Ekrem İmamoğlu'dan eleştirilere yanıt: Ben çizmemi afet sonrası değil, öncesinde altyapı çalışması yaparken giyiyorum
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, eleştirilere yanıt vererek, "Ben çizmemi afet sonrası değil, afet olduğunda vatandaşlarımız zarar görmesin diye, öncesine, altyapı çalışması yaparken giyiyorum" dedi. İmamoğlu, "Esenyurt'ta dere yatağını ben daraltmadım" ifadelerini kullandı.
İstanbul'da bazı bölgelerde etkili olan şiddetli yağış sırasında şehir dışında olduğu için eleştirilen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, basın açıklaması yaptı.
İmamoğlu, "Esenyurt'ta dere yatağını ben daraltmadım. Ben 33 senedir o bölgede yaşıyorum. Esenyurt'u vahşi yapılaşmaya ben açmadım. Beton gökdeleni oraya ben dikmedim" ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, 'çizme' polemiğiyle ilgili olarak, "Çizmeni giy, alanda fotoğraf ver telefonu almadım değil, iyi niyetli tavsiyelere teşekkür ediyorum. Ben çizmemi afet sonrası değil, afet olduğunda vatandaşlarımız zarar görmesin diye, öncesine, altyapı çalışması yaparken giyiyorum" diye konuştu.
İmamoğlu'nun açıklamaları şöyle:
Biz de her afet anında olduğu gibi Türkiye'nin neresinde olursa olsun, İBB olarak tüm sorumluluk duygumuzla Datça'da ve Çeşme'de 60 perfonel ve 12 aracımızla destek oluyoruz. Umut ederim, yangın bir an önce sona erer. Esas hazırlığın daha öncesinde yapılması gerektiğini, tedbirlerin, doğru orman politikalarının, gelişmelerin samimi ve şeffaf yürütülmesinin de esas mesele olduğunun altını çizmek isterim.
İstanbul'da bayramda Esenyurt ilçemizin bir mahallesinde ve iki ilçemizde etkili olan yağışın ardından yaşananlar. Birkaç gün yorumları dinledim, yazılanları okudum, bugün de karşınızdayım. Herhangi bir odak kaymasına girmeden, işin adını koymamızda fayda var. Önce yaratılan algıları değil, yalın gerçeği açıkça konuşalım. O gün İstanbul genelinde afet benzeri bir durum yaşanmadı. Birkaç ilçede yaşanan su baskınları oldu, sadece Esenyurt'ın Pınar Mahallesi'nde bir sokakta sorun yaşandı. Kaldı ki aynı yerde, geçmiş yıllarda defalarca sorun yaşanmıştır. 2020'de yaşanan sorun sonrası bu bölgeye kalıcı çözüm adına da yatırım kararı aldık, süreci devam ediyor. 8 milyon lirayı aşan bir yatırım. Yağış gece yarısından sonra şiddetini artırmıştı. Gelişmeleri anbean takip ettim. 03:30'da konferans sistemli görüşmeleri yaparak gelişmeleri ekiplerle yönettik.
Ne yazık ki son yıllarda Türkiye'de pek çok alanda işlerin normalinden saptığını yaşamaktayız. İktidarın uygulamaları nedeniyle, tüm alanlarda tek adamlık anlayışı ortaya çıktı. Bu anlayış yaygın bir hale getirilmek isteniyor. Önemli makamlarda icra görevi yapanlar, kendi akılları ile değil, hep o tek adam dediği ne ise, onun için harekete geçiriliyor. Her konuda tek adam vurgulanmalı ve her şeyi yapan sadece o tek adam olmalı. Tüm icazet oradan gelmeli. Tek adam olmazsa hiçbir şey yürüyemez algısı yaratılmalı. Bu milim milim işlenen bir algı süreci. Bu dejenere bir yönetim şeklidir. Tek adamlığın bu denli yüceltilmesi çok tehlikeli bir durumdur. Bizim ülkemize egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözünün emanet edildiği 100 yılı aşkın süreçte, bizim milletimize bu yakışmaz. Her sorunda sahada o işin başındaki kişi olmazsa, yapılan hiçbir şeyin anlamı yok. Çözüm için çalışan binlerce insanın emeğinin hiçbir değeri yok sanki. Böyle bir süreç.
İBB, 3 yıldır tek adam kafasıyla yönetilen bir kurum değildir. Bu ülkeyi tek adam kafasıyla yönetmeyi alışkanlık haline getirenler bu gerçeği anlasın. Ben başkan olarak kaldığım sürece de tek adamlık İBB'de asla olmayacak. İBB, kurumları, kurulları olan Türkiye'nin en büyük kamu kurumlarından birisi. Özellikle attığımız kurumsallık adımlarıyla bu çok daha değerli seviyede. O gece sabaha kadar İBB'nin 3200 çalışanı, başkanvekilimizden genel sekreterimize, İSKİ Genel Müdürümüze ve yöneticilere kadar herkes sahadaydı. Sabahın ilk ışıklarına kadar tüm süreci dev kadro ile yönettik. Şova değil, sorunu çözmeye odaklandık. Suni gündeme bakarsak, 3200 çalışanımızın hiçbir emeği yok, sabaha kadar tüm süreci yöneten yöneticilerimizin emekleri yok, öyle mi kabul edeceğiz. Öyle bir anlayışa hizmet mi edeceğiz. Burada üstüne basa basa tekrar etmek isterim. İBB'de kahraman bir kişi değildir, hiçbir zaman olmayacak. İBB'de kahraman koca bir ekiptir. İBB'de daha da önemlisi kahraman ortak akıldır. Kahraman, ortak emek ve güçlü bir dayanışmadır. İBB'nin kahramanları da benim tüm fedakar ve çalışkan yol arkadaşlarımdır. Elbette bu salona, hatta İBB'nin önündeki meydanına sığmayacak kadar geniş ve büyük yol arkadaşlığıdır. Keşke İmamoğlu'nun elinde sihirli değnek olsa süpermen gibi olay yerine gelip çözme. Bunlar filmlerde olur. Bir de basına fotoğraf vermek için çizme giyerek tek adam anlayışına şov yapan siyasetçilerin iş yapma biçiminde olur, başka yerde göremezsiniz. Bize göre gerçek sihirli değnek ortak akıl, kurul ve kurumların etkin çalıştırılmasıdır. Çizmeni giy, alanda fotoğraf ver telefonu almadım değil, iyi niyetli tavsiyelere teşekkür ediyorum. Ben çizmemi afet sonrası değil, afet olduğunda vatandaşlarımız zarar görmesin diye, öncesine, altyapı çalışması yaparken giyiyorum.
Esenyurt'ta dere yatağını ben daraltmadım. Ben 33 senedir o bölgede yaşıyorum. Esenyurt'u vahşi yapılaşmaya ben açmadım. Beton gökdeleni oraya ben dikmedim.
3 yılda tam 25 gün izin kullandım. Yani her yıl aileme 1 hafta vakit ayırdım. Ailelerin birlikte zaman geçirmeye hakkı var. Ben İstanbul'a hizmet etmeyi kutsallaştırdım. Çocuklarımı dinlemeyi ve onlarla kaliteli zaman geçirmeyi de kutsallaştırmış bir babayım.
Kaynak: Haber Global TV