-Yapacağımız iş gerçekten zor değil. Önce yönetim sistemini depreme hazır hale getireceğiz. Hükümet ön hazırlık yapmalı, İstanbul için çıktı. Tüm Türkiye için çıkmalıydı. Halkı korkuttu. "Parası olmayan tapusuna ortak olacak" endişesi ortaya çıktı. Mikro bölgeleme çalışması yapılmalıdır. Yer altını bilmeden üstüne yapı yapmak sağlıklı değildir. Deprem sırasında yerin yapısı nasıl oluyor bilmek gerekir. Depremde nerelerden hızlı geçer, yeri deforme eder bilmelidir. Şimdi öyle değil, siyaset karar verdi. "10 katlı bina yapalım" yer uygun mu belirli değil. Bakanlık kurulacak, bir de fon oluşturulacak. Vatandaş bankaya müracaat edecek. Dediğim sistemde bankalar düşük faiz ve uzun kredilerle başarabilecek. Vatandaşta tapusunu ipoteğini gösterecek. Kurulan fon Merkez Bankası güvencesi altında olacak ve bu fon yatırımcılara sunulacak. Bu güvenceler ile para haydi haydi verilir. Hükümet ciddi bir şekilde planlayacak. Bakanlık ile hallederiz.
"DEPREM FARKINDALIĞI VERECEKSİN"
-İstanbul'un büyümesi mikro bölgeleme verilerine dayatılmalı, halkın istemesi ve iyi niyetli bir hükümetle yapılır. Halkı eğiteceksin. Deprem farkındalığı vereceksin. Yoksa kenti hazırlayamazsın. Belediye görmediği anda kaçak kat çıkar, kolon keser. İmar hakkı için bastırır. Çıkınca ölümünü hazırlayan şeylere düğün bayram eder. Rezerv alanı diyerek yeni yapılar ile yapı yoğunluğunu arttırmayacaksın.
"DEVLET, BELEDİYE İLE KOL KOLA GELSE HALKI İÇİNE ALARAK BU SORUN ÇÖZÜLÜR"
-Çevre, ekosistem sağlıklı yaşam koşullarıdır. Biz bunun için ne yapıyoruz? Güneydoğu'da binlerce ton atık çıktı. Gömdük. İstanbul'da 100 milyonlarca ton olacak. Bu atığı bertaraf edecek planınız var mı? Bunları nereye koyacaksın? Türk milletinin bu bölgede yaşamını yok edersiniz. Denizde oksijen tükeniyor. Denize mi koyacaksınız? Şimdiden planlama şarttır. Üzerine örterek, membranlayarak oluşturulabilir. Bunlar için hazırlık lazım. Çok mu gizli yapılıyor? Yapıldığı söylense rahatlasak olmaz mı? Gece rahat uyuruz. Su ve kanalizasyon depreme dayanıklı mı? Ticaretin durduğu bir Türkiye'de ne olur? Felaket olur. Bu söylediklerimiz zor değil. Devlet, belediye ile kol kola gelse halkı içine alarak bu sorun çözülür.
"BENİ SİYASETE BAĞLAMAYIN"
-İlgi çekmek için yapılmış. Ben Elazığlıyım. O da hemşerim. Benden bilgi isteniyorsa hangi partiden başvursalar memnuniyetle o işi yapıyorum. Yardıma bilgiye kim ihtiyaç duyuyorsa amadeyim. Bugün İmamoğlu olur, yarın Kurum olur. Muharrem İnce ve Ali Babacan ile de konuştum. Ben siyaset üstü kalayım. Bana bir çok teklif oldu. Başkan adaylığı ve vekillik için, ben siyaset üstü olmak istediğimi söylerim. Hiç siyasete bakmadan deprem dirençli kentler oluşturalım. Öyle olsun istiyorum. "Beni siyasete bağlamayın." dedim. Onlar da hoş gördüler.
GÜNEYDOĞU BÖLGESİNDE DEPREM OLUR MU?
-Malatya'dan Hatay'a kadar çok önemli kesimi kırıldı. Uzun dönem afet niteliğinde büyük deprem oluşmaz ancak bazı graben fayları var. Fakat yaşları itibari ile yavaş faylardır. Büyük deprem 500 sene beklemiyoruz. Doğu Anadolu fayının hareketinin 7 ve üstü deprem stresi oluşturması için 500 yıl gerekiyor. Sözünü ettiğim fayın kırılmamış kesimleri de bir süre sonra kırılıyor. Artçı deprem diyoruz. O bölgede yaklaşık 1-1,5 sene deprem hissedeceğiz. Doğu Anadolu fayında Bingöl ve Karlıova bölgesi hariç büyük depremlerden uzağız. Kırılmamış yerler varsa kırılacaklardır.
TUNCELİ UYARISI
-Erzincan-Karlıova arasını bekliyoruz. Bu fay deprem üretirse 7,4'e kadar çıkabilir. Tunceli'ye uzak değil. Batıdan da aktif bir fayla çevrilidir. Ovacık fayı, yavaş hareket ederek deprem üretiyor. Tunceli'nin hemen güneyinde Nazimiye fayı var. Dört taraftan fay ile çevrilidir. Yedisu fayı özellikle endişe konumundadır. Eli kulağında, şakası yok. Zaman olarak kesin konuşamıyoruz. Tekerrür periyodunu bilemiyoruz. MTA'yı (Maden Tetkik Arama) bunu tespit etmeye memur edin. Bilimin faydası, yerbilimcinin varoluş nedeni budur.
-İzmir Yarımadası'nda 14 fay vardır. Görece yavaş, bazısı canlı faylardır. İzmir fayının harekete geçebileceğini söylüyoruz. 9 Eylül gibi üniversiteler ciddi çalışmalar yapıyorlar.
Kaynak: Haber Global TV