Oyuncak dünyası dönüşüyor: Down sendromlu ve protez bacaklı bebekler | 'Kendilerine benzeyenleri görmek...'
Çocukların dünyasında artık down sendromlu, diş teli kullanan ya da protez bacaklı bebekler var. Uzmanlara göre, kendilerine benzeyen bebekleri görmek, çocuklara daha iyi hissettiriyor. Peki, pedagojik açıdan iyi bir oyuncak hangi özellikleri taşımalı? Oyuncaklar daima eğitici mi olmalı?
Özel durumları olan çocuklar, son yıllarda kendilerine benzeyen oyuncak bebekler sayesinde daha iyi hissediyor ve farklı olduklarını daha az düşünüyor. Daha önce tekerlekli sandalye kullanan ve protez bacağa sahip bebekler üretilmişti. Oyuncak bebeklerdeki bu dönüşüm ise, gözlük ve diş teli kullanan bebeklerin piyasaya sürülmesiyle başlamıştı.
Son olarak, bir oyuncak firmasının ilk down sendromlu bebeği tanıtması da gözleri yine bu alana çevirdi. Peki, bu durum çocukların dünyasında ne anlama geliyor? Ve pedagojik açıdan faydalı oyuncak nasıl olur, yani bir çocuğa hediye alırken neleri göz önünde bulundurmamız gerekiyor? Diğer yandan, çocuklara cinsiyetlerine göre oyuncak vermek doğru mu?
'BENİM GİBİ BEBEKLER VAR' ALGISI YARATIYOR'
Pedagog Elda Tatlı, "Mesela, down sendromlu bir çocuk, diğer bebeklerle oynadığında kendini yetersiz hissedebilir; o nedenle down sendromlu oyuncak bebeklerin olması, çocukta 'benim gibi bebekler de var' algısı yaratır" demekte. Çocukların kendilerini topluma daha ait ve toplumun bir parçası olarak hissetmesinin önemine işaret eden Tatlı, fizyolojik ve benzeri rahatsızlıkları olan oyuncak bebeklerin oyuncak endüstrisine dahil edilmelerinin olumlu bir hareket olduğunu belirtiyor.
Tatlı, oyuncak dünyasının bugüne dek bebekleri ince, zayıf, uzun saçlı olarak empoze ettiğini ve bunun da çocukların dünyasına "kusursuz ve güzelliğinle ön planda olmalısın" mesajı verdiğini söylüyor. Tatlı, "Tüm çocuklar zayıf ya da uzun saçlı değil, böyle olmak zorunda da değil. Ama bu oyuncaklar, çocukların güzellik algısının idealize edilmesine ve yüceleştirmesine neden olmakta" diyor.
'KÖTÜ İMAJ YARATILMASINI ENGELLER'
Çocuk ve ergen psikoloğu Aynur Sayım ise, down sendromlu bebeklerin üretilmesini çocukların farklılıklarına dair olumlu bir hareket olarak değerlendiriyor. Çocukların 3-4 yaşlarından itibaren bireysel olarak farklılıklarını algılamaya başladıklarının altını çizen Sayım, bu sürecin sağlıklı geçebilmesi için özel durumu olan çocuğa durumunun anlatılması gerektiğini kaydediyor.
Sayım, "Sosyal fobi ve psikodrama çalışmalarında, çocuk benim gibi bebekler var diyerek rahatlayabiliyor, iyi hissediyor ve becerilerini ilerletebiliyor. Kendi farklılıklarını bebeklerde görmek, ayrıştırma ile ilgili kötü bir imaj yaratmasını engeller" demekte.
"Bir farklılık olduğu kesin ama bu eksiklik olarak sunulmuyor" diyen Sayım, pedagojik açıdan çocuğun gelişimine en uygun oyuncak seçiminde tercih ve yaşa dikkat edilmesi uyarısında bulunuyor.
'ÖNEMLİ OLAN HAYATI DENEYİMLETECEK OYUNCAKLAR'
"Önemli olan popülaritesi olan oyuncaklar değil, hayatını deneyimlemesini sağlayacak oyuncaklar. Temizlik kovası, ütü masası olabilir" diyen Elda Tatlı da oyuncakların fiyatlarına bakarak çocukların hayatına sağlayacakları katkının anlaşılamayacağı görüşünde.
Çocuklara sürekli marka oyuncaklar almanın onları bağımlı hale getirebileceği noktasında endişelerini anlatan Tatlı, "Bu, çocukta ruhsal doyumsuzluk yaratabilir ve ucuz markalardan tatmin olmayabilir. Ayrıca, cinsiyete göre de oyuncak seçilmemeli, hayatı deneyimlemesini sağlayacak oyuncaklar tercih edilmeli" diyerek, açıklamalarını sonlandırıyor.
Ebeveynlerin kafasını karıştıran bir nokta da oyuncakların daima eğitici olup olmaması gerektiği... Ayrıca 'Pahalı oyuncak iyidir' gibi bir anlayış da söz konusu. Aynur Sayım bu sorulara verdiği yanıtlarda, çocukların ilk bir yıl ses çıkaran oyuncaklar, sonraki yaşlarda ise farklı geometrik desenler ve el becerilerine yönelik oyuncaklar oynaması gerektiğine vurgu yapıyor.
Her oyuncağın eğitici olmak zorunda olmadığını aktaran Sayım, "Aileler burada dengeyi kaçırabiliyor. Çocuk hayatı da prova edecek, iletişimi, eğlenmeyi de öğrenecek" ifadelerine yer veriyor. Sayım, pahalı oyuncaklarla ilgili değerlendirmesinde ise, "Özellikle ebeveyni ayrı olan çocuklar bunu bir ilgi aracı olarak kullanabiliyor. Bazı çocuklar, babama en pahalısını aldırmalıyım çünkü ilgisizliğinin bedeli olmalı düşüncesinde olabiliyor" demekte.
Kaynak: Web Özel