Gayrettepe-Kağıthane Metro Hattı açıldı! Cumhurbaşkanı Erdoğan: Biz söyledik mi yaparız

Haberglobal.com.tr
Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Havalimanı İstanbul

Gayrettepe-Kağıthane Metro Hattı Açılış Töreni'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz söyledik mi yaparız. Ortada bırakmayız" dedi. Taksim'den İstanbul Havalimanı'na ulaşımın 41 dakikaya düşeceğini söyleyen Erdoğan, yeni hattaki yolcu kapasitesinin günlük 600 bin kişi olacağını belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Havalimanı Metrosu Kağıthane-Gayrettepe Etabı Açılış Töreni'nde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

Bugün giderek ağırlaşan trafik sorunundan dolayı adeta omuzları çöken İstanbul'umuzun yükünü hafifletecek bir projemizi daha hayata geçirmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz. Biliyorsunuz, geçen sene İstanbul Havalimanı Kağıthane Metrosu'nun açılışını yapmış bu önemli projeyi vatandaşlarımızın hizmetine sunmuştuk. Bugün de bu hattı Gayrettepe'ye bağlayan Kağıthane-Gayrettepe kesiminin açılışını yapmak üzere bir aradayız.

TAKSİM-İSTANBUL HAVALIMANI ARASI 41 DAKİKA

Böylece İstanbul Havalimanı ile Gayrettepe arasında kesintisiz metro ulaşımını sağlamış oluyoruz. Toplam 37,5 kilometre uzunluğundaki Gayrettepe-Kağıthane Metrosu İstanbullu kardeşlerimizin hayatını fevkalade kolaylaştıracaktır. 9 istasyondan oluşan ve hızı saatte 120 kilometreye ulaşan hattımızın günlük yolcu kapasitesi 600 bin kişidir. Hattımızın devreye girmesiyle birlikte Gayrettepe-İstanbul Havalimanı arası 30 dakikaya, Göktürk-Mahmutbey arası 38 dakikaya, Tekstilkent-İstanbul Havalimanı arası 45 dakikaya, Taksim-İstanbul Havalimanı arası 41 dakikaya, Taksim-Göktürk arası 26 dakikaya, 4. Levent-İstanbul Havalimanı arası 35 dakikaya inecektir. 

BİZ SÖYLEDİK Mİ YAPARIZ

Bu hattımızın da hizmete alınmasıyla İstanbul'da tamamlanan raylı sistem ağlarının uzunluğu 338,5 kilometreye çıkıyor. Biz söyledik mi yaparız. Ortada bırakmayız. 

Belediye başkanlığımdan tutun, daha sonra hükümete geldik ve hükümette de ulaştırma bakanlığı olarak nasıl bu yolları, bu hızlı tren hatlarını, yüksek hızlı tren hatlarını nasıl yaptıysak aynı şekilde İstanbul'umuzda da bunu yaptık. Ama birileri de hatırlayın maalesef hafriyatla ne yaptılar? Kim olduğunu biliyorsunuz benim söylememe gerek yok.

YERLİ-MİLLİ TEKNOLOJİLERİN PAYININ ARTIRILMASINA AĞIRLIK VERECEĞİZ

Raylı sistem projelerinde en önemli, hassas, zor konulardan birisi hattın beyni diyebileceğimiz sinyalizasyon sistemidir. Hamdolsun ASELSAN-TÜBİTAK işbirliği ile artık bu alanlarda başkalarına bağımlı olmaktan kurtuluyoruz. ASELSAN sinyalizasyon sistemi için gerekli araç üstündeki ekipmanları, hatlara konulacak sistemlerle istasyona konulacak akıllı sinyal sistemlerini TÜBİTAK geliştirdi. Biz yapıyoruz. Dışarıdan ithal yok.

Yine bu hatta kullanılacak 60 adet sürücüsüz metro aracı da Ankara Sincan Organize Sanayi Bölgesi'ndeki fabrikada üretiliyor. Gayrettepe-Havalimanı metro hattının ilk etüd projesinden uygulamasına kadar tüm süreçlerini kendi yerli mühendislik ve tasarım birikimimizle gerçekleştirmekten gurur duyuyoruz. İnşallah bundan sonra hangi alanda olursa olsun hayata geçirdiğimiz her projede yerli-milli teknolojilerin payının artırılmasına ağırlık vereceğiz. Savunma sanayii başta olmak üzere teknolojiye dair her konuda tam bağımsız Türkiye hedefine ulaşıncaya kadar azimle çalışacağız.  

NOBRAN DAVRANANLAR SİYASETTE KAYBETMEYE MAHKUMDUR

Bizler iki günü birbirine eşit olan ziyandadır anlayışına sahip bir inancın mensuplarıyız. Siyasette de parolamız vatandaşa kesintisiz hizmet vermektir. Kimin ne dediğine bakmadan şehirlerimizin ihtiyaçlarını gidermeyi, sıkıntılarına çözüm bulmayı ana vazifemiz olarak görüyoruz. Bizim siyaset tasavvurumuzda millete efendilik olmaz, hizmetkarlık olur. Millete tepeden bakanlar, milleti hor hakir görenler, millete karşı kibirli, nobran davrananlar siyasette kaybetmeye mahkumdur. Şimdi 31 Mart akşamı inşallah bunları da hep beraber göreceğiz.

BELEDİYELERIMIZI SİYASİ RENGİNE GÖRE AYIRMADIK

 Zorluklara aldırmadan, sorunları gözümüzde büyütmeden, bahane arama kolaycılığına kaçmadan Türkiye Yüzyılı hedefimiz doğrultusunda sabırla yürümeyi sürdürüyoruz. Burada bir kez daha altını çizerek şu hususu ifade etmek isterim; Bizim nazarımızda 85 milyon vatandaşımızın tamamı oy tercihlerinden bağımsız olarak eşit şekilde hizmete ve hürmete layıktır. İktidarlarımızın 21 yılı aşkın döneminin hiçbir safhasında belediyelerimizi siyasi rengine göre ayırmadık. Kampanya dönemi boyunca yaptıklarımızı anlattık, projelerimizi paylaştık, muhalefet ile ilgili eleştirilerimizi açık yüreklilikle dile getirdik. Seçimin bittiği gün sandıktan çıkan iradeye saygı gösterip kaldığımız yerden hizmetlerimize devam ettik. Bu durum İstanbul için de geçerlidir.

İSTANBUL'UN İFLAS BAYRAĞINI ÇEKMESİNİN ÖNÜNE GEÇTİK

Şayet İstanbul bugün mevcut durumundan çok daha kötüye gitmemişse bunun en büyük sebebi bizim elimizi taşın altına koymamızdır.  Hükümetimizin görev alanına giren hizmetlerden çok daha fazlasını İstanbul'a kazandırarak şehrin iflas bayrağını çekmesinin önüne geçtik. 

DURMAK YOK, 61 GÜN KALDI

Bu Kağıthane’nin Haliç’e bağlanan kısmının nasıl pislik olarak aktığını hatırlıyor musunuz? Gençler hatırlamayabilir, anneleri ve babaları gayet iyi hatırlıyor. Bütün bu pisliği, boğazın o pırıl pırıl temiz suyunu ne yaptık? Biz buraya bağladık. Kağıthane’ye ve Haliç’e bağladık. Ondan sonra buranın suyu tertemiz oldu. Biz yaptık. Söyledik mi yaparız. Bundan sonra da yapacağız. ‘Murat’ımızla yapacağız. Siz de muradınıza ermek istiyorsanız, Murat’a sahip çıkacaksınız.

Durmak yok, 61 gün kaldı. İstanbul'umuzu ayağa kaldıracağız. Ankara'mızı, İzmir'imizi, Eskişehir'imizi, Konya'mızı, Kayseri'mizi velhasıl ülkemizin 30 büyük şehrini ayağa kaldıracağız

31 MART YAKLAŞTIKÇA MASKELER DÜŞÜYOR

31 Mart seçimleri ile ilgili takvim işlemeye başladıkça maskeler düşüyor. Herkesin gerçek niyeti ortaya çıkıyor. Kimi şehrine aşkla hizmet ettiği, kimin de 5 yıl boyunca 3 dönüm bostan yan gel yat Osman misali vaktini boşa geçirdiği netleşiyor. Sandıkta millete hesap verme günü yaklaştıkça görüyoruz ki birilerinin dizleri titremeye, paçaları tutuşmaya başladı. Ülkenin ikinci büyük partisinin acemi genel başkanının bir kaç gün önce belediye başkan adayları ile ilgili yaptığı skandal açıklama muhalefette yaşanan panik havasının bir işaretidir. Neymiş, illerde farklı partilerden adayların olması oyunmuş, tezgahmış. Bakınız çok açık ve net söylüyorum. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde böyle bir beyana rastlayamazsınız.

Milli iradeye saygı duyulan hiçbir ülkede muhalefet partisinin çoğulcu demokrasinin gereği olan yarıştan korktuğunu, ürktüğünü, rakiplerinin sayısı karşısında hırçınlaştığını göremezsiniz. Meselenin çok daha vahim tarafı suçladığı partilerin daha 8 ay öncesine kadar beraber Türkiye'yi yönetmeye talip olduğu siyasi yapılar olması. Bunlar 6'lı masada beraber değiller miydi? Gerekirse 16'lı masa kurarız diyenler bunlar değiller miydi? Ne oldu şimdi olay bu. Birkaç gün öncesine kadar işbirliği görüşmeleri yaptığı partileri daha içtikleri çayın dumanı kalkmadan ihanetle suçlamak, beraber siyaset yaptığı insanları ihanetle itham etmek tam bir siyasi basiretsizlik örneğidir.

 HÜKMÜ MİLLET VERECEK

Üzerinde kurulan vesayetin zincirlerini kırma iradesi göstermek yerine sağa sola sataşarak rüştünü ispat peşinde koşandan kendi partisine de, ülkeye de hayır gelmez. Halbuki ortak adayla seçime gitmek nasıl demokratik yöntemse her partinin kendi adayını çıkarması da gayet tabiidir. Biz de Cumhur İttifakı bünyesinde diğer siyasi partilerle ortak belediye başkan adayı belirleme noktasında görüşmeler yürüttük. Halen görüşmelerimizin devam ettiği partiler var. Anlaştığımız illerde beraber yol yürüyor, anlaşamadığımız il ve ilçelerde demokratik bir yarış için hazırlığımızı yapıyoruz. Ama hiçbir şekilde kimseyi ihanetle, oyun bozanlıkla, gafletle, oyuna gelmekle, şuursuzlukla suçlamıyoruz. Çünkü seçime nasıl girilirse girilsin nihayetinde hükmü millet verecek.

Onun için ne diyoruz yeniden İstanbul. Millet vaatlere bakacak, bunları gönül ve fikir terazisinde tartacak hangi belediye başkanı tarafından şehrinin yönetilmesini istiyorsa tamamen hür iradesiyle seçimini yapacak. Biz de her zaman olduğu gibi sandıktan çıkan iradeyi baş tacı edeceğiz.

 31 MART'TA BU KİBİRLİ ZİHNİYET HAK ETTİKLERİ DERSİ ALACAK

Tüm bunlar ortadayken milletin iradesine şimdiden ipotek koymak demokrasinin değil ancak dikta hevesinin bir tezahürü olabilir. Aslında bu ifadeler bunların çarpık zihin dünyalarında nasıl bir Türkiye ve nasıl bir demokrasi hayal ettiklerini de göstermektedir. Bunlar halen açık oy gizli sayımla milletin iradesinin gasp edildiği tek parti faşizminin özlemiyle yaşıyorlar. Maalesef bu partide genel başkan koltuğunda oturanlar değişse de demokrasiye tahammülsüzlükleri değişmiyor. Yıllar gelip geçiyor ama bunların faşizan kodlarında gerileme olmuyor. İnşallah 31 Mart'ta sandıktan çıkacak güçlü irade ile İstanbul başta olmak üzere her yerde demokrasiden ürken, çoğulcu demokrasiden korkan bu kibirli zihniyet hak ettiği dersi alacaktır.

İSTANBUL’UN İKİ YAKASINA İKİ BÜYÜK TÜNEL İNŞA EDEREK KARAYOLU ULAŞIMINI DA RAHATLATACAĞIZ 

Raylı sistemde 2029 yılına kadar, toplam uzunluğu 650 kilometreye yükseltmeyi planlıyoruz. Bir sonraki aşamada bu uzunluğu bin 4 kilometreye çıkarmak istiyoruz. Şu anda toplu ulaşımda karayolunun ağırlığı yüzde 72’ler, raylı sistemlerin payı ise yüzde 26 seviyesindedir. İstanbul’da trafiği bir mesele olmaktan çıkarmak için bu dağılımın daha dengeli bir yapıya kavuşturulması gerekiyor. Yol, köprü, viyadük ve tünel yaparak trafik sorununu azaltabiliriz ama sorunu kökten çözemeyiz. Trafik sorununa kalıcı çözümün anahtarı, karayolu, raylı sistem ve deniz yolu alt yapısını eş zamanlı olarak geliştirmektir. Bizim niyetimiz ulaşımda 2029 yılına kadar karayolunun payını yüzde 60’a düşürmek, raylı sistemlerin payını yüzde 37’ye çıkarmaktır. Bir sonraki aşamada hedefimiz bu oranları yüzde 48’ler seviyesinde dengelemektir. Beylikdüzü’nden Avcılar’dan metroya binen bir İstanbullunun boğazın altından geçerek Söğütlüçeşme’ye kadar güvenle varmasını temin edeceğiz. Bunu biz yaparız, şu andaki İstanbul Büyükşehir Belediyesi acaba ne yaptı? Deniz ulaşımı payını 3 yeni hat ile 2 kat artıracağız. İstanbul’un iki yakasına iki büyük tünel inşa ederek karayolu ulaşımını da Allah’ın izniyle rahatlatacağız. Murat kardeşimiz de ilk 5 yılda Avrupa Yakası’nda 15 kilometrelik Çayırbaşı Ayazağa Levazım Dolmabahçe Tüneli’yle 6,5 kilometrelik Kağıthane Bayrampaşa Hal Tüneli’ni açacağız.

Anadolu Yakası’nda ise Yenisahra ile Bostancı’yı 6 kilometrelik tünelle bağlayacağız. İkinci 5 yılda, Bayrampaşa Hal Büyükçekmece arasında 28,5 kilometre karayolu tünelini tamamlayacağız. Harem, Çengelköy, Kavacık arasında 13,6 kilometrelik b ir karayolu bağlantısı kurarak sahil yoluna alternatif güzergah oluşturacağız. Daha bunun gibi pek çok eseri İstanbullu kardeşlerimizin hizmetine sunmakta kararlıyız. Aziz milletimizin takdiriyle 1 Nisan tarihinden itibaren ‘nerede kalmıştık?’ diyerek, İstanbulumuz için ilk günkü heyecanla, ilk günkü aşkla çalışmayı sürdüreceğiz. İstanbul’a sadece kaybolan yıllarını geri vermekle kalmayacağız, inşallah bu güzel şehri hakiki manada bir dünya yıldızı haline getireceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Açılışını yaptığımız Gayrettepe- Kağıthane Metro Hattı’nın şehrimize hayırlı olmasını diliyorum.