Cumhurbaşkanı Erdoğan: İnsanlarımızın hayatını güvenle sürdürebilmesini sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağız

HABER MERKEZİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan son dakika Gündem haberleri

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti grup toplantısında konuştu. İsrail'in Gazze soykırımına değinen ve "İsrail, bir siyonist terör örgütüdür" diyen Erdoğan'ın bir diğer önemli gündem başlığı, toplumda artan şiddet olayları oldu. Bir polis memurunun şehit edilmesi ve iki genç kadının katledilmesine değinen Erdoğan, "Kanunların suçlu lehine işlemesine yol açan çarpıklığı düzeltmek için, iki önemli adım atmayı planlıyoruz" dedi.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Sizlerin bu heyecanını ve sevdasını gördükçe rabbime, şahsıma sizler gibi yol arkadaşları bahşettiği için sonsuz hamd ediyorum. TBMM'ye, siyasi partilere, bütün milletvekili arkadaşlarımıza, meclis çalışanlarımıza, yeni yasama yılında tekrar başarılar temenni ediyorum.

Recai Kutan ağabeyi de buradan rahmetle yad ediyorum. Kutan her zaman hayırla anılacaktır. Biz de kendisi daima özlem ve şükranla yad edeceğiz. Rabbim kendisini cennetiyle müşerref eylesin.

"Yasin Börü ve arkadaşlarına yapılan canilikleri, üzerinden 100 yıl geçse de unutamayız"

Dün 6-8 Ekim olaylarının 10. yıl dönümüydü. Bu menfur olaylarda 2 emniyet görevlimiz şehit oldu, 35 kişi hayatını kaybetti. 761 insanımız da yaralandı. Bilhassa ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtırken katledilen Yasin Börü ve arkadaşlarına yapılan canilikleri, üzerinden 100 yıl geçse de unutamayız. O dönem emperyalistlerin bölgesel planlarına alet olanlar, bu olaylarla yüzleşme cesaretini hala gösteremedi. Bu olaylara sırf oy uğruna şaşı bakan CHP, bundan dolayı hala nedamet getiremedi. Demokratik siyasette şiddete ve teröre asla yer olmadığını herkesin anlaması gerekiyor. Şiddeti bir hak arama yolu olarak görerek siyaset yapılmaz. Sırtını dağa yaslayan terör siyasetine asla ve asla yer yoktur.

"Kobani olaylarının hukuki açıdan hesabı sorulmuştur"

Kobani olaylarının hukuki açıdan hesabı sorulmuştur. Biz yeni yasama yılında siyasette artık farklı bir üslup ve söylem görmeyi istiyoruz. Daha fazla uzlaşıya, diyalog zeminini daha fazla genişletmeye ihtiyacımız olduğu kanaatindeyiz. MHP Genel Başkanı sayın Bahçeli'nin yaptığı açıklamaları takdirle karşılıyor, 85 milyonun kardeşliği adına çok kıymetli buluyoruz. Cumhur İttifakı'nın uzattığı elin değerinin muhatapları tarafından layıkıyla anlaşılmasını ümit ediyoruz. 

"Netanyahu ve cinayet şebekesi hayaller görmekte ve çok tehlikeli bir maceraya atılmaktadır"

İsrail'in 7 Ekim'den beri gerçekleştirdiği katliamlarda 50 bin kardeşimiz şehit edildi. Milyonlarca insan yerlerinden edildi. Gün geçtikçe katliamın maddi ve manevi faturası kabarıyor, savaşın diğer ülkelere yayılma tehlikesi büyüyor. Hemen her gün yeni bir eşiğin aşıldığı bu gerilimi çok yakından takip ediyor, tüm tedbirleri alıyoruz. Ülkemizi şimdiye kadar bölgesel gerilimlerden hep uzak tuttuk. Netanyahu ve cinayet şebekesi hayaller görmekte ve çok tehlikeli bir maceraya atılmaktadır. Türkiye ne yapılmak istendiğinin farkındadır. Nihai hedefin neresi olduğunu da görüyoruz. 

"CHP Genel Başkanının yaptığı açıklamaları esefle karşıladık"

CHP Genel Başkanının yaptığı açıklamaları esefle karşıladık. Özel ucuz polemik peşinde koşuyor. Sayın Özel'den daha olgun bir tavır beklerdik. Daha düne kadar PYD ile ilgili çok iyimser cümleler kuranlara bazı gerçekleri anlatamayacağımızın bilincindeyiz.

"Vadedilmiş topraklar hezeyanın varacağı yer, büyük bir hüsran ve hezimet olacaktır"

Biz Türkiye'nin güvenliğinden kesinlikle taviz vermeyeceğiz. Bölgemiz ve topraklarımız üzerinde ameliyat yapılmasına müsaade etmeyeceğiz. Vadedilmiş topraklar hezeyanın varacağı yer, büyük bir hüsran ve hezimet olacaktır. 

"İsrail, bir siyonist terör örgütüdür"

İsrail, bir siyonist terör örgütüdür. Gazze soykırımında fail İsrail'dir ama bu vahşet batılı devletlerin güçlü desteğiyle işlenmektedir. Al birini, vur diğerine, birbirilerinden farkları yok. Gazze kasabı siyonist Netanyahu'nun Amerikan Kongresine davet edilmesi, dakikalarca ayakta alkışlanması, bunun en bariz örneğidir. Tarih o kara tabloyu asla unutmayacaktır. Tarihin doğru tarafından yer alan ülkeler de oldu; İspanya, Norveç, Slovenya başta olmak üzere insanlık cephesinde yer alan tüm halkları yürekten tebrik ediyorum. İsrail'in vahşi saldırılarında şehit düşen kardeşlerimi rahmetle yad ediyorum. Filistin halkının soykırım şebekesi karşısında Müslümanların izzetini de savunduğunu çok iyi biliyoruz. Hamas Filistin'in Kuva-yi Milliyesi'dir. Herkes için barış herkes için özür Filistin diyoruz. Tek başımıza kalsak dahi asil duruşumuzu asla bozmayacağız. Zalimler karşısında susmayacağız. Filistinli, Lübnanlı kardeşlerimize dayanışma mesajlarımızı gönderiyor, her zaman yanlarında olacağımızı hatırlatmak istiyorum. İnsani yardımlarımızı daha da artıracağız. 

"Bir toplumun huzurlu ve mutlu bir şekilde varlığını sürdürebilmesinin en başta gelen şartı, devletin her bireyin güven, adalet ve ekonomik refah ihtiyacını karşılayabilmesidir"

AK Parti'yi kurduğumuz günden itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında ülkemize ve milletimize hizmet mücadelesi veriyoruz. Bu yüce çatı altında Türkiye'nin sorunlarını çözmek, milletimizin taleplerini karşılamak, en önemlisi de ülkemizde ekonomiyi, demokrasiyi, kardeşliği büyütmek için canla başla gayret sarf ediyoruz. Bakınız bir toplumun huzurlu ve mutlu bir şekilde varlığını sürdürebilmesinin en başta gelen şartı, devletin her bireyin güven, adalet ve ekonomik refah ihtiyacını karşılayabilmesidir. Tarih boyunca Türk devletlerini güçlü yapan, hakimiyetleri altındaki farklı kesimlerden insanları asırlarca barış içinde yönetebilmelerini sağlayan en önemli husus işte bu ilkelere olan bağlılıklardır.

Cumhuriyet tarihi boyunca da, kimi dönemlerdeki sıkıntılı uygulamalara rağmen, Demokrat Parti iktidarıyla birlikte bu ilkeler daima gözetilmiştir. 14 Ağustos 2001'de AK Parti'yi kurarken partimizin ismini bile bu ilkelere göre belirleyerek milletimize güvenliği, adaleti ve ekonomik kalkınmayı en üst seviyeye çıkarma sözü verdik. Karşılaştığımız tüm engellere, tüm zorluklara rağmen hamdolsun tüm bu konularda geçmişle kıyas dahi götürmez başarılara imza attık. Elbette bizim dönemimizde de, bu başlıkların hayata geçirilmesinde de kimi eksikler hatta yanlışlar yaşanmış olabilir. Ancak her üç husustaki samimiyetimizi ve sözümüze bağlılığımızı kimse sorgulayamaz.

Biz her zaman kendi iç muhasebemizi cesaretle yapan, nerede eksiğimiz varsa üzerine kararlılıkla giden bir kadroyuz. Millete kulak verme konusunda rakiplerimize göre birkaç adım öndeyiz. Siyaset kurumunun asli görevi de zamanla ortaya çıkan yeni meselelere çözüm bulmaktır. Son dönemde yaşanan kimi cinayetler milletimizin kendini güvende hissetmesi, adaletin tecellisi konusunda tereddüde düşmesine sebebiyet vermiştir. Ekonomik sıkıntılar da bu tablonun bir parçasıdır. Cumhurbaşkanı olarak karşımızdaki bu fotoğrafı doğru okumak ve gereken tedbirleri almak en başta gelen vazifemizdir. Uyguladığımız ekonomi programıyla 6 yılın birikimi sıkıntıları çözme yolunda yol kat ettik. Rahatlama net bir şekilde günlük hayata yansımaya başlayacaktır. Sınır güvenliği konusunda gayet iyi bir seviyeye geldik.

"Onlarca suç kaydı olan kriminal tiplerin ortalıkta dolaşması bizi de rahatsız ediyor"

Toplumda güvenlik ve asayişin temini noktasında, geçmişe ve birçok Avrupa ülkesine kıyasla, çok iyi bir yerdeyiz. Ancak son dönemde, ardı ardına gelen bir polis memurumuzun şehit edilmesinden, genç kızlarımızın vahşice katledilmelerine kadar bir dizi hadise, milletimizde haklı bir tepkiye yol açmıştır. Onlarca suç kaydı olan kriminal tiplerin ortalıkta dolaşması bizi de rahatsız ediyor. Pazartesi günü yaptığımız toplantıda bu olayları enine boyuna değerlendirdik. Bu çerçevede bazı önemli adımlar atma kararı aldık. İnsanlarımızın hiçbir endişe duymadan hayatını güvenle sürdürebilmesini sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağız. Emniyet teşkilatımız içinde bir zafiyet varsa neşteri vurup gidereceğiz. Adalet sisteminde bir yanlışlık varsa neşteri vurup onu da çözüme kavuşturacağız. Medyada ve sosyal medyada suça özendirmede sorun varsa gerekli müdahalede bulunacağız. Nerede boşluk varsa hal yoluna koyacağız.

"Kanunların suçlu lehine işlemesine yol açan çarpıklığı düzeltmek için, iki önemli adım atmayı planlıyoruz"

Bu sorunların çözümü için bir dizi düzenlemeye ihtiyaç duyuluyor.

Öncelikle çok sayıda suç kaydı olan kişilerin, bu eğilimlerinin yargılama safhasında görülebilmesini ve dikkate alınmasını sağlayacağız. Bilindiği gibi, mevcut durumda, seri suç işleyen kişilerle ilgili açılan onlarca dava olmasına rağmen, bunlar sonuçlanmadan kayıtlarda gözüküyor. İlk Derece Mahkemesi, İstinaf, Yargıtay derken, bir cezanın kesinleşmesi 5 yıla, hatta 7 yıla kadar uzayabiliyor. Bu süreçte, suçlu kişi, yeni işlediği cürümlerde herhangi bir sabıka kaydı olmadığı için, tutuklama olmadan yargılanabiliyor. Özellikle suçu geçim kaynağı haline getirenler ile, suçta kibirlenenlerin, sistemin bu yönünü istismar ettiklerini görüyoruz.

Kanunların suçlu lehine işlemesine yol açan çarpıklığı düzeltmek için, iki önemli adım atmayı planlıyoruz. Bunlardan ilki, kurumsal düzenlemeye; ikincisi, seri suç işleyenlerin tutuklanabilmesi uygulamasının kolaylaştırılmasına yöneliktir. Yargı erkini güçlendirmek amacıyla, Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulacak bir birim, farklı mahkemelerde görülen davaları, düzenlenen iddianameleri, hatta emniyet kayıtlarını toparlayarak, bunlarla ilgili gerekli incelemeleri yaptıktan sonra, savcılarımızın ve hakimlerimizin dikkatine sunacaktır. Gereken kanuni düzenlemeleri yaparak, mesela, 5 suç kaydı olan birinin, diğer davalarının bitip sabıka kaydına işlenmesi beklenmeden, yeni suçlar işleme eğilimi dikkate alınarak, tutuklu yargılanabilmesinin önü açılacak. Tutukluluk süresi, kişinin işlediği suçlar ve alacağı cezalarla orantılı bir şekilde belirlenecektir. Elbette bu husus, toplum vicdanını yaralayan, belirli suçlar için geçerli olacaktır. 

Toplumda infiale neden olan bir diğer husus ise, pratikte 5 yıldan, hatta 6 yıldan az ceza alanların, maalesef, hiç cezaevine girmeden hayatını sürdürebilmesidir. Bu durumun önüne geçmek için, yine belirli suçlarda infaz hükümlerinin ancak, mesela; alınan cezanın yüzde 10'u cezaevinde geçirildikten sonra işlemeye başlaması sağlanacaktır. Örneğin, 3 yıl ceza almış bir kişi, yaklaşık 3,5 ay cezaevinde kalmadan, serbest kalmasıyla neticelenecek hükümlerden yararlanamayacaktır. 

"Habercilik adına mağdurlar tekrar mağdur ediliyor"

İyice kontrolden çıkan bir riske de dikkat çekmek istiyorum. Özellikle medya organlarımız reyting kaygısıyla son derece sorunlu bir yayın politikası izlemeye başladı. Her türlü bilgi, belge ekranlarda çarşaf çarşaf yayınlanıyor, haber ve tartışma programlarının saatlerce konusu oluyor. Habercilik adına mağdurlar tekrar mağdur ediliyor. Bu tür olaylarda meselenin sosyal öğrenme boyutu göz ardı ediliyor. Bunu kabul etmemiz söz konusu olamaz. Basınımız, medyamız elbette özgür olmalıdır ama bu bilhassa toplumsal olaylarda sorumlu yayıncılık yapmaya mani değildir. RTÜK bu konuları daha hassas takip etmelidir. 

Bu düzenlemelere muhalefetin de destek vereceğini ümit ediyorum. 

"Kadın hakları konusunda bize ders verecek hiçbir muhalefet partisi yoktur"

Biz kadınlara haklarının teslim edilmesi konusuna siyaset üstü baktık. Kadın politikalarında her zaman en ideali, en iyiyi, en hayırlı olanı hayata geçirmeye çalıştık. Kadın hakları konusunda bize ders verecek hiçbir muhalefet partisi yoktur. Kadının statüsünü güçlendirilmesinde elimize su dökecek kimse de yoktur. Kadına şiddetle mücadele noktasında ülkemize çağ atlatan kadro yine biziz. Başörtüsünden dolayı üniversite kapılarından çevrilen kızlarımız mücadelemizi gayet iyi biliyor. Bu meclis çatısı altında sırf başındaki örtüden dolayı siyasi parti genel başkanları tarafından had bildirilen kadın siyasetçiler Türkiye'yi nereden nereye getirdiğimizi gayet iyi biliyor. AK Parti'ye kadınları eşit görmüyor iftirası atmak, CHP Genel Başkanının hakkı da, haddi de değildir. Sayın özel kadınlar arasında ayrımcılık görmek istiyorsa önce kendi tarihini okusun, yüzleşsin. Sonra da yüreği yetiyorsa çıkıp AK Parti'yi eleştirmeye kalksın. 

"Sayın Özel, alkol ve içki tüketimini teşvik edecek vaatlerde bulunuyor"

Bir çelişki, daha doğru bir ifadeyle büyük bir paradoksu dikkatinize getirmek istiyorum. Sayın Özel, bir taraftan kadına şiddetin engellenmesinden bahsederken, diğer taraftan da alkol ve içki tüketimini teşvik edecek vaatlerde bulunuyor. Ne demişler? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Sayın Özel, belki bilmiyor olabilir, fakat bir aşağılama ifadesi olarak kullandığı kahvedeki vatandaşlarımız, şu hakikati çok iyi bilir. Tüm dünyada, kadına ve çocuğa şiddetin en önemli sebeplerinden biri, içki tüketimi, alkol bağımlılığıdır. Ülkemizde de geçen sene, kadına şiddet uygulayan müptezellerin üçte biri, ya alkol ya da madde bağımlısıydı. Kadını, çocuğu, aileyi mahveden, evdeki şiddetin sebeplerinin en başında yine alkol geliyor. Yani, alkol kullanımıyla mücadele, kadına yönelik şiddetle mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır. CHP Genel Başkanı Sayın Özel'e, şunu tavsiye ediyorum. Şayet kadına yönelik şiddetle mücadeleye kendi tabirinle, gerçekten iki eli havada katkı sunmak istiyorsa, öncelikle rakı reklamı yapmaktan vazgeç, sonra da gel hükümetimizin münkiratla mücadelesine destek ol.

"Aile içi şiddeti şikayete tabi olmaktan biz çıkardık"

Ülkemizin tüm kurumlarında özgürce çalışan, sosyal ve ekonomik hayata özgürce katılan tüm kadınlarımız, bizim çabalarımızın yakın şahididir. Burada sadece kadına şiddet konusunda birkaç başlıkta yaptıklarımızı sizlerle paylaşmayı arzu ediyorum. 2004'te, Anayasa değişikliğiyle, kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip olduğunu ilk defa Anayasa metnine koyan AK Parti iktidarıdır. 2005'te yapılan köklü ceza kanunu değişikliği ile aile içi ve kadına yönelik şiddet ilk defa suç olarak tanımlandı. Yine bu dönemde töre namus saiki ile işlenen cinayetler ağırlaştırılmış suç kapsamına alındı. Cinsel saldırı fiili de yine ilk defa 2005'teki düzenlemede suç olarak tarif edildi. Çocuğa yönelik şiddeti de şahsa bağlı suçlar kapsamına biz dahil ettik. 2023 yılında yürürlüğe giren 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına şiddetin önlenmesine dair kanunla kararlılığımızı biz ortaya koyduk. Bu kanun ülkemizde kadına yönelik şiddetle mücadelede şimdiye kadar yapılmış en büyük devrimdir. Tarihi bir kazanımdır.

"İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizin kadın haklarına en ufak bir menfi etkisi olmamıştır. 

ŞÖNİM, Kadın Konuk Evi, KADES, elektronik kelepçe gibi uygulamaları biz hayata geçirdik. Tüm illerimizde, 82 şiddet önleme ve izleme merkezi, 112 kadın konuk evi ve 418 irtibat noktası ile koruyucu ve önleyici hizmetler sunuyoruz. Aile içi şiddeti, şikayete tabi olmaktan biz çıkardık. Ayrıca, 2023 yılında yapılan bir düzenlemeyle, boşanmış eşe karşı işlenen şiddetin cezası, tıpkı nikahlı eşe karşı işlenen şiddet seviyesinde artırıldı. Dikkatinizi çekiyorum bu düzenleme, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizden sonra yapılmıştır. Daha önce de söyledim, bugün tekrar vurguluyorum. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmemizin kadın hakları ve kadınlara yönelik şiddetle mücadeleye en ufak bir menfi etkisi olmamıştır. 

Türkiye'de kadına yönelik şiddetin çelikten kalkanı içerisinde sıkıntılı ifadeler bulunan söz konusu sözleşme değil, 6284 sayılı kanundur. Bu konuda yürütülen propagandanın en küçük bir temeli, en küçük bir dayanağı ve haklılık payı yoktur. Şiddetsiz bir Türkiye için devletimizin tüm kurumları koordinasyon içinde çalışmayı sürdürecektir. Bilhassa kadına ve çocuğa yönelik şiddette zafiyet görüntüsüne asla izin vermeyecek, şiddete sıfır tolerans ilkesiyle mücadelemizi devam ettireceğiz. Kadınlarımızdan gönüllerini ferah tutmalarını özellikle istiyorum. Muhalefete rağmen, omuz omuza yürüttüğümüz çetin mücadeleler sonucunda, elde ettiğimiz hiçbir kazanımdan geriye gidişe müsaade etmeyiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyoruz. Bu düşüncelerle bir kez daha, yeni yasama yılının ülkemize, milletimize, demokrasimize hayırlı olmasını diliyorum.