CHP lideri Özel'den "terörsüz Türkiye" açıklaması
CHP lideri Özel, Suriye'deki son olaylara ilişkin gelişmeleri endişeyle takip ettiklerini belirterek, "Suriye’de oluşturulan yalancı baharın havası dağıldığında sivil kayıpların yaşandığı saldırıların tekrar başladığına şahitlik ettik. Lazkiye ve çevresindeki Aleviler, Katliama tabi tutuldular." dedi. Özel, terörsüz Türkiye sürecine ilişkin, "Kimse bizden ne ön kesen, Türkiye’nin demokratikleşip özgürleşmesinin önünde engel olmamızı beklesin ne de başkasının planına alet olmamızı beklesin" dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli'nin partisinin Suriye açıklamalarına yönelik eleştirilerine yanıt veren Özel, "İki hükümet ortağı diyor ki CHP, Esad artıkçılarıyla yan yana duruyor. Aleviler ile Sünnilerin yan yana olmasının teminatıdır Cumhuriyet Halk Partisi. Bizim Alevilerle, canlarla ilişkimiz oy ilişkisi değil kalp ile ciğer olmaktır. Katilin, hırsızın siyasi partisi, etnik kökeni, inanç ayrılığı olmaz. CHP katile, katil olarak bakar" dedi.
Özel, terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın silah bırakma çağrısıyla ilgili süreç hakkında, "Numan Kurtulmuş'a geçen hafta çağrıda bulundum. Sayın Kurtulmuş'un her şeye rağmen hızla inisiyatif almasını beklerim. Günü gelince Meclis'in adım atacağını söylemesinden memnuniyet duyduğumu söylemek isterim. 100 yıllık CHP burada ve sapasağlam. Kolonumuz da krişimiz de sağlam. Mevcut Anayasa'ya uymayanlarla Anayasa masasına oturmayız, hiç kimseyle de hiçbir şeyin pazarlığına girmeyiz. Şehit ailelerinin hassasiyetlerini de unutmayız. CHP'nin kendine ait bir planı vardır o da bu ülkeyi gerçek bir demokrasiye kavuşturmak; Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hayalini gerçekleştirmek" ifadelerini kullandı.
Özel'in açıklamaları:
KARTALKAYA'DAKİ YANGIN FACİASI
Kartalkaya'da 49'uncu gün. 7 bilirkişi görevlendirildi. Gece gündüz çalışıp rapor yazdılar. Başsavcı almadı. Turizm Bakanlığı sorumlu diyor. Bir rapor korsanca adaletten kaçırılmıştır. Mutlaka o rapor yazılacak. 78 canımızın hesabını sormaya devam edeceğiz. Sayın Ali Yerlikaya, o gün 10 gün dedi. Kendi talep ettiği sürenin üzerinden 39 gün geçti.
"SANDIĞI BEKLİYOR MİLLET"
Geçen hafta Brüksel'e gittik. CHP'nin Avrupa tarafından ne kadar önmesendiğini gördüğümüz ziyaretler yaptık. Avrupa Parlamentosu'na sosyalistler tarafından davet edilmiştik. Tüm meseleleri enine boyuna konuştuk. Ana mesaj Türkiye ile AB'nin ilişkilerinin iki tarafın da çıkarına olduğu. Elbette Türkiye'nin Kopenhag kriterlerini yerine getirmediği bir noktada tam üye olmasını kimse bekleyemez. Hatanın büyüğü Türkiye'nin değil, Türkiye'yi 22 yıldır yöneten bu hükümetin. Ama Avrupa Birliği de hatalar yaptı. Onları da anımsattık ve dedik ki: Türkiye'yi itmeyin. Türkiye'yi Trump'a itmeyin, Putin'e itmeyin. Deniyor ki Avrupa'nın da Türkiye'ye ihtiyacı var ama keşke demokratik standartları sağlasa. Avrupa Parlamentosu'nda her adımda karşımıza terk edilen Kopenhag kriterleri çıkıyor. 2 madde vardı. Bir terör tanımı. Diğer tarafta da siyasi ahlak yasası. Önümüzdeki seçim bir anlamda referandumdur. Ya muassır medeniyetlere doğru yürüyeceğiz, ya da son cumhurbaşkanının götürdüğü tarafa gidip hep beraber perişen olacağız. O sandığı bekliyor millet.
"HAKKINIZ ÖDENMEZ DEDİLER, GERÇEKTEN DE HAKLARINI ÖDEMEDİLER"
14 Mart Tıp Bayramı yaklaşıyor. Ne sağlık çalışanları sistemden memnun ne de vatandaş. Son 5 yılda 70 binden fazla sağlık çalışanı şiddet mağduru olmuş. Sağlıkçılar pandemide, depremde can siperane çalıştılar. Hakkınız ödenmez dediler, gerçekten de haklarını ödemediler. 15 bin doktor yurt dışına gitmiş. İşte yaklaşım bu giden gitsin asistanlarla devam ederiz. Hadi devam et bakalım asistanlarla. 14 Mart'ta aile hekimleri bir kez daha iş bırakma eylemi yapacak. Sağlık çalışanlarının insanca koşullarda çalışması çok önemli meseledir ve derhal halledilmesi gerekiyor.
ÇAYIRHAN'IN ÖZELLEŞTİRİLMESİ
Çayırhan bedavaya gitti. Bir hediye paketi yapmadınız. 164 milyar eden Çayırhan'ı kaça verdiler biliyor musunuz? 20 milyar TL'ye, 35 yıllığına.Yapılacak seçimden sonra Çayırhan bizimdir geri alacağız. 40 haramilere de söylüyorum bu son haramiye de söylüyorum. Milletin malını size yedirmeyeceğiz.
ENFLASYON
TÜİK enflansyon rakamları açıkladı. Aralık'ta 5'i 1 gösterip maaşlardan çaldılar. Şubat enflasyonu 2.27. Türkiye'nin yüzde 85'i açıklanan rakamın çok üstündedir diyor. Tayyip bey, hani yansıtıyorsun ya vidoyu, yaptır çalışmayı bakalım enflasyon yalanına inanan AK Parti'li var mı sokakta görelim.
VEDAT MİLOR'A SORUŞTURMA
İftarda dört kap yemeğin evdeki maliyeti kişi başına 320 lira. Belediyelerin kent lokantalarında dört kap yemek 40 lira, 50 lira, bilemedin en pahalısında 70 lira. İstanbul'da Ekrem Başkan'ın başlattığı, markalaştırdığı kent lokantalarından şu anda ülke genelinde 110 tane lokantamız var.
Kent lokantalarında yediği yemeği sosyal medyada paylaşan Vedat Milor'a soruşturma açılıyor. Çünkü Vedat Milor, herkes konuşuyor, çok ucuz, herkes gidiyor, gideyim yiyeyim bakalım. demiş. Yiyince de "bu fiyata bu lezzet gerçekten inanılmaz." demiş. Vedat Milor'a soruşturma açtılar. Ticaret Bakanı da diyor ki: "Ne yaptık ya? Kent lokantasına mı açtık? Vedat Milor'a gittik, sorduk. Sen burada gizli reklam mı yapıyorsun?" Kent lokantasının reklama mı ihtiyacı var? Bir mercimek çorbasının 150-200 lira olduğu yerde mercimek çorbası yanında daha üç kap yemek 50 liraya satılıyor, önünde 500 metre kuyruk var. Kent lokantasına "Gizli reklam." diyorlar. Allah akıl fikir versin.
EMEKLİYE BAYRAM İKRAMİYESİ
Kent lokantası kuyruklarında en çok emekli var. Bugün müjde diye emekli ikramiyesi duyurdular. Gerçekten müjde olsa Tayyip Bey dün çıktı, ulusa sesleniş konuşması yaptı. O kadar emekli var. Müjde olsa demez mi: Emekli ikramiyesini 3 bin liradan işte CHP'nin söz verdiği gibi 22 bin lira yapıyorum, asgari ücret yapıyorum. 4 bin lira yapınca Abdullah Güler'e açıklattılar. Rakamı açıklarken utandı, içine yuttu. 4'ü diyemedi. Tayyip Erdoğan açıklamıyor ve o gün 24 kilo dana kıyma alan bayram ikramiyesi bugün sadece 5 kilo dana kıyma alıyor. 5 kilo dana kıyma.
AHMET ÖZER'İN TUTUKLULUĞU
Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer 30 Ekim'de tutuklanmıştı. 20 Şubat'a kadar iddianame bekledik, 20 Şubat'a kadar. 400 kişiye, pardon 300 kişiye 4 günde iddianame yazmakla ünlü savcı bir kişinin iddianamesini 4 ayda zor bitirdi. 20 Şubat'ta iddianame çıktı. Şimdi mahkeme günü vermişler, 23 Mayıs'a. Allah'tan korkun. Allah'tan korkun. Neredeyse seneyi devriyesi geliyor. O 23 Mayıs'ta tahliye olmasa, olur, bu iddianameyle, bu iddialarla, bu kanıtlarla mümkün değil içeride kalması. Yaza gelecek, adli tatile gelecek, bir sonraki duruşma 1 yıl sonrasına gelecek, ceza almayacağı bir davadan. Bakın, Ahmet Özer'in neyle suçlandığını hatırlayalım. Bundan 15 yıl önce bir telefon açmış Van'da birine. O kişi de PKK'da yöneticiymiş. Telefon taziye telefonu, gün anasının öldüğü gün. 6 kardeş bunlar. Bakın, teröriste de açmamış. Teröristin kardeşine açmış.
SURİYE'DEKİ OLAYLAR
Hepimizin gözü kulağı bir yerden de Suriye’de. Son olayları üzüntüyle, endişeyle takip ediyoruz. Suriye’de oluşturulan yalancı baharın havası dağıldığında sivil kayıpların yaşandığı saldırıların tekrar başladığına şahitlik ettik. Lazkiye ve çevresindeki Aleviler, Arap Aleviler hedef oldular. Katliama tabi tutuldular. Aslında bugünlerin geleceği Hatay’daki akrabalarının aylardır endişelerinden, serzenişlerinden, onların kanaat önderlerinin bu meclise kadar gelip seslerini duyurmaya çalışmalarından belliydi. Akrabaları var. Türkiye kendi sınırından binlerce, on binlerce kilometre ötedeki çatışmalı yerlere, Birleşmiş Milletler görevi gereğince asker yollayan Türkiye, sınırından 65 kilometre aşağıda olan ve adım adım gelen bir katliama ağlayan yurttaşlarının sesini duymadı maalesef. Biz duyduk, söyledik, duyurduk, anlattık. Telefon açtık, gölge bakanları görevlendirdik.
Ancak, "Merak etmeyin. Suriye yönetimi kontrol altında. Kravat taktı akıllandı. Tam hakimiyet sağladı. İyiye gidecek, iyiye gidecek." dediler. Esas olarak da yapılması gereken doğruyu yapmadılar. Neydi o doğru? Suriye’yi gerçekten temsil eden, sadece Sünnilerin değil Alevilerin de, sadece Arapların değil Türkmenlerin de, Kürtlerin de, Dürzilerin de temsil edildiği ve bir geçiş hükümetinin kurulması.
Burada tüm tarafların temsil edildiği bakanların olması. Suriye ordusunun artık yabancı dışarıdan gelen, gelirken TikTok’a “Cihada gidiyorum, Alevi kesmeye gidiyorum.” diyen adamların şimdi ordunun içine alındığı bir sürecin içindeyiz.
YENİŞAFAK YAZARINA SERT TEPKİ
Önce rakamları küçük gösterdiler. Şimdi Şara'yı uyardık, soruşturma açtı diyorlar. Esad'ın yaptıklarını bir gruba yüklemek onları hedef göstermek hangi aklın vicdanın eseridir. Hadi onları cihatçılar yapıyor, Yenişafak gazetesinde adam çıkıp köşe yazıyor diyor ki: "Nusayriler emperyalizme yaptıkları köpekliğin bir sonucu olarak hala Suriye’de sivil insan öldürecek kadar alçak oldukları için gebertiliyorlar.” Bunu söyleyen bir Twitter hesabı olsa, değiştirin rolleri, bunu söyleyen bir Twitter hesabı olsa ve bunu El Şaara’nın militanları için söylüyor olsa bugün İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı harekete geçer, hesabı bulur, sabah evi basar, getirir. O Nusayri dediklerinin akrabaları Hatay'da yaşıyor, gözyaşı döküyor. Alçak adam. Alçak adam lafını yazıyı yazacak adama söyledim. Diğeri dava açmak için bir neden buluyor.
Biz demokratik Suriye'den yanayız. Bir tane Alevi'yi valiyi yapmayan adamlardan sonra açılım yapan adamlar oy için gezdi. Bizim canlarla ilişkimiz oy ilişkisi değildir. Bu toplumda toplumsal barışı savunmanın yolu katile bakarken kör olmaktır. Katil mezhepi ne olursa olsun katildir. Caninin, tecavüzcünün partisi olmaz.
"KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMELİDİR"
Dün DEM Partisi’nin değerli eş genel başkanlarını ve heyetini genel merkezimizde karşıladık, ağırladık. Verimli bir görüşme yaptık. Kürt meselesinde tarihsel tutarlılığa sahip olan bir parti olarak durumunun, tutumunun en net olduğu, bu süreçte yapılan bütün kamuoyu araştırmalarında da tutumundan herkesin emin olduğu ve tutarlı bulduğu bir siyasi parti Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Yıllardır dediğimiz gibi, konjonktürel bakmayız. Kürt sorunu vardır, çözülmelidir. Nasıl çözülmelidir? Demokrasi, demokratikleşmeyle çözülmelidir. Bu meclisin çatısı altında çözülmelidir. Kürt sorununu da kapsayan hatta Kürt sorununu da aşan hem Alevilerin sorunlarını hem Kürtlerin sorunlarını hem de Türkiye’de ifade özgürlüğüne ilişkin, Türkiye’de kişisel hak ve özgürlüklere ilişkin evrensel kazanımları bırakın Türkiye’nin 20 yıl önceki kazanımlarının da fersah fersah gerisinde kalmış tüm sorunlarını çözecek, Kürt meselesini de kapsayıp halledeceği bir demokratikleşme paketine ihtiyaç olduğunu söylüyoruz. Bir yandan belediyelere kayyım atayacaksın, Kürtlerin yoğun olduğu ilçelerde, şehirlerde “Siz teröristsiniz, biz yöneteceğiz.” diyeceksin hem de sonra bir başka taraftan bir başka müzakereyle bir başka açılım yapacağız. Geçmişteki örneğin İstanbul İttifakı, Kent Uzlaşısı, o dönemlerde “Demleniyorsunuz. PKK’lıları belediyelere dolduracak.” diyorlardı.
Şimdi PKK terör örgütü olmaktan, yani geçmişe dönük terör örgütü olan PKK, gelecekte terör örgütü olmaktan çıkacak anlaşılan, geleceğe dönük terör örgütü icat ediyorlar. O kişilerin gittiği bir kongre üzerinden bir terör tanımı yapıyorlar. Oranın üzerinden belediye meclis üyelerine sarılıyorlar, saldırıyorlar. Sonra da çıkmış, efendim, bir sihirli değnek değdi, bütün sorunlar çözülecek.
Türkiye’de terör sorunu da bitecek, Kürt sorunu da tarihe gömülecek. Bunu yapmanın yolu Kürtler için de Türkler için de demokrasidir. Bunu yapmanın yolu kayyımları tarihe gömmektir. Bunu yapmanın yolu herkesin ifade özgürlüğünün önünü açmaktır. Herkesin inanç özgürlüğünün önünü açmaktır. Devletin tarafsız ve yasakları yasaklayan bir çizgiye dönmesidir.
Yıllar önce “Yasaklarla mücadele edeceğiz.” diye gelip Türkiye’yi bırakın Avrupa’nın dünyadaki ülkelerin içinde yasakların en yüksek olduğu, en fazla olduğu, en çok şikayet edildiği bir ülkeye getirenlerin Türkiye’ye kazandıracak bir şeyi yoktur. O yüzden bıraktım Tayyip Erdoğan’ı. hasta yatağındaki genel başkanla asla polemik yapmam ama bu meclisin bir başkanı var.
Sayın Kurtulmuş’a bir çağrıda bulunmuştum. Dedim ki “İnisiyatif alın. Gelin bu parlamentonun tüm partilerini, Türkiye’nin tüm sorunlarını çözecek, önünü açacak ve Türkiye’nin zenginleşmesini de sağlayacak bir büyük demokrasi yürüyüşünü siyasi parti gruplarına yapacağınız çağrıyla başlatalım.” Sayın Kurtulmuş’un her şeye rağmen ben hızla inisiyatif almasını beklerim ama günü gelince devreye gireceğini, meclisin inisiyatif alacağını ve bu konuda adımlar atacağını söyleyen ifadelerinden memnuniyet duyduğumu da ifade etmek isterim.
"HİÇBİR PAZARLIĞIN TARAFI OLMAYIZ"
Hiçbir pazarlığın tarafı olmayız. Olanların olduğunu görürsek de onlardan yana tarafta olmayız, onlarla aynı yerde olmayız ama bir süreci dikkatle, hassasiyetle, şehit ailelerinin ve gazilerin de teminatı olarak, onların da mutlaka rızalarının alınmasını göz önüne alarak Parlamento zemininde takip etmeye devam ediyoruz. Kimse bizden ne ön kesen, Türkiye’nin demokratikleşip özgürleşmesinin önünde engel olmamızı beklesin ne de başkasının planına alet olmamızı beklesin. Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendine ait bir planı vardır, o da bu ülkeyi gerçek bir demokrasiye kavuşturmak, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün hayallerini gerçekleştirmektir.
23 Mart Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türkiye baharının tarihidir. 1 milyon 750 bin üyemize sesleniyorum: 23 Mart sabahı kalkın, uyanın, ayağa kalkın ve sandık başına koşun. Bir sonraki cumhurbaşkanını seçmeye gidiyorsunuz. Gelin, seçin, tarihe geçin. 230 bin genç üyemize, 1 milyon 750 bin üyemize sesleniyorum: Gel, seç ve tarihe geç. Hepinize güveniyorum, hepinize inanıyorum. Gençler sizi yürekten selamlıyorum. Gelin, seçin, tarihe geçin.