Türkiye ile Yunanistan 5 yıl sonra yeniden masada!

yunanistan Türkiye
Türkiye ile Yunanistan 5 yıl sonra yeniden masada!

Türkiye ile Yunanistan, 5 yıl aradan sonra Ege ve Doğu Akdeniz'deki sorunlarını ele almak için istikşafi görüşmelerin 61. turunu bugün İstanbul'da yapacak.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 11 Ocak'ta Yunanistan'ı istikşafi görüşmelere davet ederek, Türkiye'nin diyalog, iş birliği ve çözümden yana tavrını bir kez daha ortaya koydu. Türkiye'nin müzakerelere ev sahipliği yapacağını aktaran Çavuşoğlu'nun, heyetlerin müzakere tarihi belirlemesine yönelik çağrısına kısa sürede yanıt geldi. Türk ve Yunan dışişleri bakanlıkları arasında yapılan görüşmelerin ardından istikşafi görüşmelerin 61. turunun 25 Ocak'ta İstanbul'da yapılmasına karar verildi.  Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis de 20 Ocak'ta Türkiye ile yapılacak istikşafi görüşmelere "iyimserlik ve öz güvenle" katılacakları mesajını verdi. Öte yandan Atina ve Ankara arasındaki yapılacak istikşafi görüşmelerin, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerinde olumlu ivme kazanma yolunda katkı sağlaması da bekleniyor. 

GÖRÜŞMELER 5 YILIN ARDINDAN TEKRAR BAŞLIYOR 

Türkiye ve Yunanistan, Ege sorunlarına iki tarafın da kabul edebileceği "adil, kalıcı ve kapsamlı" çözüm için zemin hazırlamak amacıyla istikşafi görüşmelere Ankara'da 12 Mart 2002'de başlamıştı.

İki ülkenin dışişleri bakanlarının müsteşarları arasında yürütülen görüşmelerin sonuncusu olan 60. tur, Atina'da 1 Mart 2016'da yapılmıştı. Dönemin Yunan hükümeti tarafından askıya alınan görüşmeler, bu tarihten sonra Yunanistan'da dönemin Başbakanı Aleksis Çipras hükümetinin isteksiz tutumu nedeniyle askıya alınan görüşmeler, siyasi istişareler formatında devam etti ancak istikşafi çerçeveye dönemedi. Doğu Akdeniz'de iki ülke arasında yakın zamanda artan gerginlik ise taraflar arasında diyaloğun tesisinin önemini bir kez daha ortaya çıkardı. 

AVRUPA BİRLİĞİ VE AB ÜYESİ ÜLKELERDEN MEMNUNİYET VE DESTEK MESAJLARI 

Ankara'nın ikili sorunların çözümünü diyalog ve müzakerede araması, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde olumlu yönde bir adım olarak değerlendiriliyor. Öte yandan, Atina ve Ankara arasındaki istikşafi görüşmelerin tekrar başlaması kararı, AB ve üye ülkeler tarafından da memnuniyetle karşılandı. İngiltere'nin Avrupa'dan Sorumlu Devlet Bakanı Wendy Morton, İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio, Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Adebahr ve İspanya Dışişleri Bakanlığı, Türkiye ile Yunanistan arasında istikşafi görüşmelerin yeniden başlaması kararını "memnuniyetle" karşıladığını açıkladı. AB ülkelerinin olumlu mesajlarının yanı sıra AB Komisyonu Sözcüsü Peter Stano da Yunanistan'a Türkiye ile yapacağı istikşafi görüşmelerde, talep etmesi halinde, AB'nin destek verebileceğini söyledi.Çavuşoğlu ile 21 Ocak'ta Brüksel'de bir araya gelen AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de Türkiye ve Yunanistan arasında istikşafi görüşmeler konusunda niyetlerin beyan edildiğini belirterek, bunların artık adımlara dökülmesini beklediklerini dile getirdi. İstikşafi görüşmelerin ön hazırlıklarının yapıldığı dönemde, Yunanistan Başpiskoposu İeronimos'un bir televizyon kanalına verdiği mülakatta, İslam dini ve Müslümanlara hakaret içeren ifadeler sarf etmesi ise süreci baltalamaya yönelik adım olarak değerlendiriliyor. 

GÖRÜŞMELERİN İÇERİĞİ GİZLİ OLSA DA MESELELER AÇIK 

Diplomaside genellikle taraflar arasında birçok sorun bulunduğunda başvurulan istikşafi görüşme yönteminde, taraflar arasında diyaloğun geliştirilmesi hedefleniyor. Karar almadan önce iki tarafın da görüş ve tezlerinin ele alındığı istikşafi görüşmelerde, genellikle sorunlar paket halinde ele alınıyor ve tüm sorunların çözülmesi amaçlanıyor. Türkiye ve Yunanistan dışişleri bakanlıkları arasında gerçekleştirilen istikşafi görüşmelerin gündem ve içeriği ise gizli tutulsa da iki ülkenin masada tartıştığı meselelerin sınırlı olduğu biliniyor.Görüşmelerle, Ege sorunlarına her iki tarafın da kabul edebileceği "adil, kalıcı ve kapsamlı" bir çözüm zemini oluşturulmak isteniyor. Ege sorunlarının uluslararası hukuka uygun barışçıl yöntemlerle çözülmesi gerektiğine inanan Türkiye, Yunanistan'la Ege'de başlıca kara suları, kıta sahanlığı, adaların silahsızlandırılması, coğrafi formasyonların yasal statüsü, ulusal hava sahasının genişliği alanlarında yaşadığı anlaşmazlıkların bir bütün olarak ele alınması istediğini her fırsatta vurguluyor. Öte yandan Türkiye, Doğu Akdeniz'de kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge (MEB) sınırlandırılmasında her şeyden önce hakkaniyet, adalet ve iş birliğinden yana bir tutum sergileyerek kendi haklarını korumasının yanı sıra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) halkının haklarını da korumayı amaçlıyor.

ESKİ BAŞBAKANDAN ÇİRKİN SÖZLER: KORSANLARLA DİYALOG OLMAZ

Eski Yunanistan Başbakanı ve iktidardaki Yeni Demokrasi Partisinin eski lideri Antonis Samaras, İstanbul'da yeniden başlayacak istikşafi görüşmelere karşı çıkarak, bu temasların, Türkiye'ye yönelik olası Avrupa Birliği (AB) yaptırımlarının önünü kestiğini savundu.

Samaras, "Kathimerini" gazetesine verdiği mülakatta, "İstikşafi görüşmelerin başlamasıyla Türkiye'ye yönelik AB yaptırımlarının önü kesildi. Yayılmacılık, sadece caydırıcılıkla göğüslenebilir." ifadesini kullandı.

Samaras, Türkiye'nin Ege adalarının silahsızlandırılması gibi deniz bölgelerinin belirlenmesi dışında kalan konuları da masaya getirmekte ısrar etmesi halinde, Atina'nın ne yanıt vermesi gerektiği yönündeki soru üzerine şunları söyledi: "Biz de ısrar edeceğiz, egemenlik haklarımızı nasıl paylaşacağımızı konuşmayı reddediyoruz çünkü eğer böyle bir tartışmaya girmeyi kabul edersek bu bazıları tarafından desteklenen, 'geri kalanını kurtarmak için onlara bir şey ver' meselesi değildir. Çünkü (Türkiye) şimdi bir şey alırsa daha sonra başka şeyler de almak için yeniden tehditlerle gelecek. Bunun için ben korsanlarla diyalog olmaz demiştim."

İstikşafi temaslarda netice alınamaması durumunda Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanına başvurma ihtimaline de değinen Samaras, şöyle devam etti:

"Hayır bu yanlışı yapmayın. Bizden istedikleri Lahey’e uluslararası hukuk temelinde başvurmak değildir. Çünkü Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Sözleşmesi'ni kabul etmiyor, imzalamıyor bile. Dolayısıyla başvurmak için ortak bir çerçeve yok. Diğer bir yol ise Türkiye ile bir tahkimname imzalayarak Lahey’e sürüklenmektir. Yani anlaşmazlıklarımızın uluslararası hukukun öngördüğü gibi değil, Türkiye'nin arzu ettiği gibi çözümlemeyi kabul etmek anlamına geliyor."

türkiye