Kaçacak yer kalmadı mı? Tsunami kaçış alanları bina yanları
İstanbul'da olası büyük Marmara depreminin ardından meydana gelmesi beklenen tsunami dalgalarına yönelik uyarılar mevcut. Afet anında insanların kaçması gerektiği yönü gösteren bu tabelaların konumları dikkat çekiyor. Çünkü tsunami sırasında tabelaların gösterdiği yöne kaçmak pek mümkün değil.
Olası büyük Marmara depremiyle birlikte gündeme gelen bir konu da depremden sonra oluşacak tsunami dalgaları. Tsunami dalgalarının İstanbul kıyıları ile kıyı bandındaki bazı yapıları etkileyeceği yönünde uyarılar mevcut. Farklı senaryolar gündeme getirilse de, ortak görüş; 7.2 ve üzeri bir depremde İstanbul'un güney kıyılarını vuracak dalga boyunun 2 ile 4 metreye ulaşacağı yönünde. Avrupa Yakası'nda Fatih, Zeytinburnu, Avcılar, Büyükçekmece, Küçükçekmece ve Silivri, Anadolu Yakası'nda ise Maltepe, Kadıköy, Kartal sahil bandı, tsunami riski altındaki yerleşim alanları olarak öne çıkan başlıca yerler...
Örneğin İstanbul'un kalbi sayılan Fatih ilçesindeki tsunamiye bağlı riskler Tsunami Risk Analizi ve Eylem Planı kitapçığında açıkça belirtilirken Cerrahpaşa, Aksaray ve Katip Kasım mahallelerindeki bazı yapıları su basma riski, sırasıyla yüzde 46.1, yüzde 44.6 ve yüzde 44.4 olarak sıralanıyor. Silivri de ise 50 bin 572 yapıdan 3 bin 545’inin depremle oluşacak tsunami nedeniyle suyla teması olacağı uyarısı yapılıyor.
BEŞİKTAŞ'TAKİ TABELALAR DİKKAT ÇEKİYOR
Büyükçekmece’de hayata geçirilen pilot uygulama kapsamında, tsunami oluşması ihtimaline karşı toplam 32 bilgilendirme, tahliye yolu ve güvenli bölgelere yönlendirici tabelalar yerleştirildi. Ancak olası büyük depreme bağlı tsunami riskine karşı vatandaşları bilinçlendirme için hayata geçirilen "tsunami uyarı tabelalarının" olduğu bazı noktalar ise uzmanlar tarafından güvenli bulunmuyor. Çünkü bu tahliye yollarının üzerinde olduğu sokakların darlığı ve etrafındaki binaların deprem sırasındaki olası durumu endişe yaratıyor.
Tsunami uyarı tabelaları arasında en çarpıcı örneğin olduğu yerlerin başında Beşiktaş geliyor. Barbaros Bulvarı'nın Zincirlikuyu istikametine giden giriş kısmında bulunan ve tsunamiden kaçış alanı olarak gösterilen cadde 50 yıllık binaların olduğu bir hat olarak dikkat çekiyor.
Benzer durum Kabataş'taki uyarı tabelası için de geçerli. Söz konusu tabelada Mebusan Yokuşu kaçış noktası olarak gösterilirken, her iki yanı eski yapılarla dolu olan caddedeki binaların depremin şiddetine karşı nasıl direnç göstereceği ise bilinmiyor.
Boğaz Hattı'ndaki Bebek İnşirah Caddesi, Arnavutköy Vezirköşkü ile Üvez Sokak'a konulan kaçış tabelaları da daracık ve her iki yanı konutlarla çevrili istikametleri gösteriyor.
'YETERLİ ALTERNATİF OLMAYINCA...'
Şehir Plancı Erhan Demirdizen, başta Beşiktaş ve Tarihi Yarımada'nın kıyı bandı olmak üzere boş ve yeşil alan konusunda alternatiflerin kısıtlı olduğuna değinerek, şunları söyledi:
"Kaçış yönünü gösteren tabelalar muhtemelen yükselti kotlarına göre belirlenmiştir. Beşiktaş'ta veya diğer yerlerde farklı alternatif olmayınca mecburen bu tür yönlendirme oluyor. Alternatifsizliğin nedeni ise yıllar içinde oluşan hormonlu yapılaşma. Oysa ki kaçış yolları açık alanlara çıkmalı."
Afet Uzmanı Kubilay Kaptan ise, İstanbul'un tsunamiden okyanus kıyısı kentler gibi etkilenmeyeceğini belirtiyor ancak tabelaların gösterdiği kaçış yönlerinin göstermelik olduğunu ifade ediyor.
Deprem Bilimci Prof. Dr. Ahmet Ercan da özellikle Cankurtaran sahilinden hem Beşiktaş'a, hem de Cankurtaran'dan Bakırköy'e uzanan hat boyunca eski yapılar olduğunu belirtirken, "Tsunami kaçış alanlarının eski binaların olduğu sokakları göstermesi risk yaratır. Düzensiz yapılaşmanın da bu görüntülerin oluşmasında etkisi var" görüşlerini sıraladı.
Olası Marmara Depremi’nin büyüklüğü ve tsunami etkisi tartışılırken, Marmara’daki son verilere ilişkin bilgileri sorduğumuz Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Doç. Dr. Doğan Kalafat, "Marmara’da yapılan son verilerin analizine göre şu an için herhangi anormal fay davranışı söz konusu değil" diye konuştu.
Doğu batı uzantılı olarak denizin içinden geçen fayın hazırlık safhasında olduğuna da değinen Doç. Dr. Kalafat, bölgenin sismik boşluk olarak tanımlanabileceğini söyledi.
Zamanın çok iyi kullanılması gerekliliğinin altını çizen Doç. Dr. Kalafat, “İstanbul, Tekirdağ başta olmak üzere Marmara Denizi'ne kıyısı bulunan şehirlerimizdeki depreme dayanıksız yapı stoğunun rehabilite edilmesi ve depreme dirençli şehirleri zaman kaybetmeden inşa etmemiz gerekir" ifadelerini kullandı.
Kaynak: Web Özel