Kirlenmek gerçekten güzel mi? 'Aman dur, yapma, dokunma, elleme...'
Günümüzde ebeveynler çocukların, kirlenmesine pek müsaade etmiyor. Uzmanlara göre bu tutum doğru değil. Dozunda olmak kaydı ile kirlenmenin güçlü bir bağışıklık sisteminden özgüvene kadar pek çok faydası var.
Çocukları, özellikle de bebekleri temiz tutmak neredeyse imkansız. Bazen yemeklerini masaya döküp oradan yiyerek eğleniyorlar, bazen parkta kumların üzerinde yuvarlanarak, bazen de yağmurda biriken suların üzerine atlayarak... Çocukların bu tür hareketlerini afacanlık olarak yorumluyor olabilirsiniz ancak kirlenmek hem bağışıklık sistemlerine, hem kas güçlerine, hem özgüvenlerine hem de sosyalliklerine olumlu etki yapıyor.
Çocuklar her geçen gün daha az sokakta oynuyor. Hem kentleşme, hem de bilgisayar oyunları çocukların evde geçirdikleri vakti artırıyor. Ancak özellikle bebeklerin etraflarındaki mikroplarla ve virüslerle bir nebze temas kurmaları ve çevrelerini keşfetmeleri ileriki yaşları için büyük önem taşıyor.
HİJYEN ABARTISI
Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Sevil Bilir, “Günümüz şartlarında bazı ailelerde hijyen abartılıyor ve çocuklar gereğinden fazla korunuyor” ifadelerine yer veriyor.
Bu nedenle çocukların hem eski kuşaklara göre alerjik hastalıklara daha çok meyilli olduğuna hem de fiziksel ve sosyal gelişimlerinin geride kaldığına işaret eden Bilir, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Çocuk parka salınmıyor, dışarıda toprağa, çimene değmesine izin verilmiyor veya evde çok korunuyor. O nedenle elini kolunu incitmeden büyüyor ve okula geçtiğinde fiziksel aktivitelerde zorlanıyor. Sürekli korunduğu için de anksiyetesi artıyor.”
Bilir, çocukların doğadaki mikroplarla bir ölçüde haşır neşir olması ve onları tanıyarak büyümesi gerektiğinin altını çizerek, bebeklik döneminde gerektiğinden daha az mikropla karşılaşan çocukların bağışıklık sistemlerinin geri kaldığına değiniyor ve “Bu da okula başladığında bağışıklık sisteminin daha da zorlanmasına neden oluyor” diyor.
Çocukların mikropla temas etmesi önemli ancak bunda bir sınır olmalı mı?
“Evet tabii yerde bulduklarını ağzına atacak, elini yere sürüp sonra ağzına götürecek, çünkü bunlar hayatın bir parçası” şeklinde konuşan Bilir, bu sınırın çok net çizgileri bulunmadığını ama çocuğun etraftaki bakterilerle ve virüslerle bir parça temas etmesinin zannettiğimiz kadar korkunç bir şey olmadığını dile getiriyor.
'YERİ DETERJANLA SİLMEK, KİRDEN KÖTÜ'
Ayrıca emekleyen bebek olan bir evde yerlerin parfümlü deterjanlarla silinmesinin kirli olmasından daha kötü olduğunu kaydeden Bilir, “Çocuğun o kimyasallara temas etmesindense bakterilere temas etmesi daha iyi” diye konuşuyor. Bilir ayrıca, emekleyen bebeklerin olduğu evde yerlerin duru ya da sirkeli suyla temizlenmesini öneriyor.
ÖZGÜVEN VURGUSU
Çocuk ve Genç Psikiyatristi Doç. Dr. Veysi Çeri ise, çocukları fiziksel bir tehlikeye sokmayan her türlü şeyi yapabilmesine olanak tanımak gerektiğini belirtiyor. Çeri, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Çocuğun özgürce bu tür şeyler yapabilmesi onun duygusal ve sosyal açıdan, ayrıca özgüven ve bağımsızlaşma açısından daha rahat hissetmesini, karar verirken daha az tereddüt yaşamasını sağlar. Çamurla oynaması çocuk için bir risk teşkil etmez."
Çocukların engellendiği sürece kendine güvenmemeye, duygularına, isteklerine kulak vermeyen, sürekli kendi kendini yasaklayan birine dönüşebileceğini kaydeden Çeri, bu konudaki değerlendirmesini şöyle sürdürüyor:
“Bizler aslında her yaşta anne-babamızın sesini ya da uyarılarını kişiliğimizin bir parçası haline getiririz. İç ses dediğimiz şey aslında büyük oranda anne-babamlarımızın bize küçük yaşlarda yönlendirmiş olduğu komutlardır. Sürekli bize 'aman yapma, etme, hasta olursun, düşersin' diyen bir anne-baba varlığında, bizler yarın öbür gün hiçbir şey yapmamaya kodlanıyoruz.”
'MÜDAHALE YARATICILIĞI ETKİLER'
Veysi Çeri, ayrıca 2-6 yaş arasında yaratıcılığın geliştiğine işaret ederek, bu dönemde yapılan müdahalenin ileride yaratıcılığı olumsuz etkileyeceği kanaatinde.
Çeri, “Bu dönemde bir şeyleri özgürce kurcalaması, herhangi bir şeyden çekinmeden bir şeylerle oynaması ve bunları yaparken rahat hissetmesi yaratıcılıklarını geliştirir. Tabii bunları yaparken başına kötü bir şeyin gelmemesi önemli. Keşfettiği sırada bir kaza geçirmesi çocuğun yaratıcılığını bir miktar kötü etkileyebilir” ifadelerine yer veriyor.
Bu tür faaliyetlerde 'yapma, etme, kirlenirsin, aman yavrum öyle yapma” gibi koruyucu tutumların çocuğun inceleme-araştırma kapasitesini ciddi şekilde sekteye uğratacağını dile getirerek, “Bir süre sonra çocuk hiçbir şeyi merak etmemeye başlar. Çocuğun bu dönemde karşılaştığı tavırlar ileride yaratıcı ya da içine kapalı, yeniliğe açık olmayan bir kişi olmasını etkiler” demekte.
Kaynak: Web Özel