Yangında geçirdiğim 10 gün

✍️İZLENİM: MEHMET ALTUNIŞIK-HABER GLOBAL

Yangını televizyonlardan takip edenler devasa alev görüntüleri karşısında endişe ile beklerken bu yangına 10 gündür ilk elden tanıklık eden Haber Global Muhabiri Mehmet Altunışık yaşadıklarını Haber Global izleyicileri için kaleme aldı:

10 gündür bölgedeyim. Güvercinlik’ten başladık, Pina yarım adasına devam ettik oradan Marmaris’e geçtik, Armutalan, İçmeler, Turunç, Hisarönü, Dereözü, Bakır, Orhaniye ve Asparan’ı dolaştım.

20 yıla yakındır medyanın içindeyim ve çok orman yangınına tanıklık ettim. Bu seferkinin bir farkı vardı: Rüzgar. Ege’nin rüzgarı saniyeler içinde yön değiştirebiliyor. Bu itfaiyenin işini çok zorlaştırıyor. Bir noktada soğutma çalışmaları varken bir bakıyorsunuz Deli Mehmet ismi verilen rüzgarlar 1-2 saniye içinde yön değiştirmiş ve alevler başka bir yere sıçramış.

Arazi o kadar engebeli ki kara araçları bölgeye müdahale edemiyor. Kızılçam yaygın, saniyeler içinde tutuşuyor. Daha önce Kocaeli ve Çanakkale’de de büyük yangınlar takip etmiştim fakat burada evlerin ormanlık alanların çok içinde olması ekiplerin işini zorlaştırıyor.

İtfaiye ekipleri yerleşim yerlerinin güvenliğini aldıkları için zaman zaman ormandaki yangınlara müdahale edemeyebiliyor.

KARŞILAMA TAKTİĞİ

Bir de önceki yıllarda itfaiye ekipleri yangının karşısına kendileri bir yangın çıkarır ve bu ‘karşılama’ tekniği ile yangın kendiliğinden sönerdi. Burada itfaiye tam karşılama taktiğini uygularken rüzgar yön değiştiriyor ve karşılama noktasına doğru alevler gelmiyor.

Vatandaşlar çok iyi niyetle ekiplere yardım etmeye çalışıyor. Fakat aralarında bazı isimlerin de itfaiye ekiplerinin işini zorlaştırdığını belirteyim. Buraya gelip polis ve jandarma ile hırgür çıkaranlar da oluyor. Tabii ki genelleme yapmıyorum.

‘KENDİMİ TUTAMADIM’

Her ne kadar gazeteci olarak burada görevimi yapmaya çalışsam da bazen söndürme çalışmalarına bir gönüllü olarak katılma isteği doğuyor içimde. İşimiz muhabirlik olsa da insanız. Hatta bir canlı yayında dayanamadım alevlerin çok etkili olduğu bir anda canlı yayında hortumun çekilmesine yardım etmek zorunda kaldım, kendimi tutamadım. (Görüntüsü aşağıda?)

Kemerköy Termik Santralı’na doğru alevler yaklaşırken yangın bölgesinde olduğum günler arasında en zor anlarımı yaşadım. Bölgede her türlü güvenlik önlemi alınmıştı. Öyle ki santral elektrik vermeye devam edebilecek birkaç güne. Fakat kablolarda irili ufaklı patlamalar oluyordu.

10 GÜNDE YAŞADIĞIM EN ZOR AN

Orada yaptığımız yayınlar zordu. Dört bir tarafımızda alevler, itfaiye canla başla mücadele ediyor. TOMA var, jandarma var. Ortalık adeta bir savaş alanı gibi. 10 günde yaşadığım en kabus anlardan biriydi. Oradaki alevlerin 'Deli Mehmet rüzgarı' ile birlikte ağaçların tepesine tırmanması çok zor bir durumdu. Bu kadar alevin içinde kalmak beni tedirgin etmişti. 

(Kemerköy Termik Santralı'nda yaşanan küçük çaptaki patlamalar Haber Global kameralarına böyle yansıdı.?)

Buradaki halkın en büyük sitemi havadan müdahaleye. “Çok helikopter var ama uçak göremiyoruz” diyorlar. Bu biraz da koordinasyon meselesi herkes kendi yanan bölgesini görüyor. Öyle olunca önce kendi bölgesinin söndürülmesini istiyor ama eldeki uçaklar her an bir bölgedeler. Bayırköy’de oturan sadece Bayırköy’deki yangını görüyor ama halbuki Gürceğiz’de yangın daha büyük. Vatandaş bunu bilmiyor. Herkes kendi mahallesini gördüğü için ‘önce benim mahallem söndürülsün’ noktasında.

SÖNDÜRÜLME UMUDU AZALINCA GERGİNLİK ORTAYA ÇIKIYOR

Bazen vatandaşların dayanışmanın uç noktasında olduklarını görüyorum. Herkes elinden gelen çabayı gösteriyor. Ama öyle bir an geliyor ki alevlerin söndürülememesi bazen büyük tartışmalara neden oluyor hatta kavgalara dönüşebiliyor. Yangının söndürülme umudu azaldıkça gerginlik artıyor.