Devlet hangi tarlaya, ne ekileceğini yönlendirebilir mi? 'Anayasa'da yazıyor!'

Türkiye
Devlet hangi tarlaya, ne ekileceğini yönlendirebilir mi? 'Anayasa'da yazıyor!'

Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle etkileri küresel çapta hissedilen gıda tedariki problemi tarımda üretim odaklı politikaları öne çıkarıyor. Peki devletler, çitfçiyi ne ekeceği konusunda ne kadar yönlendirebiliyor? Kritik sorunun cevabı Anayasa'da yer almakta...

Pandemi süreciyle açığa çıkan tedarik krizine global enflasyon dalgası ve savaş koşulları da eklenince tarımda üretim odaklı yatırımların önemi bir kez daha ortaya çıktı. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), 9 Haziran'da yayınladığı BM Gıda Görünümü raporunda küresel çapta baş gösteren sorunların altını çizerken raporla ilgili bildiride şu çarpıcı ifadelere yer verdi:

“Çiftçiler daha az girdi-yoğun mahsullere geçebilir, bu da sadece verimliliği düşürmekle kalmaz, aynı zamanda temel gıda maddelerinin uluslararası pazarlara ihracatı üzerinde olumsuz etkilere sahip olur ve temel gıda ihtiyaçlarını karşılamak için ithalata büyük ölçüde bağımlı ülkelerin karşılaştığı yüklere katkıda bulunur.”

'KURALI, KAİDESİ VAR... OYSA TARLASI OLAN...'

Karşıya karşıya olunan durum aslında Türkiye'yi de yakından ilgilendirmekte. Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişçi de canlı yayında soruları yanıtlarken planlarını da ortaya koydu. Öte yandan Habertürk yazarı Kübra Par köşesinde Bakan Kirişçi'nin reklam arasında bir sohbet esnasında yaptığı şu kritik tespiti aktardı:

“Arsası olan üzerine istediği inşaatı yapamıyor. Kuralı, kaidesi var. İnşaat izni alması gerekiyor. Oysa tarlası olan istediğini ekip biçiyor. Hiçbir yönlendirme yok.”

Bu dikkat çekici tespit üzerine aslında akıllara uzun süredir akademi çevrelerinde de siyasette de tartışılan büyük ölçekli bir soru geliyor... Devlet bir bölgeye ne ekileceğine karar verebilir mi? Ya da soruyu başka bir açıdan sormak gerekirse; devletin bölgesel şartlara ve ülkenin ihtiyaçlarına göre nüfus artışını da öngörerek plan yapması ve çiftçileri yönlendirmesi daha doğru olmaz mı?

Devlet hangi tarlaya, ne ekileceğini yönlendirebilir mi? 'Anayasa'da yazıyor!' - Resim : 1

Aslında Bakan Kirişçi de “yönlendirme” derken sorunun ikinci kısmını kastetmekte. Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Öner Çetin sürdürülebilirlik vurgusu yapıyor:

“Olaya doğal kaynaklar, su kaynakları ve toprağın sürdürülebilirliği yönünden bakmak lazım. Bence de herkes her yerde istediğini ekip biçmemelidir. Çoğu devletin anayasasında toprak ve su kaynaklarının kamu malı olduğu yazar.”

KRİTİK NOKTA: 35. MADDE

Bizim anayasamızda da buna ilişkin bir madde var. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü'nden Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş 35. Madde'yi anımsatıyor ve “Çok önemsediğim bu madde, bu alanda tartışmaya mahal bırakmayacak açıklıkta hüküm beyan etmektedir” diyor ve “Anayasamızın 35. maddesi 'Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz' şeklindedir” diye devam ediyor.

Prof. Dr. Çetin “Devlet bölgesel veya havza bazında kaynakların gelecek nesillere bırakılması, etkin ve verimli kullanılması, iklim değişikliği, kuraklık ve devletin güvenliği açısından makro planlar hazırlamalıdır. Bu konuda geç kalıyoruz; harekete geçmek zorundayız” ifadelerini kullanıyor.

“Tarımsal üretim alanı olarak tarım toprakların korunması, üzerinde durulması gereken öncelikli konudur” diyen Prof. Dr. Özçatalbaş bu noktada 2006'da çıkarılan Tarım Kanunu'nun önemli bir adım olduğunu da vurguluyor. Tespitlerini “Sayın Bakan, kayda değer bir saptama yaptığı gibi bu konuda haklıdır da” şeklinde sürdüren Prof. Dr. Özçatalbaş şunları söylüyor:

“Nasıl ki tarım-gıda üretim sektörü toplumun ve ülkenin geleceği bakımından bir milli güvenlik meselesiyse, bu sektörün sürdürülebilirliğini sağlamak da olmazsa olmazdır.”

'DEVLET 'ZORUNDASIN' DİYEMEZ AMA...'

Peki bu nasıl yapılacak? Prof. Dr. Özçatalbaş “Yöntem önemli” diyor. Devletin üreticiyi zorlayamayacağını ifade ederken “Devlet üreticiye 'Bunu ekmek zorundasın!' diyemez ama o özendirici teşvikler sunar” diyor.

Harran Üniversitesi Bölgesel Coğrafya Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Benek de benzer görüşte. Konuya uzmanlık alanının perspektifinden bakan Prof. Dr. Benek, “Bir yörede asırlardan gelen, insanların alışık olduğu bir tarım kültürü vardır; haliyle bir geçiş olacaksa kültürden kültüre aktarılan kademeli bir geçiş olmalı. Öncelik sürdürülebilirlik olmalı” diyor ve GAP bölgesinden örnek veriyor:

“Hala GAP bölgesinde kar marjı en yüksek ürün pamuk. Ancak çiftçi üst üste pamuk ektikçe toprak verimsizleşiyor, böylece ilaç ve gübre kullanma ihtiyacı artıyor. Bu noktada dönüşümlü model geldi. Yani 3 yıldan sonra 1 yıl ara verilmezse çiftçi devletten destek alamıyor. Bu sürdürülebilirlik açısından önemliydi.”

[email protected] 

Kaynak: Web Özel