'Gözümün önünde uçaklar bir bölgeye 4 kere su attı, yine yanmaya başladı'

'Gözümün önünde uçaklar bir bölgeye 4 kere su attı, yine yanmaya başladı'

Haber Global muhabiri Umut Erol yangın bölgesinde yaşanan dayanışmayı, ekiplerin özverili mücadelesini ve alevler arasında kaldığı anları, içinde bulunduğu otomobilin alevlerin içinden geçtiği yolculuğu kaleme aldı.

✍️İZLENİM/UMUT EROL-HABER GLOBAL

Yangının başladığı gün Manavgat’a gittim. İlk vardığım yer Kalemler Köyü idi ve tablo gerçekten kötüydü. Köy tamamen yanmıştı ve ben oradayken de yangın tüm hızı ile devam ediyordu. Orada canlı yayın gerçekleştirdikten sonra şunu düşündüm; 'insanların sadece emekleri, anıları her şeyleri yandı.' Ağlayan insanlar gördüm, empati yapmaya çalıştım.

Konuştuğum bir köylü, “Tarladan ürünü kaldırdım buraya getirdim. Şimdi ne ürünüm var ne de evim var. Her şey küle döndü” demişti. Düşünün kocaman bir köy haritadan silinmişti. Ortada öyle bir manzara vardı. Her yer ateş, gri ve dumandı.

Köylüler canla başka seralarını kurtarmaya çalışıyorlardı, seraların olduğu bölgelerdeki çam ağaçları 20-30 metrelik alev toplarına dönüyordu.

ALEVLER 100 METRE ÖTEMİZE GELDİ

İkinci gün Oymapınar tarafından alevler Bucak Şeyhler Köyü’ne doğru geliyordu ve köy tahliye edildi. Güvenli olduğunu düşünerek yayına başladık ancak alevler saniyeler içerisinde 100 metre ötemize kadar geldi. Cehennem gibi bir ortamın içine düştük. Alevlerin sıcağını hissettik. Ağlayan feryat eden insanlara tanık olduk. 

Manavgat şehir merkezine 30-40 kilometre uzaklıkla tüm yol boyunca yanmış bir orman gördüm.

Üçüncü gün Marmaris’e geçtim, Hisarönü yangınına doğru gittik. İnsanlar traktörlerine taktıkları tankerlerle yangına müdahale etmeye çalışıyorlardı.

Dalaman Havalimanı’nda yangına havadan müdahale eden ekiplerin yanına gittik. Ekipler sabah erken saatlerde brifing aldıktan sonra hemen havalanıyorlardı. Türkiye’ye yardım için Azerbaycan’dan gelen bir helikoptere bindik, çok yoğun bir tempoda çalışıyorlardı. (Görüntüsü aşağıda?)

O MANZARAYI ANLATMAM ÇOK GÜÇ

Daha sonra Köyceğiz tarafından alevlerin yerleşim yerine doğru geldiği bölgeye gittik. O bölgede yangına müdahale eden Azerbaycanlı yangın ekibine ulaştık. Ekiple birlikte 6 kilometre yol yürüdük. 

O gün Köyceğiz’de 5-6 kez arabayla alevlerin arasından geçtik. Tam dinlenmek için otele dönüyorduk ki ‘termik santral yanıyor’ haberi geldi ve bir anda Ören’e doğru yola çıktık. Yolda 10-15 kilometre boyunca araç kuyruğu vardı. Ören boşaltılıyordu. Herkesin çıkıp canını kurtarmak için kaçtığı yere sen kendi isteğinle gidiyorsun. Çünkü oradan haber çıkarıp insanları bilgilendirmen gerekiyor. Herkes haber bekliyor.

Ören’e vardığımızda manzara şuydu: 5 metre ötesi dumandan görülmüyordu. Termik santrale bakıyorum bahçesi yanıyor, kafamı ormanlık alana çeviriyorum orası da yanıyor. Kafamı ne tarafa çevirsem yanıyordu. Ekipler inanılmaz bir mücadele veriyordu yangını kontrol altına almak için.

SOĞUK SU ARIYORSUN

Günlerce burada çalışırken en çok dikkatimizi çeken şeylerden bir tanesi de şuydu, arazide inanılmaz bir efor sarf ediyorsun, susuyorsun sıcak bunaltıyor ve soğuk bir su bulmaya çalışıyorsun. İşte bu noktada inanılmaz bir örgütlenme var.

Gönüllüler var. Yangın bölgesine giden yolun sağında solunda kurdukları stantlarla da buzların içerisinde su, meyve suları, ayranlar ve yiyecekler var. Hemen istediğin kadar veriyor. Orada bulunma amaçları yangın bölgesinde çalışan insanlara yardımcı olmak. Bazı motorlu ekipler var. Onlarda alevlerin dibine kadar gidip oradaki ekiplere veriyor. Her gittiğimiz yerde bunu gördük.

Öyle enteresan anlar yaşadık ki ekipler nereye müdahale edeceklerini şaşırıyorlar. Bir noktada yetersiz kalıyor. Gözümün önünde uçaklar bir bölgeye 4 kere su attı. Üzerine helikopter geldi su boşalttı.

Karadan itfaiye ve tankerler su boşaltıp söndürdü. Aradan yarım saat geçti bir baktım orası yine alev alev yanmaya başladı. Böyle enteresan durumlar vardı.

DUMANDAN GÜNEŞİ GÖREMEDİK

Bir başka yerde gün boyunca bir dağ yanıyordu ve helikopterler sabahtan akşama kadar o bölgeye su döktü. Her 5 dakikada bir helikopter su döktü ama orası akşama kadar yanmaya devam etti. Çok inanılmaz ve zorlu şartlar var. Bazı noktalarda sanki volkan patlamış gibi bir manzara var. Gökyüzünden kül yağıyor. Sabah kalktığında dumandan güneşi göremiyorsunuz.

Türkiye'nin her yerinden insan buraya yardıma koşmuş durumda. Bursa'dan biri gelmiş ekiplerle hortum çekiyordu. Bakıyorsun İstanbul'dan, Kocaeli'nden, Ankara'dan Türkiye'nin çok farklı yerlerinden gelen gönüllüler var. Türkiye'nin dört bir yanından itfaiye ve yangın söndürme ekipleri var. Kendi aracının arkasına su, maske ve giyecek gibi eşyaları doldurup yardıma gelenler var. Böyle manzaralarla karşılaşıyoruz. Çok farklı siyasi görüşlerden, yaşam tarzından, kültürlerden insanlar yardıma gelmiş.